Erdoğan: Lozan'ı bize zafer diye yutturmaya kalkıştılar

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 27. defa muhtarları Saray'da topladı. Erdoğan burada yaptığı konuşmada "Lozan'ı bize zafer diye yutturmaya kalkıştılar" dedi.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 3,5 ay aradan sonra 27. kez muhtarları Saray'da topladı. "Açıkçası bir darbe girişiminin aramıza gireceği hiç aklıma gelmezdi" diyen Erdoğan, "İnşallah muhtarlarımızla olan bu buluşmalarımızı tekrar sıklaştıracağız" diye konuştu. Erdoğan, "Lozan'ı bize zafer diye yutturmaya kalkıştılar" ifadelerini kullandı. Toplantıda Erdoğan'ın sözü muhtarlar tarafından sık sık kesildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, muhtarlarla son olarak 15 Temmuz darbe girişiminden önce 8 Haziran'da bir araya gelmişti.

Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

Muhtarlar toplantımızın 27.'sinde sizlerle bir aradayız. Bugün de Bitlis, Adıyaman, Artvin, Elazığ, Hatay, Kırşehir, Niğde, Ordu ve Samsun'dan gelen siz kıymetli muhtarlarımızı ağırlıyoruz. En son toplantımızı 8 Haziran'da yapmıştık aslında normal şartlarda muhtarlarımızla her ay ortalama 2-3 buluşmamız oluyordu ancak 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yaşanan gelişmeler nedeniyle toplantılarımıza ara vermek zorunda kaldık. İnşallah muhtarlarımızla olan bu buluşmalarımızı sıklaştıracağız. Hedefimiz, Türkiye'nin tüm muhtarlarını burada ağırlamak. Bu vesileyle 15 Temmuz'daki şehitlerimizi rahmetle ve minnetle yad ediyoruz. Muhtarlarımız mahalleleriyle birlikte milletine sahip çıkma konusundaki kararlılıklarını 15 Temmuz'da ortaya koydular. 15 Temmuz şehitlerimizin arasında iki tane de muhtarımız var. 

Ayrıca Ankara-Sincan Osmaniye Mahallesi muhtarı Hakan Yiğit'in kardeşleri Erkan ve Volkan Yiğit Külliyemizin önünde saldırıya uğradılar. Erkan kardeşimiz şehit olurken Volkan kardeşimiz kurtuldu. Şu an külliyemizde görev yapıyor. Tüm muhtarlarımıza tekrar baş sağlığı, gazilerimize uzun ömürler diliyorum.

Değerli kardeşlerim, sizlerle toplantılarımızı başlattığımız 2015'in ocak ayından bu yana özellikle şunu ifade ettim. Sizlerle bir araya gelmek, olayları yakınan takip etmek için bu buluşmalar çok önemli dedim. Ama aramıza bir darbe girişiminin araya gireceğini hiç düşünmemiştim. Bu darbe girişimi gerçekten çok farklı bir yere sahip. Daha önceki ihanet girişimleriyle doğrudan muhatap oluyorduk, ülkemiz ve milletimiz yaşananlardan dolayı, dolaylı olarak etkileniyordu. Bu defa bizimle birlikte canıyla, kanıyla, varlığıyla milletimizin kendisi hedef alındı. Ülkemiz, demokrasimiz hedef alındı. Evet, adını doğru koymak lazım. 15 Temmuz'da Türkiye hem darbe girişimine, hem terör eylemlerine hem de örtülü bir işgal girişimiyle karşı karşıya kaldı. Üniformalı bir grup teröriste ev sahipliği yapması nedeniyle evet bir darbe girişimiydi. Kullandıkları yöntemler itibariyle 15 Temmuz aynı zamanda bir terör saldırısıydı. Bunlar milletin verdiği vergilerle, milletin imkanıyla, onlara emanet ettikleri F16'ları, tankları, topları zannediyorlardı ki bunlarla birlikte biz bu işi başarırız.

 Hem projenin gerisindeki silüetler, hem darbenin başarılı olması halinde eyleme geçirilecek plan itibariyle, bakın burası çok önemli,  1912'den 1923'e kadar kısa sürede 5'te bire düşen topraklarımızdan geri kalanın işgali teşebbüsüydü. Hani o çılgın Türkler diyorlar ya, benim milletim o millet. 15 Temmuz Türk milletinin ikinci bir Kurtuluş Savaşı'dır bunu böyle bilelim.

1920'de bize Sevr'i gösterdiler, 1923'te Lozan'a razı ettiler. Birileri bize Lozan'ı zafer diye yutturmaya çalıştılar. Şöyle bağırsan sesinin duyulacağı adaları biz Lozan'la verdik. Kıt'a sahanlığı ne olacak, havada ne olacak, karada ne olacak hala bunun mücadelesini veriyoruz.

İşte bunun nedeni, o anlaşmada masaya oturanlar. O masaya oturanlar bunun hakkını veremediler, veremedikleri için onun sıkıntısını şimdi biz yaşıyoruz. Herhalde bu darbe başarılı olsaydı, Sevr'i bile aratacak bir anlaşmayla karşımıza çıkacaklardı.

OHAL AÇIKLAMASI

Biliyorsunuz ki MGK'nın kararıyla 27 Temmuz'dan itibaren olağanüstü hal ilan edilmişti. Bu konu çok önemli biliyorsunuz. Özellikle paylaşmak istiyorum çünkü olağanüstü hal konusunu sağa sola çekmeye çalışanlar var. Etraflıca sizinle paylaşayım ki spekülatif edenler... Benim muhtarım anlar ya o bize yeter. Çünkü şu an ben muhtarlarımın şahsında milletimle konuşuyorum, birileri bir şey anlamıyor. Atanmış kimdir, seçilmiş kimdir. Ben seçilmişim, ama benim muhtarım da seçilmiş. Demokrasi noktasında benim muhtarımla aramda bir fark var mı? Yok. Biri muhtar olarak seçilmiş, biri cumhurbaşkanı olarak seçilmiş. Bunu bir ayırmak lazım. Demokrasi diyorsan benim muhtarımı küçük göremezsin. Demokrasinin terazisi nedir? Seçimdir. Bu bu kadar önemlidir.

Bu kanun hükmünde kararname, OHAL vs. Bu uygulamaların sadece terörle mücadele ile sınırlı kalacağı, günlük hayata yansımayacağı daha ilk günden ifade edilmişti. Biz geldiğimizde de bu ülkede olağanüstü hal vardı. O zamanlar Güneydoğu Anadolu'da sokağa bile belirli saatlerde çıkamıyordunuz. Şimdi öyle bir şey var mı? Yok. Grevdi, boykottur, ıvır, zıvır bir şey var mı? Yok. Nitekim OHAL geçen 2 ayı aşkın sürede, terörle mücadelenin etkinliğini arttırmak için uygulandı. Bütün bunları yaparken tabii ki FETÖ terör örgütü ile ilgili mücadelenin, devletin yapısı içerisindeki yapılanmayla da hızımızı arttırıyor. Bu işi hızlandırmamız lazım, rehavet olmaz. Bu devletin, bu terör organlarının uzantılarından arındırılması için zamana ihtiyacı var. Biz şu an zamanla yarışıyoruz. 3 aylık sürenin yeterli olmayacağı görülüyor. Bunun için dün yaptığımız MGK toplantısında olağanüstü halin 3 ay daha uzatılması tavsiye edildi. Hükümetimiz de gereğini yapacaktır. OHAL, PKK ve FETÖ ile daha etkin mücadele amacına yöneliktir. 

'BELKİ 12 AY DA YETMEYECEK'

Bu Meclis'in içinden geldik ve siyasette de hamd olsun bu ifadeleri kullananlarla mukayese edilemeyecek kadar derin. Bu işi iyi biliriz. Meclis'in mevcut iç tüzüğü böyle pratik bir çalışma yürütülmesine imkan vermiyor. Kolayca çözülecek bir meselenin de Meclis'te aylarca sürüncemede kaldığını biliyoruz. Meclis'in yükü zaten ağır, bir de OHAL'i eklersen Meclis kilitlenir. Terör örgütü mensuplarının yurt dışına nasıl kaçtığını görüyorsunuz değil mi? Anında kaçabiliyorlar, 24 saat bile gezebiliyor. Kimileri bakıyorsunuz ABD'de kimi bakıyorsunuz Avrupa'da ellerini kollarını sağlayarak dolaşabiliyor. İstediğimiz halde vermiyorlar bunları.

Kardeşlerim onun için üç aylık bir süreyle olağanüstü halin uzatılması Türkiye'nin yararınadır. Fransa'da ufak bir terör olayı oldu, 13-15 kişi öldü. Ya Türkiye'de demokratik rejime darbe girişimi oldu. 241 kişi şehit oldu, değerli kardeşlerim sadece birkaç telefon ötesinde maalesef böyle atlayıp anında buraya gelen lider yok. Ha bir iki bakan geldi, onları görmemezlikten gelemem. Sağ olsun Körfez'den başta Katar olmak üzere emir, Başbakan, Dışişleri Bakanı, Milli Savunma Bakanı'ndan hepsinden öte emirin babası, çocuklarıyla birlikte geldiler bizimle bu sıkıntıyı paylaştılar. İşte Suud gibi vs. Kardeşlerim Fransa'da 3 ay artı 3 ay son olarak da 6 ay olmak üzere toplamda 1 yıl olağanüstü hal uygulandı. Dünyadan kimse Fransa'ya "Ya siz niye 1 yıl OHAL" ilan ettiniz diyor mu? Bazı bakan arkadaşlarımız "Artık bitse mi" diyor. "Olur mu" diyorum arkadaşlarıma dur bakalım ya, sabırlı ol belki 12 ay da yetmeyecek. 

Bu yol haritasını bu ülkenin kurumları belirler. Şimdi bunlar kalkıyor bize yol haritası çiziyor. Bir kere siz ne zaman Türkiye'ye dost oldunuz, gerekli destekleri verdiniz? Zil takıp oynamaya çalışanlar vardı ama Rabb'im, milletim onlara bu fırsatı vermedi. Kardeşlerim, Türkiye Fransa'dakilerle mukayese edilmeyecek kadar ağır terör saldırılarına, darbe girişimine sahne oldu. OHAL'in uzatılması kararını milletimizin destekleyeceğini umuyorum. Mesele ben burada oylama yapsam, OHAL'in uzatılmasına ne dersiniz desem? İşte görüldüğü gibi ittifakla kabul. 

Değerli kardeşlerim, Fransa'dan farklı olduğu gibi bu olay başka ülkelerdekinden de farklı. Mesela ABD'de bir olay oluyor, bir kişi ölüyor, bir eyalette hemen OHAL ilan ediliyor. Ya bizdeki olay böyle değil ki."

MÜLTECİ SORUNU

Bizim dışımızda bunları dillendiren yok ki. Sonra bize BM'de neden dillendirdiğimizi soruyorlar. Bizim dışımızda, 3 milyon mülteciyi topraklarında iskan eden yok ki. Benim vatandaşım, benim milletim, kalkar, bir dilim ekmeği, bir tas çorbayı kardeşiyle paylaşır yeri geldiğinde. Bu millet böyle yetişti. Suriye meselesi yeni bir safhaya girdiler. Suriye'de bizim öngördüğümüz 5 bin kilometrelik güvenli bölge oluşturulabilirse, yeni göç dalgaları önlenecektir. Bu batı bizim laflarımızı dinlese, çok şeyden kurtulacak. Ama dinlemiyorlar. Geçenlerde onlardan bir siyasi lider, şunu söyledi: "Siz Türkiye'ye yanlış yapıyorsunuz. Şuan Türkiye kapısını açmamış olsa, şuan üç bin beş bin kişiden rahatsız oluyorsunuz, peki ya Türkiye topraklarında milyonlarca mülteciyi ağırlamasa siz ne yapacaktınız?" dedi. Sonra birileri çıkıp ona, "Haklısın, biz bunu söyleyemedik" dediler.

İnşallah Suriye halkının başındaki kara bulutların dağılacağı günler yakındır. Bizim Suriye'nin topraklarında gözümüz yok, öyle bir derdimiz de yok. Ama tehdit oluşturan o terör koridorunu kaldırmakta kararlıyız. Kilis'e roketler düşmeyecek, Gaziantep'e düşmeyecek. Özellikle Suriye sınırındaki vilayetlerimiz onların bu tehditlerini görmeyecek.

MOODYS'E TEPKİ

Türkiye'yi yıpratamayınca, ekonomi kartını masaya surdular. 2012 Mayıs'ından beri sayısız kez ekonomi taarruzlarına maruz kaldık. Sadece küçülmeyi 2009'da yaşadık. O da bizim dışımızda gelişen durumlar nedeniyle yaşandı. Ben o zaman "Teğet geçecek" demiştim. Teğet geçti. Neticede öyle oldu. 2013'te Gezi olayları ile, 17-25 Aralık darbe girişimi, polis ve yargının içine sızanların müşterek yaptığı bir operasyondu. Geçen yıl 20 Temmuz 2015 saldırılarıyla ve son olarak 15 Temmuz darbe girişimiyle teyakkuz halindeyiz. Buna rağmen ekonomide hayati bir kırılma yaşamadık. Biz 27 çeyrek hep büyüme yaşadık. 14 yıldır, hep büyüyen bir Türkiye var. Darbe girişiminin ertesi günü, 2 buçuk milyar dolar döviz bozduran bu millet, döviz üzerinden oyun oynanmasına da izin vermedi. Zannettiler ki, Merkez Bankası, kasasını boşaltır. Ve Merkez Bankası'na da gerek kalmadı. Millet kendisi bu oyunu bozdu. Bunun üzerine siyasi saiklerle hareket ettiğini bildiğimiz kredi derecelendirme kuruluşları devreye girdi. İsim vermeyeceğim bunlara, ama bunlar sipariş üzere not verirler. ABD seyahatim sırasında birisi sordu bana, "Bu CEO'lar sizi sevmiyor, neden" dedi. Ben de söyledim: "Bunlar ipariş üzere not verirler" Sonra Türkiye'ye geldim, bana cevap verir gibi, notu düşürdüler.

Not ekonomik değil siyasi saiklerle verilince kimse  o notu dikkate almadı. Piyasalarda ciddi bir dalgalanma olmadı

Bir konu daha var ki muhtaralara ötürü saygımdan dolayı değinmeden geçemeyeceğim. Geçtiğimiz hafta 193 ülkenin katılımıyla olan BM toplantısında yaptığım  konuşma ilgi uyandırdı. 'Dünya 5 ten büyüktür dedim. BM'de daimi  üyeler adeta aynı inanç dünyasını temsil ediyor. 5 daimi üye 15 geçici üye var herşey bu 5 daimi üyeden bir ne derse diğerleri onu diyor adalet değil. BM'nin Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelşeri arasında şu anda halkı müslüman olan bir ülke yok.

15 TEMMUZ RESMİ TATİL İLAN EDİLECEK

15 Temmuz şehit ve gazileri anma günü olarak tatil ilan edilecek.

15 Temmuz şehit ve gazileri anma günü olarak tatil ilan edilecek.