Sultanahmet saldırısı sonrası soL objektifine yansıyanlar: Polisin yabancı basın hassasiyeti

11 kişinin hayatını kaybettiği 14 kişininse yaralandığı Sultanahmet saldırısı sonrası, Ankara Katliamında olduğu gibi kaos hakimdi. Polis özellikle dış basına yönelik sert bir tutum takınırken, alana fazla yaklaşılmaması ve görüntü alınmaması için sıkı önlem aldı.

Serdar Nazım Yüce

Sultanahmet Meydanı'nda, sabah saatlerinde patlayan bomba, ulaşan son bilgiye göre, 11 kişinin hayatını kaybetmesine, 14 kişininse yaralanmasına neden oldu. Alman turist kafilesinden çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği saldırı, ulusal basının olduğu gibi uluslararası basın kuruluşlarının da gündemindeydi.

Patlamanın ardından olay yerine ulaştık. Bu kez, diğer saldırılarda yaşanan paniğin başka türlüsü vardı. Ankara katliamında yaralıların ve onlara yardım etmeye çalışan insanların üzerine gaz ve tazyikli suyla saldıran polisin ilgisi bu kez basının üzerine kaymıştı. Özellikle de uluslararası basın kuruluşlarının çalışanlarına... 

Polis, ekipleri basın emekçilerine "yasak var kardeşim, yayın yapamazsın" diyerek müdahale etti. Patlamanın hemen ardından, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş tarafından Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanlığı'na gönderilen metinde "Sultanahmet patlamasıyla ilgili olarak geçici yayın yasağı getirildiği" duyurulmuştu. Bu müdahaleler, olay yerinde gün boyu sürdü. Alman turistlerin hedef alınmasının ardından, saldırının tüm dünyada yankı bulacağını hesap eden AKP, bu müdahaleyi özellikle de uluslararası basın kuruluşlarının temsilcilerine yöneltmiş gibiydi.

Bu gazeteciler, hiçbir açıklama yapılmadan, hatta Türkçe kullanılarak olay yerinden kovuldu. Tanık olduğumuz birçok örnekte, belki de polislerin ne dediğini anlamadıkları için direnen yabancı gazetecilere fiziki olarak da uyarıldı, itilip kakıldı. 

Öte yandan bir yayın yasağı getirilmeseydi bile gazetecilerin olay yerini görüntüleme şansı yoktu. Polis şeridi, patlamadan sonra, kameraların ve fotoğraf makinelerin erişemeyeceği şekilde, kademeli olarak genişletildi. Bir şeridin önüne bir şerit daha çekildi. Gazeteciler sürekli olarak alandan uzaklaştırıldı. Öyle ki, 5 dakika önce girip görüntü aldığınız noktaya 5 dakika sonra girme şansınız yoktu. 

Patlamadan kısa süre sonra Sultanahmet'e ulaşım kesildi. Sultanahmet'in diğer ulaşım araçlarına kapalı caddesinden geçen Bağcılar-Kabataş tramvayı, Kabataş-Çemberlitaş arasındaki seferlerini durdurdu. Yalnızca Bağcılar-Beyazıt arasında sefer yaptı.

Tramvayın bulunduğu Divan Yolu Caddesi, yalnızca olay yerine gelen polis, itfaiye ve ambulanslar ile devlet yöneticileri için açıldı. 

Yaralıların ve hayatını kaybedenlerin hastanelere gönderilmesinin ve olay yerinde sıkça konuşulan "İkinci bomba ihtimali" incelemelerinin tamamlanmasından sonra tramvay, yeniden sefere başladı. 

Tramvay sefere başlamadan önce, turistlerin korkudan ve birçok ülke konsolosluğunun yaptığı "Turistik mekanlardan uzak durun" uyarısından dolayı Sultanahmet'e gelmediği düşünülüyordu. Halbuki, tramvay sefere devam ettikten sonra, Sultanahmet'te tekrar turist yoğunluğu yaşandı. Olayı merak edenlerden çok, tatiline devam eden turistler, Sultanahmet Meydanı'nın kapatılmamış alanlarında gezdi, fotoğraf çekti. 

Bu fotoğraf, patlamadan yaklaşık 1 buçuk saat sonra, polis şeridinin hemen yanındaki oturma yerlerinde çekildi:

Çembere alınmış alanda, yüzlerce polis aracı, özel tim birlikleri, Ulusal Medikal Kurtarma Ekibi araçlarının yanısıra "akrep" diye tarif edilen zırhlı polis araçlarının olması da dikkat çekti.

Birden fazla polis helikopteri, gün boyu, Tarihi Yarımada üzerinde alçak uçuş yaptı:

GÖRGÜ TANIĞI: HAVA KIPKIRMIZI OLDU
Patlama sesinin birkaç kilometre öteden duyulduğu söyleniyordu. Patlamanın, turistlerin rağbet gösterdiği yeme-içme yerlerinden uzakta olması sebebiyle, çevredeki mekanlarda çalışanlara soru sorduğumuzda sadece duydukları sesi anlatıyorlardı. Patlamanın sabah saatlerinde yaşanması nedeniyle de meydanda pek bir turist yoğunluğu yoktu. Aktarılanlara göre, olayı gören birkaç kişiden biri, Sultanahmet Meydanı'nda turistlere kilim satan kişiydi. İsmini vermek istemeyen 50 yaşlarındaki görgü tanığı, olayın Sultanahmet Meydanı'nın aşağısında bulunan Alman Çeşmesi'nin çevresindeki bankamatiğin yanında gerçekleştiğini söyledi. O anda patlama noktasına yaklaşık 40 metre uzaklıkta olduğunu söyleyen görgü tanığı patlamayı "Hava kıpkırmızı oldu, et parçaları havada uçuştu" diye tarif etti. 

Patlama noktasının özel olarak, alanda o saatlerde yapılmış bir keşifle seçilmiş olabileceğini iddia eden görgü tanığı, bu iddiasının gerekçesini ise "Meydandaki tek turist yoğunluğunun Alman Çeşmesi etrafında olması" olarak savundu. 

BOŞ TABUTLAR
Olay yerindeki incelemelerin yapılmasının ardından en çok dikkat çekense üzerinde boş tabutların bulunduğu cenaze araçlarının Sultanahmet'ten arka arkaya ayrılmasıydı:

Sultanahmet'te bunlar yaşanırken, yaralıların çoğunlukla taşındığı Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde de hareketlilik vardı. Hastanenin acil giriş kapılarından biri kapatıldı. Buradan sadece Sultanahmet yaralıları içeri alındı. Kapı önünde özel güvenlik görevlileri ve polis birlikte nöbet tuttu. Nöbetçi polis ve güvenliklerin tedirginliği fark ediliyordu. "Hastane yönetiminden yaralılarla ilgili bir açıklama yapılacak mı" diye yanlarına gittiğimiz güvenlik görevlileri kendilerine bilgilendirme yapılmadığını, içerideki yaralıların sayısını bilmediklerini ifade ederek kapı önünden uzaklaşmamızı istedi.

Daha sonra, hastanenin acil giriş kapısına bir turizm firmasının servisi yanaştı. Sultanahmet yaralılarının içeri alındığı kapıdan yabancı bir hasta, sedyeyle çıkarıldı, hızlı bir şekilde servise taşındı. Hastanın Sultanahmet yaralılarından olup olmadığını sorduğumuz güvenlik görevlileri ve turizm şirketi çalışanları, soruları yanıtsız bıraktı. Servis, hastaneden hızla uzaklaştı.