Sağlık Bakanı 'yeni uygulamalar geliyor' dedi, sağlıkta durum daha da kötüleşecek

Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın "yeni uygulamalar" geliyor açıklaması, şimdi nasıl tehlikelerle karşılaşacağız sorusunu gündeme getirdi.

İlker Belek

Sağlık Bakanı Üsküdar Üniversitesi açılışında sağlıkta dönüşümden söz etmiş, yerimizde sayamayız, yeni uygulamalar gerekir demiş.

Sağlıkta dönüşüm bir piyasalaştırma operasyonu. Kendileri pek savunuyorlar ve işleri bu sayede düzelttikleri belirtiyorlar, ancak, gerçek dışı şeyler söylemiş oluyorlar.

Örneğin Türkiye’de sağlık hizmetlerine ulaşım bakanın söylediği gibi iyi bir noktada değil. Bu konuya daha çok yakın bir geçmişte Prof Dr Kayıhan Pala (http://www.halkinsagligi.org/saglikta-donusum-programi-gereksinimleri-karsilayamiyorkayihan-pala/) OECD verileriyle dikkat çekmişti:

OECD’nin hazırladığı son rapora göre Türkiye’de halkın %14’ü tıbbi gereksinimlerini karşılayamıyor. Bu bakımdan OECD ortalaması (ki bu grubun içinde Şili, Meksika, İsrail, Pakistan gibi ülkeler de yer alıyor) yalnızca %3.6. Tıbbi gereksinimlerini karşılayamayanların oranı Doğu Anadolu’da %20.7’ye ulaşıyor.

Daha da ötesi var: AB 28 ülkeleri arasında karşılanamayan tıbbi gereksinimin en fazla oranda olduğu ülke Türkiye. Türkiye’yi izleyen ülke ise %10.4 ile Bulgaristan.

Tıbbi gereksinimin karşılanamamasının anlamı, tıbbi muayene ve tedavi gereksinimi olduğu halde bunlara ulaşamamak. Hizmete ulaşımı engelleyen en önemli iki faktör, sağlık personel ve kurumlarının dağılımındaki dengesizlik ile sağlık hizmetinin paralı olması.

Sağlık bakanı yaptığı dönüşüm işinden pek memnun olsa da, sağlıkta dönüşümün en önemli politik stratejilerinden birisi sağlık hizmetinin her noktası için para almak oldu. Artık birinci basamak sağlık kurumlarındaki tedavi işlemleri için de reçete başına en az 3 TL para alınıyor.

Ancak sağlık bakanının dönüşüm konulu konuşmasındaki sorunlar bu kadar da değil. Her zaman olduğu gibi bebek ölüm hızındaki durumu çarpıtmayı sürdürüyor.

Sağlıkta dönüşüm sayesinde bebek ölüm hızının dünyanın diğer ülkelerinde görülmemiş bir şekilde düştüğünü ve binde 7.5’e indiğini söylüyor. Tamamen gerçek dışıdır.

Bir devlet kurumu olan TÜİK bile bebek ölüm hızını binde 12’nin üzerinde veriyor. Üstelik TÜİK verilerine kırsal kesimdeki bebek ölümlerinin tam olarak dahil olmadığı herkes tarafından biliniyor. UNICEF 2016 Dünya Çocuklarının Durumu raporunda hız binde 12 olarak bildiriliyor. (Bu konudaki ayrıntılar için de şuraya bakılabilir: http://www.halkinsagligi.org/saglik-bakani-bebek-olum-hizi-konusunda-yine-dogruyu-soylemedi-ilker-belek/)

Ancak sağlık bakanının kullandığı binde 7.5 verisinin gerçekle bir ilgisi bulunuyor: Türkiye’nin kişi başı yıllık gelirine göre beklenen bebek ölüm hızı binde 7. Sağlık bakanı olması gerekeni gerçekmiş gibi sunuyor. Oysa gerçek bebek ölüm hızımız beklenenin yaklaşık %60 üzerinde.

O nedenle bakanın yerimizde duramayız açıklamasını halkın sağlığına yeni bir saldırının işareti olarak görmeli, ona göre önlem almalı ve halkın sağlığını sağlık bakanlığının politikalarından korumalıyız.