Cumhurbaşkanı Erdoğan, başkanlık sistemi düzenlemesinin hemen ardından, 21 Mayıs 2017 tarihinde partisinin genel başkanlık koltuğuna yeniden oturdu.
O tarihten kısa süre sonra ise meşhur "metal yorgunluğu" saptamasını geldi ve parti içinde bir temizlik operasyonu başladı.
Operasyonun en büyük iki ayağını Ankara ve İstanbul oluştururken, Kadir Topbaş partiden gelen talimat sonrası en azından ortaya çıkan verilere göre ikiletmeden görevinden ayrıldı.
15 milyonluk bir şehrin belediye başkanının, büyük bir rant pastasını partisi adına yöneten ismin istifasının bu denli sessiz geçiştirilmesi, Erdoğan adına kuşkusuz başarılı oldu.
Ancak sonrasındaki adımda Erdoğan açık bir tıkanma yaşadı. Bursa, Balıkesir ve Ankara'da AKP'li belediye başkanları üstü kapalı bir şekilde Erdoğan'ın "istifa et" baskısına karşı çıktı.
Bu "direnişin" ne kadar süreceği belirsiz. Bu üç ismin kısa süre sonra istifasını vermesi kimse için şaşırtıcı olmayacak ama "istifa ne zaman gelecek" sorusuna odaklanıldığı için işin asıl noktası kaçırılıyor...
İSTİFA EDERSEN YOLSUZLUK YOK, YA ETMEZSE?
Ülkenin "cumhurbaşkanı" sıfatını taşıyan Erdoğan, başkenti 23 yıldır yöneten ve partisinin en önemli isimlerinden biri olan Melih Gökçek'i "istifa etmezse..." diyerek açık şekilde şekilde tehdit ediyor.
Gökçek'in yolsuzluk yapması ve bunun AKP tarafından belgelenmesi sürpriz değil. Aynı kaynaklardan beslenenlerin yolsuzluk kaynaklarına ilişkin bilgi sahibi olması da son derece doğal.
Ancak milyonlarca emekçinin gözü önünde Erdoğan ve Gökçek arasında devam eden gerilimli süreç, tatlıya bağlanıp noktalandığı gün, yolsuzluk dosyaları da sessizce toprağa gömülecek.
Yani birileri yıllardır çalıyor, halkın parasıyla zenginleşiyor ve sadece bir talimata uymadığı için bu dosyalar ortaya çıkabiliyor ve bunu ülkenin Cumhurbaşkanı neredeyse tüm çıplaklığıyla ilan ediyor.
"Ben arkadaşlarımızın, öyle bir yola tevessül etmelerini düşünemem, düşünmek de istemem. Çünkü onun neticesi ağır olur" diyerek mesaj yollayan, "Üç belediye başkanımız istifasını verdi. Üç belediye başkanımızın daha istifalarını vereceğini düşünüyorum. İstifa olmazsa gereğini yaparız, bu arkadaşlarımız sistemin nasıl işlediğini bilirler" ifadelerini kullanan Erdoğan'ın bu üç isimle yaptığı toplantılara İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun da dahil olduğu belirtiliyor.
Yani dosya mesajı güçlendiriliyor. Bu da yetmiyor ve üç belediyede de yıllardır olmayan oluyor ve belediyelerde birçok denetim ekibi adeta istifa için pres yaparak belediyelerin tüm işlemlerini tek tek kontrol ediyor.
Dosya mesajı bu baskılarla güç kazanırken, bu da yetmiyor ve daha açık mesaj bir başka AKP'liden geliyor. Yeni Şafak yazarı Hasan Öztürk, "İstifa yoksa, ihraç da yok. Ancak İçişleri Bakanlığı’nın elinde dosyalar çok!" diyor, baklayı ağzından çıkarıyor.
Paraya dayalı bir iktidarın temizlik operasyonunun rantla ilişkili olmasında en ufak bir şaşırtıcı yan yok...
Ve şimdi istifaya direnen bir belediye başkanı, parti genel başkanı ve aynı zamanda cumhurbaşkanı olan Erdoğan tarafından yolsuzluk dosyasıyla tehdit ediliyor. Üstelik söz dinleyip istifa ederse sümen altı edilecek bu yolsuzluk dosyaları, hem de milyonların gözü önünde...
Bu sayede yolsuzluk çarkı yeni gelen isimlerle ağrısız sızısız devam edecek. En azından beklenen ve hedeflenen bu...
