Nâzım’dan Vera’ya davet: Partiye girmelisin. Muhakkak

"Biz diz çökemeyiz Vera. Aldırma. Varsın nefret etsinler bizden. Ben komünistim, sen Sovyet kadınısın, sonuna kadar ilkeli kalmalıyız”."

Ulvi İçil

Nâzım’ın son SSCB yıllarındaki yaşamı, bugün o kadar güncel ki.

İşte bunun en çarpıcı örneklerinden biri.

1962 yılı Aralık ayının son günleri. Vera ile Roma’dalar. Vera anlatıyor:

“İtalyan komünisti, dostumuz Garritano, bizi Roma’da St. Petra alanına götürmüştü…. Alanda, kilisenin önünde binlerce insan birikmişti… Pazar vaazı ve kutsaması için Papa’nın gelmesini bekliyorlarmış… az sonra Papa XXIII, Giovanni göründü. Kalabalık bir anda diz çöktü… Alanın tam ortasında ve ayakta duruyorduk. İnsanlar ilkin şaşkınlıkla bakıyorlardı bize, çünkü ayakta durmayı sürdüren bizdik sadece. Dostumuz kalabalıkla birlikte çökmüştü aşağıya. Ve çok geçmeden, nefret, hatta düşmanlık dolu bakışlarla kuşatılmıştık.

        - Biz diz çökemeyiz Vera. Aldırma. Varsın nefret etsinler bizden. Ben komünistim, sen Sovyet kadınısın, sonuna kadar ilkeli kalmalıyız”.

        “…”

 “- Vera, neden partiye girmiyorsun? – yüksek perdeden bir fısıltıyla ve ansızın sormuştu bunu  ve ekledi:

- Girmelisin. Muhakkak.

“- Böyle bir şey için toplumsal alanda bir tutkusu, başkaları için yaşama becerisi olmalı insanın…

“- Özel hiçbir şeye gerek yok! – diye çabucak kesti sözümü. – Dürüst insan partiye girmelidir. Yoksa namuslu sayamaz kendini, anlıyor musun? Kaçaktır o. Ne kadar çok dürüst insan girerse partiye, parti o kadar güçlenir, ve o kadar daha başarılı, daha çabuk gerçekleştiririz programımızı. Her bilinçli Sovyet insanının yükümlülüğüdür partili olmak. Benim görüşüm bu”.

“Fena halde yuhalanmaya başladık”.

Nâzım,  1962 yılının Aralık ayında, ölümüne altı ay kala, Papa’nın önünde, Roma’daki, St. Petra alanında, Sovyetler Birliği Komünist Partisi’ne insan örgütlüyor, SBKP’yi güçlendirmeye çalışıyor. Önce en yakınından, eşi Vera’dan başlayarak…

Notlar

      - (Vera Tulyakova Hikmet, Nâzım’la Söyleşi, Türkçesi Ataol Behramoğlu, Cem Yayınevi, 1989, İstanbul, sayfa 407-408).
      - Nâzım’ın, parti programını (ki bundan komünist toplumu anlamak gerek) önemsediği anlaşılıyor. Sadece programı önemsediği de değil.  Sovyetler Birliği Komünist Partisi Programı’nı daha başarılı, daha çabuk gerçekleştirmeyi de önemsediği…  Ve bir şey daha: Acelesi olduğu…