Semih Özakça için tahliye, Nuriye Gülmen'in tutukluluğuna devam kararı

Açlık grevindeki tutuklu eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'nın bugün üçüncü duruşmasıdan Semih Özakça'nın tahliyesine karar verilirken Nuriye Gülmen'in tutukluğunun devamına karar verildi.

soL - Ankara

226 gündür açlık grevinde olan tutuklu eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın üçüncü duruşması bugün Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki salonda görüldü.

Mahkeme Semih Özakça'nın adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasına, Nuriye Gülmen'in ise tutukluluğunun devamına karar verdi. Nuriye’nin gelecek sefer mahkemede hazır edilmesine karar verildi. Diğer duruşma tarihi konusunda avukatlar ile mahkeme arasında anlaşmazlık yaşandı. Davanın diğer duruşması için avukatlar kasım ayına 'Nuriye ölür diyerek' itiraz ediyor. Semih üzgün bir şekilde tekerlekli sandalye ile duruşma salonundan çıkarıldı. Mahkeme 17 Kasım’a ertelendi.

Duruşmaya 4 gün kala 16 Ekim’de savcılık kararıyla Gülmen'in ifadesi alınmak istenmiş ancak Gülmen savcıya ifade vermeyi reddederek tahliyesini talep etmişti. 

Gülmen’in götürülmediği ikinci duruşmaya sadece Semih Özakça katılmış, savunmasında “Savunma yapması gereken, ufak bir açıklama bile yapmadan koltuklarında oturan AKP iktidarıdır” diyerek işlerine geri dönene kadar açlık grevine devam edeceklerini açıklamıştı. Özakça, sözlerini “Verin kararınızı perde kapansın” diyerek sonlandırmıştı.

NURİYE GÜLMEN YİNE GETİRİLMEDİ

Numune Hastanesi başhekimliği tarafından Nuriye Gülmen'in mahkemeye getirilmesinin sağlık yönünden uygun olmadığı yönünde görüş bildirildiği öğrenildi.

Semih Özakça tekerlekli sandalye ile salonu selamlayarak geldi. Salonda alkışlandı...

TANIK OYUNU...

Mahkemede SEGBİS ile Nuriye Gülmen ve Semih Özakça'yı suçlayan ve "örgüt talimatıyla" hareket ettiklerini ileri süren bir "tanık" dinlendi.

Semih Özakça, "tanık" ifadesi sonrası yaptığı açıklamada, "Kendisini hiç tanımadım, bilmiyorum. İftiracıdır" dedi.

Tanık Semih Özakça'yı 2014 yılında İstanbul'da bir parkta gördüğünü ileri sürerken, Özakça verdiği yanıtta, "O tarihte İstanbul'a gitmedim. Mardin'de yaşıyordum ve hatta askerdeydim" ifadelerini kullandı.

Avukatlar tanığın yalan beyanlarına ve ifadesindeki çelişkilere dikkat çekerek, yalan tanıklıktan dolayı mahkemeden işlem talep etti.

Savcılık Nuriye ve Semih'in tutukluluk halinin devamını talep etti.

SEMİH ÖZAKÇA: BAŞINDA AKBABA BEKLEYEN ÇOCUK GİBİYİZ

Semih Özakça yaptığı savunmada şunları söyledi:

"Dava dayanaksız, günlüklerim dahi mahkeme dosyasında. Biz günlerce işimizi istedik. Tepki alamadık. Açlık grevi yaptık ve bu tehlikeli olarak görülüyor. Oysa ki işimizi istiyorduk. Açlık grevi pek çok yerde yapılmaktadır. Filmlerde yapıldı, uzman erbaşlar yaptı, İtalyan bakan yaptı, Hindistan'da yapıldı her yerde yapılıyor. Yaptıklarından dolayı mahkum olmayanlar, yapabileceklerinden dolayı mahkum olurlar.

Kuvvetli suç şüphesi neye göre var? Vicdan sahibi tanık olsa idi, o tanık ölüme yaklaşan insanların hayatı ile oynamazdı. İtirafçılar kendini var etmek için sürekli konuşmak ister. Başında akbaba bekleyen çocuk gibiyiz. Siz fotoğrafı çekensiniz, biz o çocuğuz. Fotoğrafı çektiniz gidebilirsiniz, ancak insanın vicdanı olmalı.

Biz işimizi istiyoruz, versin. Versin bitireceğim açlık grevini. Bu talebe karşılık bir tepki yok, Semih-Nuriye diyen tutuklanıyor. Bu talebin yanından geçilmiyor."

Duruşmaya saat 14:00'e kadar ara verildi.

AVUKATLAR SAVUNMA YAPTI

Duruşmaya verilen aranın ardından avukatlar savunma yaptı.

Avukat Ömer Faruk Eminağaoğlu, "Açlık grevi suç değildir. Anayasa Mahkemesi bunu suç olarak görmemiş, ifade özgürlüğü olarak değerlendirmiştir. Disiplin suçu dahi oluşturamaz. Sanık duruşmaya katılmadan yargılama devam edemez. Keşif yolu ile de savunma alınamaz. Tahliye sonrası ifadeye gelebilir. Toplanacak deliller sanıkların etki alanında değildir, kararması mümkün değildir. Kaçacağına dair bir iddia delil yoktur. Davanın devam etmesi için gelen evraklar dosyayı müdahaleye açık hale getirmektedir" ifadelerini kullandı.