Nedir bu bedelli askerlik?

İlk olarak Osmanlı Devleti’nin son döneminde varlıklı ailelerin çocuklarının askerlikten muafiyeti amacıyla devreye sokulmuş bedelli askerlik uygulamasının tarihini, günümüzdeki uygulanış biçimini ve partilerin bu konuda neler düşündüğünü sizler için derledik...

Önder Yılmazer

Bedelli askerlik gündemi meşgul etmeye devam ediyor. Son olarak Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli'nin "Bedelli askerlik, öngörülebilir bir gelecekte gündemimizde yok" açıklamasından sonra yaşanacak gelişmeler merak konusu. Her ne kadar bakan, gündem konusu olmadığını söylese de toplumun önemli bir kısmı yakın döneme dair bedelli askerlik beklentisi içerisinde.

Türkiye'de bedelli askerlik yeni bir kurum değil. İlk olarak Osmanlı Devleti’nin son döneminde varlıklı ailelerin çocuklarının askerlikten muafiyeti amacıyla uygulamaya sokulmuş bir uygulama. 1846 yılında Bedel-i Şahsi ismiyle anılan bu ilk uygulama, kişinin kendi yerine bir başka kişiyi askere göndermesi anlamına geliyordu. Askere çağrılan kişiler gerekli fiziksel özellikleri karşılayan bir başka kişiyi askere gönderebiliyordu. Elbette Bedel-i Şahsi'den yararlanan kişiler parasal gücü yerinde olanlardı. Yerlerine askere gidenler ise yoksul Anadolu gençleriydi.

1870 yılındaysa biçimsel olarak günümüz düzenlemesine daha yakın olan Bedel-i Nakdi ismiyle bir yasa çıkarıldı. 'Tenkisat-ı Cedide-i Askeriyeye Tevfikan Tanzim olunan Kura Kanunname-i Humayunu' kanunu ile 15 bin kuruş bedel-i nakdi verilerek zorunlu askerlik hizmetinden muaf olunabiliyordu. Bu ücret de ancak zamanın kalburüstü ailelerinin altından kalkabileceği bir ücretti. Osmanlı Devleti’nin yıkılışına kadar bu uygulama çeşitli isimler ve miktarlarla devam etti. 

SON 30 YILDA 5 DEFA BEDELLİ ASKERLİK

1927 yılında kabul edilen 1111 sayılı Askerlik Kanunu ile yurt dışından Türkiye'ye göçen vatandaşlara, göç ettikleri ülkede askerlik görevini yapmış veya muafiyet bedeli ödemiş olma şartıyla, askerlikten muafiyet verilmişti. Bunun dışında bir bedelli askerlik düzenlemesi bulunmamaktaydı.

Son 30 yılda ise TBMM tarafından çıkarılan kanun hükümlerince 5 kez bedelli askerlik uygulamasına gidildi. Bu süreçte bedelli askerlik varlıklı ailelerin çocuklarının askerlikten muaf olması işlevinin yanında gitgide devletin kasasını dolduran bir kaynak yaratma yöntemi haline geldi.

İlk olarak 1987 ve 1992 yıllarında Turgut Özal döneminde çıkarılan yasalardan toplam 53 bin 544 kişinin yararlandı. 1999 depremi sonrasında bir kez daha çıkartılan bedelli askerlik yasasıyla birlikte 1,1 milyar lira kaynak yaratılmış oldu. 

AKP’li yıllarda 2011 ve 2014’te olmak üzere iki defa bedelli askerlik uygulamasına başvuruldu. Bu sefer yasa doğrudan “savunma sanayine kaynak yaratmak” ve “ekonomiye katkı sağlamak” gerekçeleriyle yürürlüğe girdi. Bedelli askerlik ücretleri nispeten düştü, vatandaşa kredi kolaylığı sağlandı. 2011 yılında 2,2 milyar lira, 2014 yılındaysa 3 milyar 671 bin 100 bin lira devletin kasasına aktarıldı.

Şu anda askerliğini tecil ettirmiş bulunan 3 milyona yakın yurttaş bulunuyor. 500 bine yakın bakaya mevcutken yoklama kaçağı sayısı da 500 bin olarak tahmin ediliyor. Bunun yanında devlet bütçesi 2017 yılında 25,2 milyar lira açık verdi. Milli Savunma Bakanı Canikli'nin öngörülebilir bir gelecekten kastettiği sürecin sınırı ise merak konusu.

BEDELLİ ASKERLİK PARALARI NEREDE?​

CHP'nin 2017 Şubat ayında verdiği soru önergesinde bedelli askerlik paralarının nereye harcandığı sorulmuştu. Milli Savunma Bakanı Fikri Işık verdiği cevapta, toplanan 3 milyar 671 bin TL'nin Savunma Sanayi Destek Fonu'na yatırıldığını iddia etmiş ancak paraların hangi amaçla nereye kullanılacağı hususuna cevap vermemişti.

16 Kasım 2017’de ise Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli’ye yöneltilen soru önergesinde AKP yöneticilerinin çocuklarının ve akrabalarının sahte çürük raporu ile askerlikten muaf olmaları gündeme getirilmişti. Bunun yanında kaç siyasinin çocuğunun veya akrabasının bedelli askerlikten faydalandığı ve bedelli askerlik sonucunda toplanan paraların nereye aktarıldığı sorulmuştu. Bu soru önergesine de doyurucu bir yanıt gelmedi.

Sayıştay ise toplanan paraların AKP’li yöneticilerin ve yüksek kademeli memurların kullanımına tahsis edilen yeni lüks makam araçları için harcanmış olabileceğini düşünüyor. Sayıştay, Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) 2015 Düzenlilik Denetim Raporu'na referansla hazırladığı değerlendirmesinde Mercedes, Volkswagen, Ford ve Audi marka lüks araçların bedelli askerlikten toplanan paranın değerlendirilmesi karşılığında sağlandığı yönünde görüş bildirdi. Söz konusu araçlar için mevcut bütçeden herhangi bir harcama yapılmadığının belirtildiği Sayıştay raporunda lüks araçların SSM içinde özel kalem müdürü, daire başkanı, müsteşar yardımcısı, müsteşar ve bakan yardımcısı makamında olanlara tahsis edildiği saptandı.

SİYASİ PARTİLERİN PROGRAMLARINDA ASKERLİK

AKP programında ve temel siyasi metinlerinde askerliğe dair etraflıca bir düzenleme bulunmuyor. NATO bünyesinde Türkiye’nin üstlendiği rolün önemine vurgu yapılırken, ABD ile ittifak ilişkilerinin çok boyutlu şekilde artırılması vurgulanıyor. Ordunun ise Türkiye’nin ‘müttefikleri’ ile geliştirdiği ilişkilerin çeşitliliğine uygun şekilde güçlendirilmesi gerektiği söyleniyor. 

CHP’nin de askerlik ile ilgili doğrudan bir programatik bir düzenlemesi bulunmamakta. Bunun yanında Mart 2016’da vicdani ret ve kadınlara da askerlik hakkını öngören bir tek tip askerlik önerisinde bulunmuştu. CHP’li yöneticiler kamu vicdanında sadece fakir çocuklarının askerlik yaptığı şeklindeki tepkilerin önlenmesini amaçladıklarını dile getirmişti. Yine CHP 2015 tarihinde yaptığı bir teklifte bedelli askerliğin uygulanmasını ancak ödenecek miktarın kişinin gelir durumuna göre kademeli olarak artırılmasını istemişti.

MHP de ilkesel olarak bedelli askerliğe karşı çıkmayan partilerden. 2014 yılında çıkan son bedelli askerlik yasası tartışmaları sürerken Devlet Bahçeli yaptığı açıklamada MHP’nin bedelli askerlik konusu meclise geldiği taktirde buna mesafeli durmayacağını "muhataplarına" bildirmiş ve AKP’yi olası bir yasal düzenleme gündeminde rahatlatmıştı. MHP programında ise güçlü ve caydırıcı bir ordunun kurulması için tüm teknik ve insani kaynakların seferber edilmesi yer alıyor.

HDP, parti programında zorunlu askerlik uygulamasının kaldırılmasını öngören siyasi partilerden.  Zorunlu askerlik uygulamasının kaldırılması ile vicdani ret düzenlemesinin yasalarca güvence altına alınmasına programında yer veriyor.

İYİ Parti programında ise askeri düzenlemelere uzun uzadıya yer verilmiş durumda. TSK’nın kuvvet yapısının güçlendirilmesi ve askeri birikimin artırılması üzerine kurulu olan programda profesyonel bir ordu yapısından bahsediliyor.

SOSYALİSTLER ASKERLİK TARTIŞMASINDA NE SÖYLÜYOR?​

ÖDP, parti programında militarizm karşıtlığını vurguluyor ve NATO’nun dağıtılması, silahlanma harcamalarında kısıntı, askeri komplekslerin sivil amaçlar için kullanımı gibi noktaların altını çiziyor. Askeri harcamaların toplumsal gereksinmeler için kullanılmasının önemi dile getiriliyor.

Türkiye Komünist Partisi programında askerlik ile ilgili farklı bir düzenleme ve bakış açısı bulunuyor. Programda ordunun, sosyalist sistem içinde bugün taşıdığı anlamın dışında bir yere oturacağından bahisle silahlı kuvvetlerin, sosyalist toplumun hizmetinde olduğu vurgulanıyor. Silahlı kuvvetlerin topluma yabancılaşmasının önlenmesinin altı çizilirken barış zamanlarında üretim sürecinde görev üstleneceği söyleniyor. Silahlı kuvvetler içinde ast-üst ilişkilerinde demokratik normların yerleştirilmesi, hiyerarşik düzenin kültürel ve ideolojik eğitim süreçlerinin yardımıyla sağlanması, silahlı kuvvetlerin daimi personelinin, yalnız askerlik alanında değil, sosyalist toplumun gereksindiği bireyler olarak yetiştirilmesi ve bu kapsamda askerliğin erkek ve kadınlar için zorunlu olması programda yer alıyor. Bunun yanında silahlı kuvvetlerin enternasyonalist bir karaktere oturtulması ve sosyalist bir kültürel ve ideolojik doku içerisinde oluşturulması öngörülüyor.