Türkiye-Rusya arasındaki 'buğday' geriliminin perde arkası

Son günlerde Türkiye-Rusya ilişkilerindeki konu başlıklarına bir yenisi daha eklendi: Rusya'dan buğday ithalatı ya da Rusya'dan buğday ithalatının yasaklanması.

Haber Merkezi

15 Mart tarihi itibariyle -herhangi bir resmi yazı, kanun ya da benzeri düzenlenme olmaksızın- Ekonomi Bakanlığı fiili olarak Rusya Federasyonu'ndan buğday, mısır, ayçiçeği ve soya ithalatını durdurdu. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ya da herhangi bir Bakanlık yetkilisi söz konusu ürünlere ilişkin ithalatın durdurulması gibi bir Bakanlık uygulamasının varlığını onaylamıyor, hatta Dünya gazetesinin 16 Mart 2017 tarihinde manşetten verdiği bu durumu, bizzat Ekonomi Bakanı yalanladı. Fiili olarak başlamış bu uygulamaya dair de ısrarla yapılan açıklama, Rusya'dan buğday ithal eden un ihracatçısı firmaların bu ülkeden buğday ithal etmeyi kendi kararları ile durdurduğu yönünde. 

RESMİ DEĞİL FİİLİ YASAK
Aslında mesele birkaç günlük bir maziye sahip değil. Ocak ayının sonlarına doğru Türkiye basınında Rusya'da yetiştirilen buğdaylarda "fusarium" adı verilen bir mantar tespit edildiği yönünde haberler yer aldı. Bunları, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı nezdinde Türkiye'nin Rusya'dan buğday ithalatının yasaklanmasına dönük çalışmalar yürütüldüğü haberleri takip etti. Sonrasında konu kapanır gibi oldu ve 15 Mart'ta bu sefer Ekonomi Bakanlığınca fiili olarak uygulama başlatıldı. 

Fiili olarak ve -kabul etmese de- Ekonomi Bakanlığınca diyoruz, zira Türkiye'nin Rusya'dan ya da herhangi bir ülkeden buğday ithalatı, ancak Dahilde İşleme Rejimi(DİR) kapsamında yapıldığında makul. Çünkü Türkiye, buğday ithalatına %130 oranında gümrük vergisi uyguluyor ve DİR kapsamında yapılan ithalat, ithal edilen hammade(ler) ihracatı taahhüt edilen ürünün bünyesinde kullanılması şartıyla "gümrük vergisi ödemeksizin" gerçekleştirilebiliyor. Öte yandan, Dahilde İşleme Rejimi'ne ilişkin tüm uygulamalar ve her türlü mevzuat düzenlemesi de Ekonomi Bakanlığı tarafından yürütülüyor. 15 Mart 2017 tarihinden itibaren de Ekonomi Bakanlığı, DİR çerçevesinde düzenlenen, buğday unu ihracatı taahhüdüne karşılık Rusya'dan buğday ithalatını içeren dahilde işleme izin belgeleri taleplerini onaylamıyor ya da bekletiyor. Bu tarihten önce düzenlenmiş belgeler kapsamındaki ithalat talepleri de fiili olarak yine Bakanlık tarafından durdurulmuş durumda.

Diğer taraftan, yukarıda da belirtildiği üzere fiili yasak sadece buğday için değil, mısır, ayçiçeği çekirdeği ve soya ithalatı için de geçerli ve ham maddesi bu ürünlere dayalı ürün ihracatı yapan sektörler için sıkıntılı bir durum söz konusu. Türkiye, son yıllarda ham madde olarak buğday kullanılan çok sayıda ürün ihracatında (buğday unu-1.sırada, makarna-3.sırada, bisküvi-ilk 10'da) dünya sıralamasında lider konumda ya da üst sıralarda yer alıyor. Yine mısır ve ayçiçeği çekirdeğinin ham madde olarak kullanıldığı bitkisel yağ sektörünün ihracatı da aynı dönemde artış göstermiş durumda. Türkiye'nin bahse konu ürün ihracatlarındaki pozisyonu, asıl olarak, DİR kapsamında Rusya'dan gümrük vergisiz, uygun fiyata, nakliye avantajlı ve iyi kalitede ilgili ham maddeleri ithal edip, ürünlerini rekabetçi fiyatlarla dünya pazarlarına sunabilmesinden kaynaklanıyor. Anılan ürünlerde Rusya'dan ithalatın fiili olarak durdurulmasının ilgili sektörlerin ihracatını ciddi olarak etkileyeceği çok açık. Bu bağlamda, söz konusu sektörler hem Ocak sonundaki haberler üzerine, hem de 15 Mart sonrasında Ekonomi Bakanlığı'nın kapısını epey aşındırdı. Hatta dün, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ile bu konuda bir toplantı da gerçekleştirdiler. Zeybekci, bu görüşmeyi twitter hesabından paylaştı, Bakanlığın böyle bir yasaklamasının olmadığı iddiasından vazgeçmeden: "İşadamlarımız Rusya'dan DİR kapsamında ithalat yapmama kararlarının devam ettiğini ifade ettiler." 

RUSYA İLE EŞİTSİZ İLİŞKİ
Türkiye, Rusya ile ilişkilerin normalleşmeye başlamasından beri iki ülke arasındaki ticari ilişkideki Türkiye aleyhine olan durumun değişmesi yönünde her düzeyde görüşmeler yürütüyor. Gerek Rusya ile ilişkilerin bozulması gerekse de daha önceki yıllarda yaşanmış olumsuz ticari süreçler (Rusya'ya bozuk domates ihracatı gibi) tarımsal ya da gıda ürünler açısından önemli bir pazar olan Rusya'ya bu ürünlerin ihracatında bir dizi kısıtlamayı getirdi. Diğer taraftan, Türkiye, 2016 yılının ikinci yarısından beri yaşanan yakınlaşma durumunun kimi ticari kazanımları olması adına bazı girişimlerde bulunuyordu. Hatta, daha önceleri orta/yüksek düzeyde devlet yetkilileri arasında gerçekleşen pazarlıkların Erdoğan'ın son Rusya ziyareti sırasında doğrudan Erdoğan tarafından Putin'e de ifade edildiği söyleniyor. Putin'in de gerekli düzenlemelerin yapılacağını söylediği... Ancak, Türkiye'nin 500 milyon $ civarında tarımsal ya da gıda ürünleri ihracatını karşılık gelen talepler listesine karşılık, Rusya, sadece 20 milyon $ değerinde marul, tuz, vb birkaç ürün ihracatındaki kısıtlamaların kaldırılmasını kabul etmiş durumda. 

RUSYA RESTİ GÖRÜR MÜ?
Bu noktada, Rusya'nın bu tavrına karşılık, bizzat, Nihat Zeybekci'nin önerisi, ısrarı ve kararıyla "Rusya'dan buğday, mısır, ayçiçeği ve soya ithalatının durdurulması" hamlesinde bulunuldu. Dünyanın başta gelen buğday ihracatlarından biri olan Rusya'nın, bu anlamda önemli pazarı olan Türkiye'nin bu hamlesine kayıtsız kalmayacağı düşüncesi Bakan'ın kendisinde oldukça hakim. Ekonomi Bakanlığı'nın genel beklentisinin, 15-20 gün içinde Rusya'nın Türkiye'nin talepler listesine uygun bir tavır geliştireceği yönünde... Ancak, bugün Rusya Tarım Bakan Yardımcısı Sergey Levin'in Rus parlamentosunun alt kanadı Duma'da yaptığı bir konuşmada "Türkiye'nin Rusya'dan aldığı buğday ile devlet destekli bir un öğütme sektörü kurarak Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarını ihlal ettiği" yönündeki açıklaması işlerin hiç de Ekonomi Bakanlığı'nın beklentileri ile uyumlu olmadığını gösteriyor.