ÖDP'den yeni yıl açıklaması: Ekmek, yaşam ve özgürlük için bir yol var

ÖDP Başkanlar Kurulu, “Ülkemiz karanlığa mahkum değil. Çözümsüz, çıkışsız değiliz. 2017’ye girerken emek, yaşam ve özgürlük için bir yol var” açıklaması yaptı.

Haber Merkezi

ÖDP Başkanlar Kurulu, Türkiye’nin sürüklendiği kaosa ilişkin parti genel merkezinde bir basın toplantısı düzenledi.

Basın açıklamasını ÖDP Başkanlar Kurulu üyesi Pelin Bektaş okudu.

Bektaş, “İnsanlarımızın hiç bir yerde can güvenliği kalmadı. Kimse sokağa korkmadan çıkamıyor. Ne huzur kaldı, ne neşe, ne de yarınlara dair bir umut. Siyasal İslam toplumu parçaladı, ülkeyi ateşe verdi. Ekonomide kriz dalgası büyüyor. Esnaf kepenk kapatıyor. Dolar tırmanıyor, emekçinin alım gücü, sofrasındaki ekmek azalıyor. Karanlığın içinde solmuş ve yıkık bir ülke haline geldik” diyerek mevcut tabloyu özetledi. Bektaş, Türkiye’nin bu noktaya kendiliğinden gelmediğini, AKP’nin politikaları ve tercihleri doğrultusunda ülkenin bu hale geldiğini kaydetti. Bektaş, “ AKP, bu felaket tablosu yanında savaş ve Başkanlık dayatmasıyla tam anlamıyla bir karanlığı, çözümsüzlüğü ve kaosu temsil etmeye devam ediyor. Türkiye hızla bu cendereden çıkarılmalıdır” dedi.

ÖDP Başkanlar Kurulu tarafından yapılan açıklamanın satır başları şöyle: 

  • Demokrasi iklimine geçilmeden ekonomide herhangi bir toparlanma beklenmemelidir:
  • Ekonomi ve devlet yönetiminde "liyakati" benimseyen, kamu hizmetlerinin işin ehli tarafından yürütülmesini sağlayan bir zihniyet hakim kılınmadığı müddetçe devletteki iç çelişkiler, çürüme, yozlaşma öğeleri artacaktır.
  • Eğitimdeki dincileştirme politikalarına son verilmelidir.
  • Üçüncü köprü, Avrasya Tüneli, Şehir Hastaneleri vb. büyük altyapı yatırımları, “kamu özel sektör ortaklığı” yolu ile ülke kaynaklarını sermayeye peşkeş çeken, bütçe açıklarını daha da büyüten, faturayı sade yurttaşa yükleyen bir yöntemle yapılıyor. Tüm bu ihaleler açıklanmalı, şeffaflık sağlanmalı, ülke ve kamu zararına sözleşmeler feshedilmelidir.
  • Ülkenin dış borçları 421 milyar dolara, reel sektör şirketlerinin döviz borçları 310 milyar dolara, döviz mevduatları ise 170 milyar dolara yükseldi. Saray çevresinin, AKP milletvekili ve yöneticilerinin başta döviz hesapları olmak üzere tüm hesapları ve işlemleri şeffaf hale getirilmelidir.
  • Turizm gelirlerinin yüzde 35-40 gerilemesi ve sektörün çöküntüye sürüklenmesi süreci ancak huzur ortamının sağlanması, ülkenin cihatçı çetelerin ve şiddet örgütlerinin savaş alanı olmaktan çıkarılmasıyla mümkündür.
  • Türkiye’nin güvenliği El-Bap’tan değil kendi sınırından başlar. “Aktif dış politika” dediler, “yüzümüzü Ortadoğu’ya dönelim” dediler ülke olarak yüzümüz gözümüz kan içinde kaldı.
  • Ülkemizin güvenliği Suriye’nin içinde ve El-Bap kapılarında aranmamalıdır. Suriye’den çekilmeli, ÖSO dahil tüm iç savaş güçlerine verilen her türlü destek kesilmelidir.
  • Türkiye, güvenlik hattını kendi sınırında kurmalıdır. Sınırda kaçak geçişler engellenmeli, IŞİD başta olmak üzere cihatçı çetelerin içerdeki hücreleri ve örgütlenmelerine odaklanılarak, bunların ülkemiz için yarattığı riskler ortadan kaldırılmalıdır.
  • Suriyelileşmeye son vermek, emperyalizmin tezgahında kurulan etnik-mezhepsel savaş dalgasından çıkmak ancak iç barışı tesis etmekle mümkündür: Kürt sorununu emperyalist merkezlerin inisiyatif alanından çıkarmak için iç barışı tesis edecek adımlar hızla atılmalıdır.
  • TAK insanlık dışı saldırılarına son vermelidir. TAK’ın eylemlerinin siyasi sorumlusu PKK’dir. PKK ilk adım olarak iç savaşı derinleştiren silahlı eylemlere, bombalı saldırılara koşulsuz son vermeli, silahlı güçlerini sınır dışına çekmelidir. Demokratik Özerklik gibi talepler için kimsenin kimseyi öldürmesine ve kimsenin de ölmesine gerek yoktur.
  • AKP iktidarı savaş politikalarına son vermeli, demokratik siyaset alanı üzerinde kurduğu baskıları kaldırmalı, Kürt sorununun barışçıl, demokratik çözümünün önünü açmalıdır. HDP’ye yönelik operasyonlar durdurulmalıdır. Halk iradesini temsil eden tutuklu HDP Eş Genel Başkanları, milletvekilleri ve Belediye Başkanları serbest bırakılmalıdır. Belediyelere atanan kayyumlar geri çekilmeli, seçilmiş Belediye Başkanları görevlerine iade edilmelidir.
  • OHAL’e son verilmeli, Başkanlık Anayasası geri çekilmelidir.
  • AKP uzun zamandır ülkeyi Meclis’siz, Anayasa’sız fiili tek adam rejimine dayalı olarak yönetmektedir. AKP, istikrarın, işin, aşın, huzurun, barışın, can güvenliğinin yolunun Başkanlık sisteminden geçtiğini iddia ediyor. Ama yaşanan gelişmeler gösteriyor ki bu kavramlara en büyük tehdit sivil diktatörlük anlamına gelecek olan Başkanlık sistemidir. Başkanlık ülkenin gündemine sokulduğundan bu yana ülkemizin başı beladan kurtulmadı. Ülkemiz gün yüzü görmedi. Başkanlık sistemi bu karanlığın katmerlenerek devam etmesidir. AKP Parlamenter sistemin krizine işaret ederek Başkanlık sistemini dayatmaktadır. Oysa Türkiye’de gerçek manada demokratik bir parlamenter sistem asla söz konusu olmamıştır. Bugün başkanlık rejimine değil yüzde 10 seçim barajının kaldırıldığı, anti-demokratik seçim ve siyasi Partiler yasasının değiştirildiği, demokratikleştirilmiş bir Parlamenter sisteme ihtiyaç vardır.
  • Meclis’e sunulan Anayasa değişiklik önerisi paketi derhal geri çekilmelidir.