soL HD | 6. Evrim, Bilim ve Eğitim Sempozyumu başladı

Boğaziçi Üniversitesi'nde yapılan 6. Evrim, Bilim ve Eğitim Sempozyumu'nda "Dünden günümüze bilim ve eğitimin gericileşmesi", "Yaşamın çeşitliliğini anlamada evrim kuramının gücü" gibi kimi başlıklarda konuşmalar gerçekleşti. Sempozyum yarın da devam edecek.

Haber Merkezi

6. Evrim, Bilim ve Eğitim Sempozyumu, Boğaziçi Üniversitesi'nde gerçekleştirildi.

'BİZE GİYDİRİLMEK İSTENEN ELBİSEYİ GİYMİYORUZ'

Sempozyumda ilk konuşma, İsmail Sağlam tarafından "Yaşamın çeşitliliğini anlamada evrim kuramının gücü" başlığıyla yapıldı. Biyolojik Evrim Kuramı’nın ne olduğunu, nasıl kullanıldığı ve ne için önemli olduğunu anlatan Sağlam, sunumunda Biyolojik Evrim'in bilim alanlarında ve toplumsal alanda vazgeçilmez bir gerçek ve gereklilik olduğunu vurguladı.

AKP EĞİTİMİNİN BİLANÇOSU

"AKP döneminde eğitimin 15 yıllık bilançosu" başlıklı sunumuyla, eğitime müdahale ve aydınlanma mücadelesini anlatan eğitim bilimci Onur Seçkin, AKP döneminde rastgele müfredat denemelerinin bir amacının olmadığını ve gerici iktidarın genç nesilleri deneme tahtasına çevirdiğini ifade etti.

Dinci gerici nesil yetiştirmek amacıyla bilimden uzak müfredatlar dayatıldığını ifade eden Seçkin, "Bize giydirmek istedikleri elbiseyi giymiyoruz. Yeni bir geleceği çocuklarımızın eğitimi için kuracağız!" dedi.

'MÜFREDAT DEĞİL ÖLÜM FERMANI'

Eğitime müdahale ve aydınlanma mücadelesi oturumunun ikinci konuşmasını yapan Prof. Dr. Rıfat Okçabol, “Müfredat değil Ölüm Fermanı” başlıklı sunumunda, "Eğitim öğretim kurumları nesillerin tasarlandığı kurumlardır. Yeni müfredatta Cumhuriyet yok. Yeni müfredatta kadının adı, eşitlik yok!" ifadelerini kullandı. 

'OKUL PRATİĞİNDE GERİCİ ADIMLAR'

Eğitime Müdahale ve Aydınlanma Mücadelesi oturumu Nazlı Can, Bahattin Pusaoğlu, Hülya Taştekin’in hazırlamış olduğu “Okul pratiğinde gerici adımlar” sunumuyla devam etti.

"Diğer tüm derslerin içeriğinde de dinci gericiliği ve bir çok tarihsel yalanları görmekteyiz" denilen sunumda, "Eğitim adı altında düzenlenen yaz kampları, din eğitimi kampları içeriğindeler. Çocuklarımız, şeriatçı öğretmen ve idarecilere teslimler. Okullarda kız ve erkek çocuklarına şeriat temelli öğretiler üzerinden cinsiyet rolleri biçilmekte. Din insani bir gereklilik olarak gösterilmektedir. Okullarda bilimsel etkinlikler için izin almak çok zorken, müftüler ellerini kollarını sallayarak gerici etkinlik gerçekleştirebiliyorlar. Çoğu okulda bilimsel laboratuvarlar yokken, ödül adı altında dinsel becerilere altınlar saçılıyor, mescitler yapılıyor" denildi. 

MÜFREDATTA EVRİMSEL BİYOLOJİ

Oturumun dördüncü sunumunu EkoEvo derneği adına Dilek Koptekin yaptı.

“Müfredatlarımızda evrimsel biyoloji konusunun yer alması ve kapsamının artırılması” başlıklı sunumunda Koptekin, "Evrimsel Biyoloji birçok modern bilimin ve modern tıbbın temel taşı olmasına rağmen evrim karşıtlığı nasıl oldu da günümüze kadar devam etti?" sorusunu tartıştı.

"Bunun temelinde bilimsel değişikliklerden ziyade gerici yönetimler bulunmakta" diyen Koptekin, "AKP dönemi öncesinden başlayarak planlı olarak devlet politikalarıyla ve yalanlarla evrim karşıtlığı müfredatlara işlenmiş bulunmakta. AKP ile birlikte dinci gericilik, bir dayatma olarak karşımıza çıkıyor. Bilim eğitiminde ve bilimsel araştırmaların desteklenmesinde Türkiye diğer ülkelerin çok gerisinde. Evrim, bilim alanlarının temelini oluşturmaktadır. Evrim bilmediğimiz için en basitinden hastalıklara ilaç geliştirmemiz bile mümkün değildir. Evrim yoksa bilim de yok" ifadelerini kullandı.

AYDINLANMA MÜCADELESİ

Oturumun son konuşması “Zorunlu din dersinden müfredat değişikliğine aydınlanma mücadelesi” başlığıyla Gökçen Düzkaya tarafından gerçekleştirildi. Aydınlanma Hareketi'nin eylemlerinden bahseden Düzkaya, konuşmasında "Dinci gericiliğe karşı nasıl direnilir?" sorusuna değindi. 

İKİNCİ OTURUM

Bugün başlayan 6. Evrim, Bilim ve Eğitim Sempozyumu'nda "Biyoteknolojide güncel gelişmeler" başlıklı oturum tamamlandı.

İkinci oturum Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji ve Genetik Anabilimdalı'ndan Prof. Dr. Oğuz Altungöz'ün "CRISPR/CAS ve genom düzeltmesi" sunumu ile başladı. 

Prof. Altungöz sunumunda, "CRISPR-CAS sistemi bakterilerde, dışarıdan giren yabancı DNA dizilerini parçalayan bir savunma mekanizması olarak işlev görüyor. Ancak bu sistem modifiye edilerek, istediğimiz DNA dizisini tanıyabilen hale getirilebiliyor. Bu; belirli genlerin işlevlerini anlamak, hastalıklı genleri düzeltmek, bitki-hayvan ıslahı, ilaç hedeflerinin belirlenmesi gibi farklı işler için kullanılabilir" dedi. 

Altungöz'ün ardından "Mekanoepigenetik" başlıklı sunum için kürsüye çıkan Prof. Dr. Yannis Missirlis, "Biyolojik açıdan tüm süreçler (doku gelişimi, farklılaşması ve yenilenmesi) bazı kimyasal sinyal süreçlerine ihtiyaç duyuyor. Hücre dışından alınan sinyaller, hücre yüzeyinden algılanıyor ve bazı kimyasal yolları tetikleyerek çekirdeğe kadar iletiliyor. Ancak, yapılan son çalışmalarda hücre dışından gelen sinyallerin doğrudan hücre iskeleti vasıtasıyla doğrudan çekirdeğe iletildiği görülmüş. Bu süreç 'Mekanoepigenetik' olarak tanımlanmış ve kimyasal iletime göre daha hızlı gerçekleştiği tespit edilmiştir" ifadelerini kullandı. 

KANSERE EVRİMSEL YAKLAŞIMLAR

Doç Dr. Efe Sezgin, "Kansere evrimsel yaklaşımlar: Kanseri yenmede yeni umutlar" başlıklı sunumunda kanserin temel oluşma mekanizmasını özetledi. Sezgin, "Hücreler büyüme, gelişme ve bölünme sırasında bazı mutasyonlar biriktirirler. Bu mutasyonlar erken dönemde tespit edilebilirlerse, hücreleri intihar etme yolunu veya bağışıklık sistemi ile ortadan kaldırabilirler. Ancak bu hücreler bu denetleme mekanizmalarından kaçarlarsa, kanserleşme eğilimi gösterirler. Teknik olarak incelendiğinde bu süreç, evrimsel hipotezlerle bir izdüşüm göstermektedir. Yapılan son çalışmalarda, kanser gelişimini, evrimsel hipotezler kullanarak incelenebileceği görülmüştür. Örnek olarak, kanser hücrelerinin belirli bir doz ilaca karşı adaptasyon geliştirdikleri görülmüştür. Bu adaptasyon yüzünden, kanserli hücre artık ilaca karşı bağışıklık geliştiriyor ve çoğalmaya devam edebiliyor. Bu da hastanın kaybıyla sonuçlanabiliyor. Bunun yerine, dozu belli aralıklarla verip keserek, bu adaptasyon gösteren kanser hücrelerinin oluşmasını engellenerek, hastanın yaşam süresi uzatılabiliyor" dedi. 

ODTÜ Kimya Bölümü'nden Prof. Dr. Mahinur Akkaya, "Genetiği değiştirilmiş organizmaların üretimi ve tüketiminde olası riskler ve yararlar" başlıklı sunumunda, "GDO teknolojisinde geliştirilen bitkiler, çoğunlukla belirli herbisitlere dirençli hale getiriliyor. Bu sayede zararlı otlar, bu herbisit kullanılarak tarladan temizlenebiliyor. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalarda bazı otların bu herbisitlere dirençli 'süper ot' haline geldikleri ve bu otların olduğu bölgelerin hızlı bir şekilde arttığı gözlenmiştir. Bu yüzden yeni herbisitler geliştirilmiştir. Örnek olarak, uçucu özelliklerinin modifiye edilmeyen 'dicamba' herbisiti, kullanıldığı tarlanın etrafındaki bölgelerde de etki göstermiştir ve ürün kaybına neden olmuştur" dedi. 

YARIN DEVAM EDECEK

Sempozyum bugünkü oturumların sona ermesinin ardından yarın devam edecek.