Komünist gençler İTÜ Rektörü'ne sordu: Enerji şirketleri istese kendinizi köprüden atacak mısınız?

Türkiye Komünist Gençliği, son bir yıldır kullanılan sürekli yaz saati uygulamasının arka planında neler olduğuna dair bir yayınladığı açıklamada İTÜ Rektörü'ne sordu: “Enerji Şirketleri istese kendinizi köprüden atacak mısınız?”

Haber Merkezi

Enerji tasarrufu bahane edilerek uygulamaya sokulan yaz saatini kalıcılaştırma uygulaması toplumda büyük oranda olumsuz tepkilere sebep olsa da iktidar ve enerji şirketleri uygulamanın devamlılığında ısrarcı. Geçen sene ve bu senenin elektrik tüketim oranlarına bakıldığında büyük bir artış olduğu görülüyor. Elektrik Mühendisleri Odası’nın bu konuda yayınladığı rapora göre,  uygulamanın kullanıldığı kış aylarında % 6.2 lik bir enerji tüketimi artış olduğu, buradan elde edilen karın elektrik şirketlerinin kasasına girdiği ortaya çıktı.

Berat Albayrak’ın yaptığı açıklamaya göre ise İTÜ’de bilimsel bir çalışma yapıldığı, bu çalışmanın sonucunda ortaya çıkan rapora göre Sürekli Yaz Saati Uygulaması’na geçildiğinin altı çizildi. Ancak Elektrik Mühendisleri Odası sunduğu verilere dayanarak bu raporun yayımlanmasını istemesine rağmen, “bilimsel” olduğu söylenen bu rapor hazırlayanlar tarafından bile yayınlanmak istenmiyor. İTÜ Rektörlüğü ve farklı bölümlerden akademisyenler, bu kararın olumsuz sonuçlarını görebilecekken Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın yönlendirmesiyle projeyi kabul etti ve bilimsel bir dayanak uydurmayı tercih etti.

Bunun üzerine konuyla ilgili olarak Türkiye Komünist Gençliği (TKG) tarafından “Rektör Karaca’ya ve ‘Yaz Saati’ raporunu yazan ekibe soruyoruz: Enerji Şirketleri istese kendinizi köprüden de atacak mısınız?” başlıklı bir açıklama yayımlandı. Açıklamanın içeriğinde, üniversitenin iktidar ve şirketlerle olan bağı vurgulanırken, bilimsellik adı altında şirketlere boyun eğen akademi ve rektörlüğün üniversiteden ve enerji şirketleri tarafından dolandırılmasına izin verilen halktan özür dilemesi talep edildi. 

Bu uygulamayı kabul etmeyen ve üniversitenin bilimsel otoritesinin enerji şirketlerinin kar hırsına alet edilmesini doğru bulmayan İstanbul Teknik Üniversitesi öğrencileri Rektörlükten bu konuya dair bir açıklama yapılması gerektiğini vurgulayan bir imza kampanyası başlattı.

Açıklamanın tam metni şöyle;

REKTÖR KARACA’YA VE ‘YAZ SAATİ’ RAPORUNU YAZAN EKİBE SORUYORUZ:
ENERJİ ŞİRKETLERİ İSTESE KENDİNİZİ KÖPRÜDEN DE ATAR MISINIZ?

Son bir yıldır, enerji tasarrufu bahanesiyle alınan karar yüzünden güne karanlıkta başlıyoruz. Yaz saatini sabitleme uygulaması, toplumun büyük kesiminde karşı çıkılan, yaşamımızı açıkça kötü etkileyen bir karar olsa da iktidardakiler ve enerji şirketleri uygulamaya devam etmek için diretiyor. 

İddialarına göre tasarruf yapılacak, maddi olarak kar edilecek, insanlar gün ışından daha fazla faydalanacak. Ne var ki bir senelik tecrübe aksini ispatlıyor!

ŞİRKETLER MUTLU: ELEKTRİK TÜKETİMİ FIRLADI

Sürekli Yaz Saati Uygulaması’na başlandığından beri yapılan harcamalara ve elektrik tüketimi artış oranlarına baktığımızda söylenenden çok farklı bir tablo olduğunu görüyoruz. 

Elektrik Mühendisleri Odası'nın sunduğu verilere göre (“Yaz saati hukuksuzluğuna son verin”, 27 Eylül 2017), yaz saati uygulamasının kalıcı hale geldiği kış aylarında yaklaşık 7 milyar kilowatt saatlik fazladan üretim ortaya çıktığı açıklanıyor. Sanayi üretimindeki artış ve bazı aylarda yaşanan düşüşü de hesaba kattığımızda, bunun ekonomik büyümeyle ilgili olmadığı açığa çıkıyor. Bu, halkın cebinden çıkan 2.8 milyar TL’nin elektrik şirketlerinin ceplerini doldurması anlamına geliyor.

İTÜ HAZIRLADIĞI RAPORU YAYINLAMAYA UTANIYOR

Ne yazık ki, bu rezaletin de bir “bilimsel” dayanağı var. Berat Albayrak'ın açıkladığı gibi İTÜ'nün hazırladığı “bilimsel rapora” göre Sürekli Yaz Saati Uygulaması’na geçme karar alındı. Ancak bu rapor o kadar bilimsel ki, hazırlayanlar raporun yayınlanmasını istemiyor! Daha vahim bir olasılık ise ortada gerçek anlamda bir raporun olmaması…

İTÜ Rektörlüğü ve farklı bölümlerden bazı akademisyenler bu kararın önceden belirlenebilecek olumsuz sonuçlarına rağmen, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının direktifi doğrultusunda projeyi sahiplendiler ve bunun bilimsel kılıfını uydurdular. 

Enerji Şirketleri tarafından oluşturulan lobileri memnun etmeye çalışan hükümet, İTÜ'nün bilimsel otoritesini de yalanlarına alet ediyor. İTÜ Rektörü ise buna karşı dik duramadığı gibi, TV kanallarına çıkarak projeyi bizzat savunuyor. Bilimselliğin kapı dışarı edilmeye çalışıldığı üniversitelerde akademiye düşen, enerji şirketlerinin kar etmek için hükümete uygulattığı karara “bilimsel destek” vermek, hazırlayanların bile yayınlamaya utandığı raporlar sunmak oluyor. 

- Sürekli Yaz Saati Uygulaması son bulmalıdır. 23 Ekim 2017 tarihli Bakanlar Kurulu kararına göre uygulamanın Ekim 2018’de son bulacağı ifade edilmektedir. ANCAK, aynı tarihte, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Bakanlar Kurulu’na yaz saati uygulaması konusunda verilen sınırlı yetkiyi genişletmeye yönelik bir yasa değişikliği de Torba Yasa‘ya eklenmiştir. Bu oyundan vazgeçilmeli, Bakanlar Kurulu’nun yetkisini genişleten yasa maddesi geri çekilmelidir.

-İTÜ Rektörlüğü adına kara bir leke sürdüğü üniversitemizden ve enerji şirketleri tarafından dolandırılmasına destek verdiği halktan özür dilemelidir.

-İTÜ bünyesinde, Elektrik Mühendisleri Odası’nın da katılımıyla, kurulacak yeni ve daha geniş bir ekip gerçek anlamda bilimsel bir rapor için çalışmalara başlamalı ve hangi mevsimde hangi zaman dilimlerinin kullanılacağı bu şekilde belirlenmelidir.

-Enerji dağıtım şirketleri, Sürekli Yaz Saati Uygulaması nedeniyle yapılan fazla harcamayı halka geri ödemelidir.

-Enerji sektöründeki özelleştirmenin yol açtığı olumsuz sonuç görülmüştü. Enerji sektörü yapısı gereği tekelleşmeyi zorunlu kılmakta, enerji tekelleri siyasette büyük bir belirleyiciliğe kolayca sahip olabilmektedir. Elektrik toplumsal bir ihtiyaçtır, şirket mantığına terk edilmemelidir. Kesin çözüm kamulaştırmadır ve yapılması gereken de budur. 

Türkiye Komünist Gençliği