Komünist LGBT'ler: Yas tutmayacağız, mücadele edeceğiz

Komünist LGBT'ler "Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü" nedeniyle bir açıklama yayımladı. Açıklamada, "Nefretin ve bağnazlığın aramızdan kopardığı trans kardeşlerimizin anısını ancak düzeni değiştirme mücadelesinin bir parçası olarak, örgütlenerek yaşatabiliriz" denildi.

Haber Merkezi

Komünist LGBT'ler, her yıl 20 Kasım'da gerçekleşen "Nefret Suçu Transları Anma Günü" nedeniyle bir açıklama yayımladı. 

Açıklamada, bu günün yas tutma vesilesi değil, tam da bu tabloyu değiştirmek için mücadele etme günü olduğu vurgulandı. 

​"Yas tutmayacağız, mücadele edeceğiz" başlıklı açıklamanın tamamı şöyle: 

Hiç trans bir doktora muayene oldunuz mu? Lisede veya üniversitede trans bir arkadaşınız var mıydı? Herhangi bir fabrikada veya ofiste trans çalışan gördüğünüzü hatırlıyor musunuz?

Çoğumuzun bunlara verdiği yanıt, hayır. Trans kadın ve trans erkekler kimliklerinden ötürü eğitim ve istihdam süreçlerinin dışında bırakılıyor, toplumsal yaşamdan koparılıyorlar. Bu da yetmiyor, bazıları canlarına mal olan saldırıların hedefi haline geliyorlar.

Bu tür saldırılarda yaşamını yitirenlere ithaf edilen “Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü” yas tutma vesilesi değil, tam da bu tabloyu değiştirmek için mücadele etme günüdür.

Transların yaşadığı sorunlar, parçası oldukları emekçi sınıfların yaşadığı diğer sorunlardan bağımsız değil. Sorunun kaynağında kapitalizm, yani insanın insanı sömürmesine dayanan bu düzen yatıyor. Emekçileri birbirine düşürmesi sayesinde ayakta duran kapitalizm, translara yönelik düşmanlığı besliyor.

Bilhassa trans kadınların sorunlarına çözüm olarak sunulan “mevcut çalışma koşullarının iyileştirilmesi” gibi öneriler, onları fuhuş çetelerinin insafına terk ediyor. Trans kadınların bedenleri üzerinden rant sağlayanların, kimlikleri ne olursa olsun, emek sömürüsünden beslenen kapitalistlerden hiçbir farkları yok.

Transların kurtuluşu, diğer emekçilerin kurtuluşundan ayrı değil. Herkesin parasız eğitimden yararlandığı, işsizliğin yasaklandığı, iş hakkının yasal güvencede olduğu bir düzen hayal değil. Trans kadınların ve trans erkeklerin eşit yurttaş olmaları imkânsız değil.

Bundan 100 sene önce gerçekleşen Ekim Devrimi, tüm bunların yaşama geçtiği büyük bir siyasi atılımın ve toplumsal dönüşümün önünü açtı. Biliyoruz ki sömürünün temelleri ortadan kaldırılmadan, ayrımcılığın tarihsel dayanakları da yok edilemez. İnsanlık 100 sene sonra hala bu sorunlarla uğraşıyorsa, sosyalizm de güncel bir çıkış yolu olarak önümüzde duruyor demektir.

Başka bir yol yok. Düzen yasaklara bel bağlamadan, gericiliği “toplumsal duyarlılık” diye yutturup LGBT’lerin ifade ve örgütlenme özgürlüğünü gasp etmeden yapamaz. Bu çıkmazı ancak bir arada durarak aşabiliriz.

Nefretin ve bağnazlığın aramızdan kopardığı trans kardeşlerimizin anısını ancak, düzeni değiştirme mücadelesinin bir parçası olarak, örgütlenerek yaşatabiliriz.

Yas tutmayacağız, mücadele edeceğiz!