HDP'den 'ittifak' açıklaması

HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, AKP ve MHP tarafından hazırlanan ittifak teklifine ilişkin 'Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu barajla, seçim sistemiyle ilgili anti demokratik bütün düzenlemelerin yapısal olarak iyileştirilmesidir. Bunu yapmak yerine kişiye özel arayışlara girmek çaresizliğin ve demokrasiye olan inançsızlığın yansımalarıdır' dedi.

HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, AKP ve MHP tarafından hazırlanan ittifak teklifine ve Erdoğan'ın başlattığı "zina" tartışmasına ilişkin açıklamada bulundu. 

Gazete Duvar'da yer alan habere göre, "Sandıkların başında neden silahlı güçler bulunmamalıdır ilkesi Türkiye’nin de taraf olduğu sözleşmelerin ve uluslararası platformların hassasiyeti dolayısıyladır. Seçmen üzerinde baskı kimse kurmasın diye sandığın yanı başında silahlı gücün bulunması seçimin meşruiyetini ortadan kaldırır" diyen Bilgen, "Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu barajla, seçim sistemiyle ilgili anti demokratik bütün düzenlemelerin yapısal olarak iyileştirilmesidir. Bunu yapmak yerine kişiye özel arayışlara girmek çaresizliğin ve demokrasiye olan inançsızlığın yansımalarıdır. Seçim ister 3 vakte kadar yapılsın ister anketler iç açıcı olmadığı için 2019’da bile seçimi ertelemenin yolları aransın; sonuç itibariyle Türkiye kötü yönetiliyor. Toplumda bir rahatsızlık var. Bu rahatsızlık toplum kutuplaştırılarak, sistem iki partili mekanizmaya çevrilerek, toplum da iki kutuplu hale getirilerek bu rahatsızlığı bastırmak mümkün değildir. Bu tabloda iktidar ve onun yanında duranları milli hassasiyete sahip diye tanımlamak muhalif olanları da ihanetle suçlamak sadece toplumsal gerilimi artırır. Türkiyeyi daha da yönetilemez ülke konumuna getirir" ifadelerini kullandı. 

'PEŞKEŞE SESSİZ KALINMAZ'

14 şeker fabrikasının özelleştirilmesini de eleştiren Bilgen, "Eğer ille millilik arayacaklarsa başka bir gündem var Türkiye’de. Şeker pancarı üretme ve işleme kapasitesini aşağıya indiren bir düzenleme yapılıyor. Türkiye yakın tarihte, 2015’e kadar ihracatçı iken ithalatçı konuma geldi. Nişasta bazlı oranlar Avrupa’da yüzde 1’lerdeyken, Türkiye’de 10’larda. Şeker pancarı üretilen bölgelerde hayat sadece şeker pancarı üreticileri ve fabrikalarında çalışan işçilerle devam ediyorken bu şehirlerde alternatif ürün olarak mısır dayatıldı. Türkiye bu konuda kime hangi taahhütte bulunuyor? İşçilerin, köylünün iradesi değilse hangi irade fabrikaları özelleştirmeyi dayatıyor, hangi irade fabrikaları kapatmayı dayatıyor? Milliliği burada aramak gerekiyor. Türkiye’de 10 yılların birikimini peşkeş çekmeye sessiz kalmayı kimse millilikle izah edemez" dedi. 

'ZİNA BAŞKA İSTİSMAR BAŞKA'

TBMM'de görüşülen çocuğa yönelik cinsel istismar görüşmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan başlattığı "zina" tartışmasına değinen Bilgen, şu ifadeleri kullandı:

"Bir başka gündem çocuk istismarı konusudur. Çocuk istismarı konusunu zina tartışmasıyla örtmeye çalışmak ya işin ciddiyetinin farkında olmamak ya da işi sulandırmaya çalışmaktır. Kavramları birbirine karıştırıp hangi hukuk düzeninde hangi hakkı savunacağımızı bilemez hale getirilmek isteniyoruz. Zina başka bir kültürel, toplumsal gerçekliğin kavramsallığıdır. Eğer siz TC mevcut medeni kanuna göre yönetilecek diyorsanız onun kavramları üzerinden çözüm ararsınız. Yok eğer derdinizi başka kavramlarla ifade etmek istiyorsanız mevcut toplumsal tehdidi örtmek için dini kavramlarla hedef saptırmaktan vazgeçmeniz gerekiyor. Çocuk istismarı konusu zina tartışmasıyla örtülemeyecek kadar büyük bir felaketin işaretidir, tehlikedir, çürümedir. Artık binli rakamlarda artış hızını tartışmaya başlamışsak bunun ceza sistemi ile çözüleceğini sanmak kendini kaldırmaktır. Dünyada çocuk istismarına cezaların en ağır olduğu ülkelerde istismar rakamlarının yüksek olduğunu görürsünüz. Sorunu cezayı ağırlaştırarak değil eğitimle, medya planlamasıyla, toplumsal algıyı iyileştirmeyle çözmeye çalışan ülkelerde oranlar çok daha düşüktür. Ceza yöntemi ile sorunun çözümü arasındaki ilişki arasındaki çelişki bu kadar açıktır. Türkiye yanlışı bir kez daha kendisi denemenin, öfkeyi kabartarak, hedef saptırarak sorunu çözecekmiş gibi yapmaktadır."