İstanbul'da 'Hangi Cumhuriyet?' etkinliği: Bugün sadece işçi sınıfının kuracağı cumhuriyet var

Komünist Parti tarafından düzenlenen “Hangi Cumhuriyet” konulu etkinlik, Şişli Kent Kültür Merkezi’nde yapıldı.

Haber Merkezi

Komünist Parti tarafından düzenlenen “Hangi Cumhuriyet” etkinliği Şişli Kent Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. 

Etkinlikte konuşmacılar, "Cumhuriyet’in tarihsel değeri", "AKP Cumhuriyet’e nasıl saldırdı" ve "Aydınlanma ve Cumhuriyet için mücadele sosyalizm kavgasının neresinde?" konularını ele aldı. 

'CUMHURİYETLE DALGA GEÇİLİYOR'

Etkinlikte ilk konuşmayı yapan Komünist Parti Merkez Komite üyesi Aydemir Güler, konuşmasına dün akşam saatlerinde yürürlüğe giren ve üniversitelerde rektörlük seçimlerinin kaldıran iyi yeni KHK'ya değinerek başladı. Güler, söz konusu KHK'ların 29 Ekim'de yürürlüğe girmesini cumhuriyetle dalga geçme olduğunu vurguladı.

Konuşmasının başında Avrupa hatırlatması yapan Güler kıtada 12 monarşinin olduğunu kapitalizm koşullarında ne kadar eşitlik özgürlük temalarını çağrıştıran olgular hayat bulabilirse bu olguların o kadar hayat bulabildiğini söylerken "Avrupa kapitalizmi bile diyor ki; bir zamanlar eşitlikle özgürlükle başladık fakat kapitalizmle bu ilkeler arasında bir aidiyet kalmadı" ifadelerini kullandı.

'EMPERYALİZME KARŞI OLANIN CUMHURİYETÇİ OLMASI KAÇINILMAZDIR'

Güler sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Başında kral olan Hollanda'yla bir kraliçinin olduğu İngiltere'yle ve bu sistemleri eşitlik özgürlük adalet temalarıyla karşılaştırdığınızda bize düşen söz 'al birini vur ötekine' demektir. 

Türkiye’de başkanlık sistemi tartışılıyor, ellerinden gelse Osmanlı'ya dönmeyi tartışırlardı. Başkanlık somut olarak Cumhuriyet'e alternatiftir özü itibariyle de insanların eşit oldukları bir araya gelip eylem yaptıkları zaman da değiştirmeye kadir oldukları duruma karşıdır. Başkanlık sistemi tartışılamaz ancak reddedilir. Hukuki olarak bu kapımıza dayanırsa direnme hakkına dönülür. Direnme hakkı işçi sınıfının devrim hakkıdır. 

Türkiye'de cumhuriyetin evrensel diyebileceğimiz arka planına ek olarak Kurtuluş Savaşı vurgusudur. Cumhuriyetin Türkiye'de güçlü tarihsel temelleri vardı. Sonuç olarak 1923 cumhuriyeti bir Kurtuluş Savaşı olgusudur. O da emperyalist paylaşımın bu topraklarda bağımsız devlete izin vermediği tabloya isyandır.

Türkiye'de cumhuriyetçi değilseniz burada işbirlikçilik de kaçınılmaz olarak yükselir. Bu topraklarda emperyalizme karşı olanın cumhuriyetçi olması kaçınılmazdır. 

Evrensel koşullara ve Türkiye özelinde tabloya bakarsanız ayrılamayacak tek olgu laikliktir. Karar vereceksiniz laik olmak zorundasınız bu nedenle cumhuriyetle laiklik ayrıştırılamaz. Cumhuriyet, bağımsızlık ve laiklik bunları birbirinden ayrılamaz. 

Türkiye'nin dinsel toplum olma sürecine uyum sağlaması gerektiğini iddia edenler yaptıklarının farkındalarsa Türkiye'yi karanlığa götürenlerle ortak olmuşlardır. Kendilerine cumhuriyetçi diye bu toplam, Türkiye'de ülkeyi ayağı kaldıracak mücadele başladığında esameleri okunmayacak kesimdir."

'CUMHURİYET ÇOK AÇIK BİR SALDIRIYLA KARŞI KARŞIYA'

Aydemir Güler'in ardından söz alan Komünist Parti Merkez Komite üyesi Mehmet Kuzulugil, etkinliğin düzenlenmesine neden olan olgulardan birinin cumhuriyetin bugün çok açık bir saldırıyla karşı kalması olduğunu söyledi. 

Cumhuriyet'in temellerindeki harcın yozlaştırıldığını vurgulayan Kuzulugil, iki yüzlü bir cumhuriyet savunuculuğu yapıldığını söyledi. 

1947 yılında yapılan CHP kurultayında, dinselleşme olgunusun komünizmle mücadelede etkin olabileceğinin kabulünü hatırlatan Kuzulugil bunun cumhuriyet değerlerine ihanet etmek olduğunu söyledi.

'AKP GERİCİLİĞİ KÖKLÜ BİR BATALIKTAN GELİYOR'

Kuzulugil konuşmasını söyle sürdürdü: 

"Bugün cumhuriyete yönelen saldırıyı da sınıf mantığında okumak zorundayız. Böyle bir saldırıyı mümkün kılan bu ülkedeki mülk sahiplerinin egemenlerin ihtiyaçları ve istekleridir. 

1989'da Fransa'da cumhuriyet tartışılırken aynı zamanda Sovyetler Birliği'nin üzerinde tepinmeler başlıyor. 1989'da Sovyetler'de Gorbaçov'cu hainler devrimin aslında biraz zorlanmış olduğunu tartışırken 1991'de de Türkiye'de ikinci cumhuriyet meselesi gündeme geliyor. 1990'lı yıllarda bu saldırının iki temel nedeni var bir tanesi kriz ve Sovyetler Birliği'nin çözülmesi. Türkiye burjuvazisi şimdi nerede duracağı ne yapacağız telaşına sürükleniyor.  

Cumhuriyetle hesaplaşan tanım kamusal hizmetler ve ortak çıkarların demogojiden ibaret olduğunu iddia ediyordu. Kamuculuk gibi cumhuriyet değerlerini terk etmek 1990'dan önce terk etmek imkansızdı ve sonraki yıllarda bu cepheden saldırmaya başladılar.

2000'li yıllarda adım adım alınan yolda kesintisiz dinselleşme mevcut. Kabaca bunu nasıl yaptıklarını açarsak; birincisi AKP gerici bir parti olarak, dinsel örgütlenmelerden beslenen parti olarak modern sermayeyle senkronizasyon yakaladı. Bu uyuşmanın en önemli konusu ise cumhuriyetin tasfiyesi oldu. AKP gericiliğinin köklü bir bataklıktan geldiğini kabul edersek cumhuriyete dönük bu tür saldırıların da en az 20 yıllık bir planın parçası olduğunu anlayabiliriz."

'1923 CUMHURİYETİ GERİ DÖNÜŞÜ MÜMKÜN OLMAYACAK ŞEKİLDE YIKILMIŞTIR'

Etkinlikte son olarak soL Haber Portalı Genel Yayın Yönetmeni ve Komünist Parti Merkez Komite üyesi Özgür Şen söz aldı. 

Şen, sermaye sınıfına atfedilen cumhuriyetçilik olgusunun bugünün koşullarında geri dönülmesi mümkün olmayacak şekilde kaybolduğunu söylerken, "1923 cumhuriyeti bugün geri dönüşü mümkün olmayacak şekilde yıkılmıştır. Bugün 1923 cumhuriyetinden söz etmek mümkün değildir" dedi.  

Şen, "Burjuvazinin ilericiliğini yitirmesi ve aslında 1923 cumhuriyetinin geri döndürülemez şekilde tarihe karışması bugün aydınlanma mücadelesini anlamak için çok önemli bir saptama" derken "1923 cumhuriyetine saldırı' dediğinizde aklınıza uzun bir AKP dönemi geliyor. Son kalıcı darbeyi akp vurdu ve paramparça etti. Fakat cumhuriyetin yıkılışını AKP'nin saldırısıyla ve laikliğin yok edilmesiyle anlaşılmasında bir eksiklik var. Bunlar meselenin yalnızca bir boyutu. Bu konunun diğer yüzü ise cumhuriyetin sahibi ve koruyucusu olma iddiasında olan kesimin de yıkılmasıdır" dedi.

Şen konuşmasını şöyle tamamladı:

"1923 cumhuriyeti yıkıldı dedik. Türkiye ilericiliğinin önemli bir bölümü enkazın altında kaldı. Düşünsel koordinatlar paramparça oldu. 1923 atıflarıyla siyaset yapanların çaresizliğini görmemiz gerekiyor. Bugün bu tarz bir cumhuriyetçilik ve aydınlanmacılıktan söz edemeyeceksek 1923'e ait ihtiyaç bellidir. Cumhuriyetçiliğin ve aydınlanmacılığın yeniden kurulmasıdır. 

AKP rastlantı eseri kendiliğinden cumhuriyeti yıkmadı bu bilinçli bir tercihti. Cumhuriyeti kuran sınıf kendi cumhuriyetinden vazgeçti ve AKP'yi koçbaşı olarak kullandı.

1923'ten medet ummada şöyle dramatik bir yan var iki taraf var, bir boks maçı düşünün AKP devamlı vuruyor ve arkasında da onlara bu yumrukları attıran sınıf var. Yumruğu atanı görüp hatta arkasındakini de gören karşı taraf, AKP'ye yumruğu attırandan güçten yardım istiyor. Bugün Türkiye'de önemli bir bölümün düştüğü durum budur.

Bu kafayla aydınlanmacılık da cumhuriyet de çok dayak yer. Israrla her defasında AKP'yle uzlaşma var çünkü. Biz yeni cumhuriyeti kuracaksak bu yumruğu atanlarla bu yumruğu bunlara attıranlarla uzlaşmaz bir mücadeleye girişmeliyiz. 1923 cumhuriyeti yıkılmıştır ama yerine ne geleceği belli değil, bu kavga henüz bitmemiştir. 

Burada bu kavganın nihai sonuncunun belli olmamasının nedeni 1923 mirasının henüz tam anlamıyla teslim alınmamış olması bu teslim alınmama 1923'e tekrar dönme konusu çok ciddi bir tuzak. 

'MUSTAFA KOÇ'UN ARKASINDAN AĞLAYANLARI GÖRÜYORUZ'

Mustafa Koç’un arkasından ağlayanları görüyoruz. Bu bir tuzak ve bu yapılan 1923’e de ihanet. Bu tuzağın içinden çıkmak için patronlarla, sermaye sınıfıyla hesaplaşmak zorundayız. AKP'nin arkasındaki esas gücün patronların olduğunu unutmamak lazım. 

Bugün Türkiye'de laiklik de aydınlanmacılık da bir tür orta sınıf değeri olarak lanse ediliyor. Laiklik ve aydınlanma kavgası, yaşam tarzı kavgasına indirgenebiliyor. Buraya indirgendiği sürece buradan birşey çıkmaz.

İşçi sınıfı üretim sürecinde nasıl patronlarla uzlaşmaz bir kavgdaysa laiklik ve aydınlanma mücadelesinde de kavgaya girmek zorunda. Bugün 1923 cumhuriyetine geri dönüşüm mümkün değil. Bugün sadece işçi sınıfının kuracağı cumhuriyet var. Sınıf, siyasete ağrılığını koymazsa yeni bir cumhuriyet mümkün olmaz."