Hava kirliliği İstanbul'a geri geldi: Solunabilir bir hava değil...

Koca bir şantiyeye dönen İstanbul, yoğun trafik ve ve doğalgaza gelen yüksek zamlar nedeniyle odun-kömür sobasına geri dönülmesi yüzünden nefes alınamaz hale geldi. Hava kirliliğinin çok yüksek seviyelerde olduğu İstanbul'da, doğru düzgün ölçüm bile yapılmıyor.

soL - Haber Merkezi

İstanbul'un birçok ilçesinin şantiye alanı olması, çarpık kentleşme, trafik sorunu ve doğalgaza gelen yüksek zamlar yüzünden odun-kömür sobasına geri dönülmesi gibi bir dizi nedenden dolayı, İstanbul'a hava kirliliği geri geldi. Üstelik birçok ilçede doğru düzgün ölçüm yapılmadığından durum tam olarak bilinemiyor.

Doğalgaza gelen yüksek zamlar ve seçim için yapılan dağıtım nedeniyle kalitesiz kömür kullanımı yaygınlaşınca, İstanbul'da hava yeniden kirlendi. Yaklaşan yerel seçimler nedeniyle hızlanan kömür dağıtımları, özellikle büyük kentleri 1990'lı yıllarda yaşadığı kronik hava kirliliği sorunuyla yeniden karşı karşıya getirdi. Kalitesiz kömürler, bir yandan yıllardır doğalgaz şebekelerine yapılan dev yatırımlar yoluyla temizlenen havayı kirletirken, diğer yandan da kirlilik değerleri insan sağlığını tehdit eden düzeylere yükseldi.

ÖLÇÜMLER SORUNLU

Dünyada "tanımlanan" 200’e yakın hava kirleticisi var. Bunlardan beşi temel kirleticiler... Ancak Türkiye’de yalnızca iki temel kirletici kükürtdioksit (SO2) ve partikül maddeler (PM10) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca kurulan 330 hava kalitesi izleme istasyonunda ölçülüyor. Geriye kalan üç temel kirletici yani karbonmonoksit (CO), azotdioksit (NO2) ve ozon (O3) yurt çapında ölçülemiyor.

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası’nın geçen yıl yayımladığı rapora göre, Türkiye’de 81 ilden altısının havası temiz. Partikül madde ve kükürtdioksit açısından sadece Artvin, Bitlis, Eskişehir, Yozgat, Kırşehir ve Kırıkkale’nin havası standartlara uygun.

En kirli illerin başında ise İstanbul, Ankara, Adana, Amasya ve Manisa geliyor.

Temiz Hava Platformu’nun raporlarına göre, istasyonların yaklaşık yarısında, yılın üçte ikisinde ölçüm yapılmıyor. Bazı illerde istasyonlar yorumlayacak kadar dahi veri veremiyor. Yalnızca iki kirletici (PM10 ve SO2) tüm illerde ölçülüyor. Ulusal sınır değerlerimiz, Dünya Sağlık Örgütü rehber değerlerinin çok üzerinde ve en tehlikeli kirleticilerden biri olarak kabul edilen PM2.5 (ince partikül) için halen ulusal sınır değerimiz dahi yok ve istasyonların çok azında ölçülüyor. Dolasıyla kamuoyuna il bazında sunulan yıllık ortalama değerlerin, var olan gerçek hava kirliliği düzeyini ortaya koymaktan uzak olduğu belirtiliyor.

Mevzuat üzerinde hava kirliliği parametrelerinden olan SO2, PM10 ve NO2 limitlerinde 2019 yılı için Türkiye'nin AB’nin limit değerlerine eşit değerler ile sınırlanması hedefi koyulmuş durumda. Hedefler doğrultusunda hava kirliliği limitlerinde iyiye gidiş olsa da ülke genelinde hava kirliliğinin azaldığını söyleyemiyoruz. 

İstanbul Çevre Mühendisleri Odası 2018 Haziran raporuna göre, özellikle Dünya sağlık örgütünün limit değerleri ile mukayese edildiğinde, ölçüm yapan 46 istasyonun tamamında özellikle kış aylarında limitlerin aşıldığı görülmekte. İstanbul için ise hava kirliliği karnesinin kesin olarak kötü olduğunu ifade edebiliyor. İstasyonların ölçüm yapmadığı gün sayısı o kadar yüksek ki, çoğu zaman İstanbul halkının nasıl bir hava soluduğunu dahi bilinemiyor. ÇMO genel merkezinin hazırladığı Hava Kalitesi Raporu'nun İstanbul ile ilişkili kısmına bakıldığında PM10 cinsinden semtlere göre İstanbul'un hava kirliliği durumunu aşağıdaki tabloda sıralanıyor.  

İstanbul ilinde bulunan istasyonların PM10 konsantrasyonları limit değerleri aşan gün sayıları şöyle:

ÖLÇÜM YAPILAMAYAN GÜN SAYISI FAZLA

Sadece limit aşımı olan günlere bakıldığında dahi İstanbul’un havasının solunabilir bir hava olmadığını görebilirken, ölçüm yapılmayan gün sayısının yüksekliğinden ötürü pek çok ilçede İstanbulluların nasıl bir hava soluduğu bilinemiyor.  

İstanbul'da da özellikle en çok kömür dağıtılan yerlerin başında gelen Yenisahra ve Göztepe Barbaros mahallesi, trafiğin yoğun olduğu E-5 karayolu çevresi gibi bölgelerde yoğun hava kirliliği olduğunu görülüyor. Alibeyköy, Aksaray, Mecidiyeköy, Esenyurt ve Yenibosna en kirli ilçelerin başında. Kentsel dönüşüm bahanesiyle İstanbul'un şantiye alanına dönmesi, asbest ölçümü ve kontrollerinin yapılmaması hava kirliliğindeki diğer önemli nedenler.

ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER

İstanbul'un hava kirliliğine çare olarak şu önlemler sıralanıyor: 

  • Trafik sorununun çözülmesi ve taşıt sayısı ve karayoluna özendirici tüm projelerin iptal edilmesi, 
  • Partikül madde salınımına sebep olan inşaat projelerinin sıkı bir denetimden geçmesi, deprem riski taşımayan binaların yıkımının derhal durdurulması
  • Binalarda asbest kontrolünün sıkı bir biçimde ve doğrudan kamu tarafından yapılması, 
  • Hava kirliliği sorununun diğer çevre sorunları gibi şehrin bir numaralı sorunlarından biri olarak belirlenmesi ve yerel yönetimlerin acil müdahale programları geliştirmesi gerekmektedir.

İSTANBUL 44 ŞEHİR ARASINDA 40'INCI OLDU 

Şehirleri ekonomik gücü, kültürel yapısı, hayat pahalılığı, güvenlik ve çevre gibi belli başlı alanlarda inceleyen Mori Memorial Vakfı'nın 2018 raporuna göre İstanbul en kötü puanı çevre alanında aldı. Bu alanda 44 şehir arasında 40. sırada bulunuyor.

HAVA KİRLİLİĞİ HALK SAĞLIĞI SORUNU 

Hava kirliliği hem dünyanın hem de Türkiye’nin halk sağlığı sorunu... Son 10 yıldaki emisyon artışıyla hava kirliliğinin Türkiye’nin en önemli halk sağlığı sorunu olduğunu biliniyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün raporlarına göre, kentlerde yaşayanların yüzde 91’i hava kalitesi limitlerinin üzerinde kirlenmiş hava soluyor. Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC), 2013’te dış ortam hava kirliliğini insanlarda kansere yol açan etkenler arasında birinci grupta sınıflandırdı. Bu, “Hava kirliliği insanlar için kesin kanserojen” anlamına geliyor. Yine örgüt, 2019 yılı içinde sağlık için en önemli on tehdit arasında ilk sıraya hava kirliliği ve küresel iklim değişikliği sonucu ortaya çıkan sağlık sorunlarını koydu.