Torba yasayla orman yağmasına yeni kapılar açılıyor: İşte detaylar...

Kadir Sev, TBMM'de ormanları yağmaya açan torba yasadaki düzenlemelerin detaylarını açıkladı.

Kadir Sev

TBMM Tarım Komisyonu'nda görüşülmekte olan torba yasa tasarısında, ormanların yağmaya açılmasında kullanılmaya elverişli üç yeni düzenleme yer alıyor.

* Orman olarak bırakılmasında yarar görülmeyen yerler, Bakanlar Kurulunca orman sınırları dışına çıkarılıp Hazine adına tescil edilecek.

* Dikili ağaçlar, amenajman verilerine uygun olarak yıllara sari ihaleler yapılarak satılabilecek.

* Orman kadastro komisyonlarındaki Ziraat Odası temsilcisi çıkarılacak.

Torbada yer verilmemekle birlikte bu başlıklara bir de Orman ve Su İşleri Bakanının 2007 yılından beri ormanlara tapu verme sevdasını ekleyelim.

Yapılmak istenilen değişiklikleri alt alta sıralar, aralarındaki ilişkiyi kurarsak, ormanların başına neler getirmeyi planladıklarını net olarak görebiliriz.

ORMAN SINIRLARI DIŞINA ÇIKARILACAK ALANLARIN BELİRLENMESİ

Orman Yasasına eklenmek istenen Ek 16’ncı maddede özetle şunlar söyleniyor;

* Orman ve Su İşleri Bakanlığı yeteri kadar orman kadastro komisyonu kurar,

* Kadastro Yasasının, ikinci kez kadastro yapılmasını yasaklayan kuralı uygulanmaz,

* Bakanlık, orman kalmasında yarar görülmeyen yerlerin orman sınırları dışına çıkarılması için Bakanlar Kuruluna önerir,

* Bakanlar Kurulu Kararlarıyla orman sınırları dışına çıkarılan taşınmazlar, Hazineye devredilir,

* Hazine, devir aldığı taşınmazların iki katı kadar taşınmazını orman yapsın diye OGM’ye tahsis eder,

Hazineye (Milli Emlak) Ormandan devredilen taşınmazların ne olacağı maddede yazmıyor. Ama yazması da gerekmiyor. Hepimiz “âtıl duran kamu taşınmazlarını” satıp ekonomiye kazandıracaklarını biliyoruz. Milli Emlak en azından 10-15 yıldır bu tür işlerle uğraşıyor çünkü.

Bakanın 15 Mart 2018 günü Tarım Komisyonundaki şu sözleri niyetlerini çok güzel anlatıyor; “Mesela Muğla’da, biz taşlık, kayalık, ot bitmeyen yere biz demişiz ki: ‘Burası orman.’ Hiç kimse bir şey yapamıyor.”

Çok değil, bir yıl içinde emlak komisyoncularının; “Gökova körfezinde, orman içinde, denize sıfır, hayal bile edemeyeceğiniz lüks konutlar…” benzeri reklamlarını izleriz.

Madde metnine ulaşmak herkes için kolay olmayabilir. Aynen şöyle yazıyor:

“EK MADDE 16 - Bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan yerler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte üzerinde yerleşim yeri bulunan ya da yerleşim yeri oluşturulması uygun olan taşlık, kayalık, verimsiz ve fiilen orman vasfı taşımayan alanlardan, Orman ve Su İşleri Bakanlığının teklifi üzerine sınırları Bakanlar Kurulunca belirlenen alanlar, Bakanlar Kurulunca belirlenecek usul ve esaslara göre Orman Genel Müdürlüğünce orman sınırları dışına çıkartılarak tapuda Hazine adına tescil edilir. Orman sınırları dışına çıkartılan alanın iki katından az olmamak üzere Devletin hüküm ve tasarrufu altında veya Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar Orman Genel Müdürlüğüne orman tesis etmek üzere tahsis edilir.

Birinci fıkrada belirtilen alanlarda 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22 nci maddesinin kadastrosu yapılmış olan yerlerin ikinci defa kadastroya tabi tutulamayacağına ilişkin hükmü uygulanmaz.

Birinci fıkra kapsamında orman sınırları dışına çıkarılacak alanların tespiti maksadıyla, Orman ve Su İşleri Bakanlığınca yeteri kadar orman kadastro komisyonu görevlendirilir …”

KADASTRO YASASININ 22’NCİ MADDESİ ORMANLAR İÇİN UYGULANMAYACAK

Ek 16’ncı maddenin Kadastro Yasasını ilgilendiren düzenlemesi eğer yasalaşırsa, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, hiçbir yasal gerekçe göstermeye gerek duymaksızın, dilediği yerde kadastro yapmak ve orman sınırlarını yeniden belirlemek yetkisine kavuşacak.

Kadastro Yasasının 22’nci maddesinde şöyle bir yasak var: Daha önce kadastrosu yapılmış olan yerlerin yeniden kadastrosu yapılamaz. Yapılmışsa hükümsüz sayılır.

Ana kural bu olmakla birlikte Maddede, zamanında yapılan yanlışların düzeltilebilmesine olanak tanımak amacıyla çok sayıda istisnaya yer veriliyor.

Sözgelişi; “… sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen …”

Bu maddeyi uygulatmak istemiyorlar. Demek ki, göz koydukları yerler var ve oralardaki orman sınırlarını hiçbir yasal engele takılmadan yeniden çizmeyi hedefliyorlar.

ORMAN KADASTRO KOMİSYONLARINDAN ZİRAAT ODASI TEMSİLCİSİNİN ÇIKARILMASI

Orman kadastro komisyonları altı üyeden oluşur. Bakanlık, biri başkan olmak üzere iki orman mühendisi ile bir ziraat mühendisi görevlendirir. Bir üyeyi belediye başkanı ya da muhtarlık; bir üyeyi de o yerdeki ziraat odası belirler.

Ziraat odası, komisyonun bir üyesini belirliyor. Ötekiler Bakanlığın memurları, hepsi birer emir kulu yani.

Tasarıda, kararlara itiraz edebilecek, direnebilecek tek üye olan ziraat odası temsilcisinin çıkarılması öngörülüyor. Dilediklerini yapma hevesindeler.

Neden ziraat odası temsilcisinin dışlandığını Orhan Sarıbal’ın, 15 Mart 2018 günü Tarım Komisyonunda yaptığı konuşmasının aşağıda alıntıladığım bölümü güzel açıklıyor:

“Burada yaklaşık 4 milyon alan şüpheli, sorunlu, kadastro sorunu var. Yine söylediniz; ‘Kadastro çalışmaları yaptık, çok başarılı, yüzde 90.’ Teşekkür ederim, kıymetli bir şey, bir çalışmadır en azından, olmayanı yapıyorsunuz. Ama burada …siz ne dediğimi anlarsınız: Karabiga Termik Santrali’nin yapıldığı yer, önce Alarko'daydı, bir komisyon geldi, ‘Burası orman alanıdır, buraya termik santral yapılmaz.’ dedi, o komisyon lağvedildi, yerine yeni bir komisyon geldi ama başka bir şey daha oldu. Alarko şirketi bir anda başka bir ortak aldı. Cengiz Holding'i ortak aldı kendine, başka bir komisyon geldi, bu defa şirket lehine karar verdi, “Ormanlık alanda değildir, ormanlık dışıdır.” diye ruhsat verildi. Sizin takdirinize sunuyorum. Bu çalışma önemli. Bu 4 milyon hektar yani 40 milyon dönüm arazi ne olacak? Bu bir hukuksuzluğu giderme tasarısı mıdır? Bunu açıkça konuşmak, açıkça paylaşmak gerektiğini düşünüyorum.”

DİKİLİ AĞAÇLARIN AMENAJMAN TAKVİMİNE UYGUN OLARAK YILLARA SARİ SATILMASI

Orman Yasasının 30’uncu maddesinde yapılması düşünülen değişiklik şöyle; “amenajman plan verilerine uygun olarak dikili ağaç da dahil orman ürünlerinin satışları, yıllara sari olarak yapılabilir”

Tek cümlede iki tuzak!

Dikili ağaçlar bugünden satılacak ve satın alanlar, amenajman plan verilerine uygun olarak, ama gerek duydukça kesip götürecekler. İhale sözleşmelerinin bu yasaya uygun biçimde yeniden düzenlenmesi gerekecek. Çünkü ihalenin sari olması, bunu gerektiriyor.

Hangi ağaçların kesileceği tek tek belirlenemeyeceğine göre Orman Genel Müdürlüğü, ormanı bölgelere ayırıp öyle ihale edecek.

Bu maddenin Türkçesi şu: Ormanda bir ihale kaparsanız, o bölgede onlarca yıl sürecek egemenlik hakkına kavuşursunuz.

Nitekim Türkiye Ormancılık Kooperatifleri Merkez Birliği Başkanı Cafer Yüksel, 20 Mart günü Tarım Komisyonunda özetle şunlara dikkat çekti;

“Amenajman planları şu anda on yıllık yapılıyor ama 20 yıllık yapılmasının önünde hiçbir yasal engel yok. Bu madde, ormanların bölgelere ayrılıp holdinglere dağıtılmasına yol açar.”

ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI'NIN ORMANLARI TAPULAMA SEVDASI

Orman ve Su İşleri Bakanı, geçtiğimiz günlerde Dernekpazarı ilçesinde bir tapu dağıtım törenine katıldı ve bir konuşma yaptı. Şunları söyledi… Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün sitesinden aldım; “tapu ve mülkiyet hakkı, bir insanlık hakkıdır. Bizim geleneğimize göre de ta Osmanlı’dan gelen, ta Peygamber efendimizden gelen anlayışa göre de tapu mübarektir…”

Bu sözlerinin doğru olmadığını belki kendisi de biliyordur ama hiç önemi yok. O da her AKP’li gibi konuşmalarının arasına yerli yersiz dinsel bir motif yerleştirmekten hoşlanıyor.

Orman ve Su İşleri Bakanı göreve geldiği 2007 yılından bu yana “ormanları tapulaştırmaya çalıştığını” söylüyor. Bu sözler, Bakanlığın faaliyet raporlarında da sık sık yineleniyor. Orman kadastrosunun %95 oranında bitirildiğini anlıyoruz. Tarım komisyonundaki görüşmeler sırasında sık sık ormanların tapusunu çıkardığı için sahip olabildiğini söyledi.

Ama verdiği örnek bu sözleriyle pek uyuşmuyordu; “tapusunu çıkarmasaydım, 2/B'leri satamazdım”.

Tapu, mülkiyetin kanıtıdır, aleniyet sağlar. Anayasanın 169’uncu maddesine göre Devlet ormanları, mülk edinilemez. Devletin, ormanlar üzerindeki egemenlik hakkını kanıtlaması için kimseye tapu göstermesine gerek yoktur.

Ormanların korunabilmesi için de tapu gerekmez; kararlı olmak yeter. Kadastrosunu yapar da buralar orman derseniz kimse tapusunu göstermenizi isteyemez.

Peki bu tapu sevdası nereden geliyor dersiniz?