İETT halkı soyuyor: 'Vizeleme ücreti' adı altında milyonluk gelir

Büyükşehirlerde ulaşım hakkını kullanmanın bedeli yapılan zamlarla giderek artarken, her yılın sonunda indirimli ulaşım kartı kullanan yurttaşlardan 'vizeleme ücreti' adı altında harç alınıyor.

Haber Merkezi

Türkiye'de yurttaşlar ödedikleri yüksek vergilere rağmen kamusal hizmetlere ücretsiz erişemiyorlar. Zamlarla giderek daha pahalı hale gelen şehir içi ulaşımda ise, belediyeler, "vizeleme ücreti" adı altında her yıl yüklü miktarda gelir elde ediyor.

Ücretsiz bir hak olması gereken ulaşımın fiyatı her yıl yapılan zamlarla giderek artırıyor. Her yılın sonunda birçok ilde, ulaşımda indirim olanağının devam etmesi için indirim kapsamındaki yurttaşlar belediyenin kendi belirlediği bedeli ödemek zorunda bırakılıyor. Bu örneklerin belki de en çarpıcısı olarak İstanbul öne çıkıyor. 

Milyonlarca öğrencinin ve on binlerce öğretmenin yaşadığı İstanbul'da her Aralık ayında büyük miktarda para İETT'nin kasasına giriyor.  İETT öğrenci ve öğretmenler için olan indirimli İstanbul kartın vizeleme işlemini, kart başına 5 TL alarak gerçekleştiriyor. Oysaki "vizeleme işlemi"nin neden gerekli olduğu bilinmediği gibi, bu işlem için indirimli kart kullanıcılarından para alınmasının "İETT'nin finansmanı" dışında anlamı olmadığı düşünülüyor. 

VİZELEME ÜCRETİYLE HALKIN CEBİNDEN NE KADAR ÇIKIYOR?
MEB'in açıkladığı rapora göre 2016-2017 eğitim ve öğretim döneminde İstanbul'daki orta öğretim öğrenci sayısı  1.081.819 ve aynı rapora göre ilköğretim ve orta öğretim kurumlarında çalışan öğretmen sayısı 144.685. YÖK'ün açıkladığı istatistik raporuna bakılırsa 2016-2017 döneminde İstanbul'da 890.287 yüksek öğretim öğrencisinin olduğu anlaşılıyor.
Buna göre, ilköğretim öğrencileri ve açık öğretim öğrencileri dahil edilmeden ve indirimli İstanbul Kart kullanmayan öğrenci sayısı da gözetildiğinde, her yılın sonunda "vizeleme ücreti" adı altında İETT'nin kasasına iki Aralık-Ocak ayları içerisinde yaklaşık 9 milyon TL'lik nakit para girişi oluyor.  

İNDİRİMLİ BİLETİN TARİHİ
Öğrencilerin indirimli bilet kazanımı, cumhuriyetin ilk dönemlerine kadar uzanıyor. 1924 yılının Kasım ayında Türkiye Cumhuriyeti ile Belçikalıların elinde bulunan İstanbul Tramvay işletmesi arasında imzalanan anlaşmanın öğrencilere indirimli bilet şartına uymayan şirket, öğrencilerden tam bilet parası almaya devam etti. Bu duruma tepki gösteren üç tıbbiyeliden ikisi, protestoları engellenmek amacıyla tramvaylara yerleştiren sivil polisin silahlı saldırısıyla yaralandı. Polis saldırısı öfkenin daha da artmasına neden oldu ve ertesi gün büyük bir öğrenci eylemiyle şirket protesto edildi ve şirketin Metrohan'daki binası basıldı. 
Daha sonraki yıllarda diğer pek çok şirket gibi İstanbul Tramvay işletmesi de kamulaştırıldı ve bu öğrencilerin indirimli bilet kullanmasının önünü açtı. O günden sonra öğrencilerin sahip olduğu indirimli bilet hakkı öğretmenlere ise 1986'da tanınmıştı.