Türkiye Barış Komitesi: Macera arayışından vazgeçilmelidir

Türkiye Barış Komitesi, AKP'nin sınır ötesi operasyon açıklamaları ve hazırlıklarına ilişkin yaptığı açıklamada, "TBMM Irak ve Suriye’de asker bulundurma iznini veren tezkerenin süresini bir yıl süre ile uzattı. Bu da kendi kişisel kurtuluşları için 'savaş'a gereksinen ya da bir çıkış yolu olarak 'savaş'ı gören Erdoğan ve onun müttefiki Bahçeli için bulunmaz bir…

Haber Merkezi

Türkiye Barış Komitesi, AKP'nin sınır ötesi operasyon açıklamaları ve çıkarılan tezkereye ilişkin bir açıklama yaptı.

"Macera arayışından vazgeçilmelidir" başlıklı açıklamada, "Türkiye, komşularına siyasi ve askeri tehditler savurmaktan vazgeçmeli; bölgede bir tehdit unsuru olmaktan başka bir anlam ifade etmeyen politikalara derhal son vermelidir. Irak ve Suriye başta olmak üzere yurt dışındaki TSK varlığına son verilmelidir" denildi.

Açıklamanın tamamı şöyle:

Macera arayışından vazgeçilmelidir

Komşumuz olan Suriye ve Irak’ta yaşanan gelişmeler, hükümetin savaş arayışına yeni olanaklar sunuyor. Irak'taki özerk Kürt bölgesinde yapılan referandum ve Suriye’deki son gelişmeler, sınır ötesine asker yollamak için fırsat kollayan hükümeti harekete geçirdi. ABD ve Rusya ile sürdürülen görüşmelerin ardından, TBMM Irak ve Suriye’de asker bulundurma iznini veren tezkerenin süresini bir yıl süre ile uzattı. Bu da kendi kişisel kurtuluşları için “savaş”a gereksinen ya da bir çıkış yolu olarak “savaş”ı gören Erdoğan ve onun müttefiki Bahçeli için bulunmaz bir fırsat yaratmış oldu.

Referandum, Irak özerk Kürt bölgesinin bağımsızlığını bölge halkının oyuna sunuyor. Ancak bu referandumun yapıldığı siyasi koşullar, bölgenin emekçileri ve yoksulları için herhangi bir kurtuluş olanağı sunmuyor. Aksine, İsrail’den başka bir ülkenin destekler görünmediği bu oylama, gerilimleri artıracak, gerici eğilimleri körükleyecek ve bölgede yoksulu yoksula kırdıracak yeni çatışmalar çıkmasına neden olacak. Olası bir “bağımsızlık” adımı, gerçek anlamda bağımsızlık anlamına gelmeyeceği gibi, Barzani önderliğindeki emperyalizm işbirlikçisi gerici siyasi oluşumun güçlenmesini sağlayacak. Bu nedenle, referandumun meşru görülmesi mümkün değildir.

Bunun yanında, Barzani ile AKP hükümeti arasındaki ilişkiler, ortada bir tür sahtekârlık olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Hükümet Barzani’de bir müttefik görmüş, onun iktidarda olduğu bölgede büyük yatırımlara girişmiş, özellikle PKK’ya karşı işbirliği ve kışkırtma hamlelerinde bulunmuşken, bugün gelinen durum, kapitalist düzendeki uluslararası ilişkilerin nasıl sahtekârca şekillendiğini göstermektedir. Bu koşullarda, referandumun yapılması halinde Irak’ın kuzeyine askeri müdahalede bulunacağını söyleyen AKP hükümetinin bu adımı, kan dökülmesinin devamından başka bir anlama gelmeyecektir.

Öte yandan, Suriye topraklarındaki Kürt siyasi öznelerinin ABD tarafından askeri olarak desteklenmesi, bu öznelerin ABD ile siyasi ve askeri işbirliği içinde olmaları, bu topraklarda tökezleyen ABD ve Avrupa emperyalizminin yeniden tutunmasını sağlayan bir etken olmuştur. ABD’nin Kürt kartına yatırım yapmasının, elbette Kürtlerin kurtuluşu ile bir ilgisi bulunmamaktadır; bölgedeki kaosu başka bir kozla kalıcı kılma çabasının ürünüdür.

Suriye hükümetinin IŞİD ve diğer gerici çetelere karşı yürüttüğü savaşta bir süredir elde ettiği başarılar, yaklaşık altı yıldır bu ülkede yaşanan yıkımın sonuna gelinmesi olasılığını artırıyor. Her ne kadar 2011 öncesindeki siyasi ortamın yakalanması son derece güç görünse de, Esad’ın iktidarda kalması ve merkezi hükümetin ülkenin büyük bölümünde iktidarını yeniden elde etmesi güçlü bir olasılık. Bu koşullarda, gerici çeteleri destekleyerek bu ülkedeki kaosun yaratılmasında büyük bir sorumluluğu olan AKP hükümetinin, gerici çetelerle mücadele etmek adına İdlib ya da başka bir Suriye toprağına asker göndermesi, kaosun bitmesinin önünde engel yaratmaktan başka bir anlam taşımayacaktır.

AKP, olası Irak ya da Suriye müdahaleleriyle milliyetçi, militarist bir demagojiyle iktidarını sürdürme taktiği gütmektedir. Tezkere oylamasında olumlu oy kullanan CHP de bu ekmeğe yağ sürmektan başka bir şey yapmamaktadır.

Türkiye, komşularına siyasi ve askeri tehditler savurmaktan vazgeçmeli; bölgede bir tehdit unsuru olmaktan başka bir anlam ifade etmeyen politikalara derhal son vermelidir. Irak ve Suriye başta olmak üzere yurt dışındaki TSK varlığına son verilmelidir.