Kemal Okuyan 'Erdoğan'a hakaret' iddiasıyla hakim karşısında!

Komünist Parti Merkez Komite Üyesi ve soL yazarı Kemal Okuyan, "Bir manyağa mı teslim oldu ülke?" başlıklı yazısından dolayı ve "Cumhurbaşkanına hakaret" iddiasıyla İstanbul 44. Asliye Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıktı. Okuyan, "Hayatım boyunca bir ruh hastalığını hakaret konusu yapmadım, kastım hakaret değildir" dedi. Duruşma 6 Eylül'e ertelendi.

Haber Merkezi

Komünist Parti Merkez Komite Üyesi Kemal Okuyan, 28 Temmuz 2015'te soL Haber Portalı'nda yayımlanan "Bir manyağa mı teslim oldu ülke?" başlıklı yazısından dolayı ve "cumhurbaşkanına hakaret" iddiasıyla Anadolu Adliyesi 44. Asliye Ceza Mahkemesi'nde hakim karşısına çıktı. 

OKUYAN: YAZIM SİYASİ ANALİZDİR

Savunmasını yapan Kemal Okuyan, "Yıllardır yazarlık yapıyorum. Şimdiye kadar hiç hakaret kastım olmadı. Bir siyasi partide yöneticiyim. Karşıt görüşlü kişilerle siyasi alanda mücadeleye devam ediyorum. Suçlamada 'manyak' ve 'deli' sözcükleri geçmektedir. Benim yazım ise bir siyasi analizdir. Hayatım boyunca bir ruh hastalığını hakaret konusu yapmam. Savcılığın hiçbir makam ve unvana iddianamede yer vermemesi ilginçtir. Yazılı savunmamı aynen tekrar ederim" dedi. 

Okuyan, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini kabul etmediğini de beyan etti.

AV. BÜYÜK: İDDİANAME ÖZENSİZ, İDDİA MESNETSİZ

Kemal Okuyan'ın avukatı Özgür Murat Büyük, "İddia makamı yorumda bulunarak Kemal Okuyan'ın kastı olmamasına rağmen kastı vardır diyor. İddianamede kullanılan yazıdan alınan bölümler ve kelimeler dahi hatalı aktarılmış. Bu anlamıyla iddianamenin özensiz hazırlandığı açıktır. Yazıda halkın çaresizlik, korku hali yaşaması, ırkçılığın artması konuları işlenmektedir. Müvekkilimizin yazıyı cumhurbaşkanına hakaret kastı ile yazmadığı çok açıktır. İddia makamı bu kanıya nasıl vardı, anlayamadık. Siyasiler abartılı, sert, kışkırtıcı yazılara karşı tahammüllü olmak zorundadır. Bu konudaki AİHM içtihatları açıktır. Yazı siyasi bir değerlendirme ve analiz yazısıdır" dedi. 

AV. ŞEN: YASA MAKAMI KORUMAYA YÖNELİK AMA KİŞİ KORUNUYOR

Okuyan'ın diğer avukatı Özlem Şen Abay ise savunmasında, "Müvekkilim sadece bir yazar değil, aynı zamanda siyasetçidir. Bu siyasi baskıya direnilmelidir. Talebimizdir. Bu tip davalar artmıştır. Kanun kişiyi değil, makamı korumaya yöneliktir ama görülüyor ki kişi korunmaktadır. İddianame oldukça özensizdir. Halkın, siyasilerin, gazetecilerin, yazarların direnmesi normaldir" diye konuştu. 

Duruşma 6 Eylül 2016'ya ertelendi. 

 

OKUYAN'IN YAZILI SAVUNMASI

Kemal Okuyan'ın mahkemeye sunduğu yazılı savunması ise şöyle: 

1- 37 yıldır farklı dergi ve gazetelerde binlerce yazım yayımlanıyor, tek bir kez hakaret, aşağılama amacıyla haber ya da makale yazmadım, bu suçlardan mahkum olmadım. “BM’nin terörist listesinde adı geçtiği”ni belirttiğim için hakkımda hakaret davası açan Suudi Arabistan kökenli Yasin el Kadı’nın talebi mahkemece uygun görülmedi, beraat ettim. Şimdi 2000 civarı TC vatandaşı ile birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret suçlamasıyla yargılanıyorum. Ben bir komünist siyasetçi ve yazar olarak gerçekleri söylemek ve yazmakla yükümlüyüm. Bunu yaparken hakaret etmek benimseyebileceğimiz bir yol değildir. Ancak boyun eğmek, düşündüklerimizi açıkça söylememek, şantaj ve baskılara ses çıkarmamak da kabulleneceğimiz bir davranış değildir.

2- Dava konusu “Bir manyağa teslim mi oldu ülke?” yazısının ana fikri, ülke yöneticilerinin kişisel özelliklerinin sanıldığı kadar önemli olmadığı, asıl o kişilerin arkasındaki güçlerin önemsenmesi gerektiğidir. Yazının yazıldığı günlerde iç-dış basın ve sosyal medyada Cumhurbaşkanı’nın ruh sağlığını merkeze koyan değerlendirmeler yapılmakta, kendisi için çeşitli sıfatlar kullanılmaktaydı. Yazım Cumhurbaşkanı’na hakaret amacıyla değil bu tarz kişilik analizlerinin memleketi anlamak için yetersiz hatta yanıltıcı olduğunu vurgulamak için kaleme alınmıştır.

3- İlginç olan yazıda bir kez dahi Cumhurbaşkanı’nın adı ya da makamı zikredilmemiş olmasına karşın, hakaret davasını Cumhurbaşkanı’nın açmış olmasıdır. Bu yazıdan pekala Başbakan, Genelkurmay Başkanı ya da şimdilerde hükümet çevreleri tarafından “Paralel” olarak kodlanan cemaatin lideri de rahatsızlık duyabilirdi. Demek ki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan hem anayasal görevlerinin dışında bir role sahip olduğunu hem de bazı sıfatların otomatikman kendisini çağrıştırdığını iddia etmektedir. Yazı kuşkusuz Cumhurbaşkanı ile ilgili olarak yazılmıştır ancak yazılanların Cumhurbaşkanı’nı ima ettiğinin bizzat Cumhurbaşkanı ya da onun adına hareket edenler tarafından hiç tereddütsüz kabul edilmesi Türkiye’nin hangi noktaya getirildiğinin bir başka göstergesidir.

4- Yazıda hakaret olarak algılanan “manyak” ve “deli” ifadeleri hiçbir biçimde hakaret olarak algılanamaz. Manyaklık ve delilik halk dilinde ruh hastalıklarını tanımlamak için kullanılan ifadelerdir. Dünya görüşüm herhangi bir hastalığı olduğu gibi ruh hastalığını da bir aşağılama konusu yapmaya asla izin vermez. Dahası, taban tabana karşıt fikirde olduğum Erdoğan’ın bu tarz sıfatlarla sevimlileştirildiğine, meselenin sulandırıldığına inanıyorum. Birçok kişi gibi ben de zaman zaman söz konusu sıfatları bir övgü gibi kullanmışımdır, hatta bana “sen de az manyak değilsin” sözü sarf edildiğinde bunu cesur, yaratıcı, kararlı anlamlarında bir övgü olarak değerlendirmişimdir. Bütün bunların ötesinde, bir siyasetçi ve bir vatandaş olarak Erdoğan’ın ruh sağlığının bozuk olduğunu düşündüğümü belirtmenin suç olduğunu düşünmüyorum. Ancak her durumda bu konu öncelikle uzman hekimleri ilgilendirir.

5- Türkiye’de siyaset dilinin hakaret olarak algılanabilecek sözcüklerin istilasına uğramasında en büyük paya sahip olan Tayyip Erdoğan’ın her tür eleştiriye karşı dava silahını kullanmasını şiddetle protesto ediyorum. Hiçbir yazımda düşüncenin ve analizin üzerini örten bir hakaret unsuru bulunamaz. Ancak televizyon ve gazetelerde söz söyleme tekeline sahip bir devlet görevlisi olarak her gün çok geniş kesimlere veya karşıtlarına son derece aşağılayıcı ifadeler kullanan birinin benim yazılarımdan sağlıklı sonuçlar çıkarabileceğini inanmıyorum. Siyasi sapık, Aydın müsveddeleri, Hainler, Kadın mı kız mı bilemedim, Ananı da al git, Zalim, Alçak, Ahlaksız, Yalancı gibi yüzlerce ifadele davacının ağzından çıkıp memleketin bütün televizyon kanallarından milyonlarca kişiye ulaşmaktadır. Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bu sözlerin bazılarını üzerime alıyor ve soruyorum: Cumhurbaşkanı’nın hakaret etme ayrıcalığı mı var?

6- Dava konusu yazımda hiçbir biçimde hakaret unsuru yoktur, beraatimi istiyorum.