Metin Oktay: Emeğin tarafında bir sembol

'Metin Oktay paranın bu kadar futbolu yönetir hale geldiği bir konjonktürde, endüstriyel futbol olarak adlandırılan çağda, verili futbolun açık bir reddiyesine, antitezine dönüşmüştür.'

İsmail Sarp Aykurt

Verili futbol düzenine baktığımızda ne kadar ‘azaldığımızı’ görüyoruz. Bu azlık, insanların fiziksel varlıklarını kaybetmeleri ile başlamadı. Ve nicel olarak bir azlık değil bahsettiğimiz, bu anlamda az olduğumuz iddia edilemez. Ve fakat bu azlık niteliksel ve ideolojik bir eksiğe tekabül etmektedir. Süreç, ideolojik bir geri çekilme ve örgütlü olamama sorunu. Bu süreç, sermayenin futbol ile olan münasebetinin futbolu paraya esir etmesi ile başladı. Bu anlamda  Türkiye futbolunun tarihinde bir geçiş dönemi var. Bu geçiş dönemi artık tamamlanmış bulunuyor. Nostaljik futbol çağı bitti ve ticarileşmiş futbol çağı başladı.

Metin Oktay ve elbette ki Metin Kurt bu “nostaljik” çağın en büyük isimleri oldular. Bu çağ, önüne yığılan paraları reddeden ve sevdiklerine vefa gösteren Metin Oktay ile de başlamadı ama bunun zirvelerinden biriydi Metin Oktay. 38 gollük rekoru kırarak Metin Oktay’ı öldüremezlerdi ya da ekstra alınan bir başarı ya da kupa Metin Oktay’ın üstünü çizmeye yetemezdi. Ancak para ile yeni sözde “Metin Oktaylar” devşirerek yapabilirlerdi bunu. Bu anlamı ile futbol onlar için Metin Oktay üzerinden okunarak bir yere varamazdı. Masaya yığılan paraların ardından prim alma kavgasına doğru bir keskin dönüşüm vardı. Bunun bir sebebi de vardı. Sermayenin futbol baronlarının ve onların yeşil sahalardaki izdüşümlerinin bir dizi operasyonudur bu. Bu operasyon, ülkenin liberalizayonu ile başlamış, futbol bir ‘marka' hâline getirilmiş ve sponsor da sermaye sınıfı olmuştur. Özal, Tanju, Fatih Terim ya da Arda Turan bu gerici ve piyasacı kampın en önemli temsilcileridir. Metin Oktay’ı herkesin anma telaşına girmesi de bundandır. Ve bunun onlar için sınırları vardır. Metin Oktay, atılan 38 gol ve nice diğer gollerin ötesinde bir arayışın cisimleşmiş hallerinden birisidir.

Metin Oktay paranın bu kadar futbolu yönetir hale geldiği bir konjonktürde, endüstriyel futbol olarak adlandırılan çağda, verili futbolun açık bir reddiyesine, antitezine dönüşmüştür. Örnek olsun,  Metin Kurt'a “ tek sosyalist sen misin” diye sorarken ya da Denizler için imza toplarken ve elbette ki ona sunulan, önerilen büyük meblâğları elinin tersi ile iterken kaygı taşıyordu Metin Oktay. Ve bu kaygı hiçbir para ile ölçülemez bir davranış olarak öne çıkmıştı. Bu bir arayıştı. Ve o arayışın o dönemki karşılığı Türkiye İşçi Partisi (TİP) idi. Şimdiki gibi prim arayışı değildi bu. Ya da ‘futbol direktörlüğüne’ de benzemiyordu. Ama unutmamalı, bu çağda ya da o çağda sol, komünist ilke ve değerleri özümseyen bir insanın bu şekilde davranmasına da şaşırmamalı. Çünkü bu belli bir çağa ait, konjonktürel bir durum değil, bu bir ilke meselesi ve elbette ki tespittir.

Futbol da olsa, bu bir kavgadır, emeğin tarafındakiler ile paranın uşakları arasında bir kavga...

İşte, Metin Oktay bu kavganın emek tarafındadır.

Futbol virtüözlüğü, efendiliği ve inandığı ilkelerin kendisine verdiği yüksek karakter, çaldığı tüm kalplerin derinlerine işleyen bir sızı haline geldiği bir 13 Eylül günü, onun aynı zamanda akıllara kazındığı bir moment oldu. Taçsız kral takma ismi onun için, rengi ya da cismini ayrıştırmadan, para hesabı yapmadan verilen bir isim oldu.

Yeni doğan çocuklara verilen isimlerin Metin olması tesadüf sayılabilir miydi hiç? Onda insanlar kendi kederlerini, dertlerini ve sevinçlerini buldular. Metin Oktay, futbolun toplumsallaşmasının da tarihidir Türkiye’de...

Metin Oktay,  Türkiye futbol tarihinin en önemli karakterlerinden biri olarak anılmayı ve yeniden üretilmeyi hak ediyor. Bu ‘üretim’ için gereksinim duyulan şeyler goller, sonuçlar, kupalar ya da başarılar değil. Bu, Türkiye futbolunun topluma mal edilmesi, emekçi karakter kazanması ve aydınlık bir toplumun inşa edilmesi ile mümkün. Bunun adı, yeni bir futbol düzeni ve toplumcu bir düzendir.

İşte Taçsız Kral’ı ‘Taçsız’ yapan tüm nedenler o yeni düzende yeniden üretilecektir.

Bunların dışında kalan ise ‘bildiğimiz futbolun’ yok oluşu dışında başka bir şey ifade etmemektedir.

Metin Oktay, artık nostalji olmanın çok ötesindedir…