Kamu emekçilerinin yıllardır tatil yapmak ve dinlenmek için yararlanabildiği sosyal tesisler de AKP tarafından "yük" ve "yara" olarak tanımlandı.
Deprem riskini bu kez kamuya ait sosyal tesisleri rant alanı haline çevirmek için kullanacak olan AKP, bakanlıklar bünyesindeki tüm sosyal tesisleri satmaya karar verdi.
Kentlerin en güzel yerlerinde, kıyılarda ve yeşil alanlarda bulunan sosyal tesislerden büyük bir rant elde etmeyi planlayan AKP'nin bu adımını soL'a değerlendiren Şehir Plancıları Odası Ankara Şube Başkanı Emre Sevim, "Kamu kurumlarının sosyal tesisleri, kamu emekçilerinin kendilerini yeniden üretebilmesi için kurulan yerlerdi. Buralarda bütçelerini zorlamadan dinlenme ve tatil olanaklarına sahiplerdi. Şimdi emekçilerin bu kazanımları da tam olarak yok edilmek isteniyor" dedi.
Sosyal tesislerin tasfiyesinin büyük bir rant ve yeni yapılaşma anlamına geleceğine dikkat çeken Sevim, "Kıyı kesimlerde, kentlerin ana artellerinde, yeşil alanlarda bulunan bu alanların satışı kentlere yönelik yeni bir saldırının da işareti olacaktır. Yeni bir rant ve yapılaşma saldırısı gelecektir" ifadelerini kullandı.
Burada en çok vurgulanması gerekenin kamu emekçilerin hakkının elinden alınması olduğunu söyleyen Sevim, bu konuda AKP'nin çalışmalarının yeni olmadığını ve Ankara'da bu kapsamda iki sosyal tesisin satıldığını dile getirdi.
Bakan Özhaseki'nin bu açıklamaları deprem riski ve kentsel dönüşüm üzerinden yapmasının komik olduğunu vurgulayan Sevim, "Konuyla ilgili yasa çıkalı 5 yıl oldu. Halihazırda zaten bu söylediklerini yapıyorlar. Bu açıklamaların nedenlerinden biri de bazı kurumlarda var olan direnci kırmak olabilir" değerlendirmesinde bulundu.
Bakan Özhaseki'nin İller Bankası'nın bir tür kentsel dönüşüm bankasına dönüştürüleceğine ilişkin sözlerini de değerlendiren Sevim, "İller Bankası'nın yapısı fiili olarak zaten değiştirilmişti. İller Bankası'nı yapsatçı bir müteahhite döndürdüler" dedi.
BAKAN ÖZHASEKİ NELER SÖYLEDİ?
Milliyet'e röportaj veren Bakan Özhaseki'nin rantçı, kadın ve emekçi düşmanı açıklamalarının bir bölümü şöyle:
Kentsel dönüşümün ekonomiye katkısı ne olacak?
Bunun ekonomiye müthiş bir katkısı olacak. Yılda 500 bin bina diyorum ya bunu bir kere çıplak yapım maliyeti 100 milyar lira civarında. Yani 100 milyar lira ekonomide canlılık olacak, şimdi bunun dışında insan yeni eve çıkarken, içinin eşyasıyla ilgili hanımlar rahat durmayacak, inşaat sektörünü etkileyen sektörler, en az 250 sektör etkilenecek. 100 milyara yakın da bu yeni sektörler tutuyor. Cepten para çıkmadan sadece faiz oranlarına katlanarak neredeyse Türkiye’yi yenileceğiz. Bunun ekonomiye katkısı yıllık en az 300 milyar liralık bir ekonomik değer.
...
Öz sermayeye nasıl oluşturulacak?
Bakanlık olarak şöyle oluşturacağız; Türkiye’nin bir yarası sosyal tesisler değil mi? Her bakanlığın kendine ait sosyal tesisleri var mı? Ne olur bu tesisler, o bakanlığın memurlarının istifade edeceği yerler gibi gözüküyor. Şu içinde bulunduğumuz mekanda bunlardan biri (iller bankası sosyal tesisleri). Burası dahil elimizde ne kadar arsa varsa hepsini satışa çıkaracağız. Gerekli yerlerde kat karşılığı, hasılat paylaşımı olarak vereceğiz. Gerekli yerlerde tesisleri vadeli satacağız. Buradan 1.5-2 milyar gibi ciddi bir gelir bekliyoruz. Anadolu’nun 21 yerinde tespit ettik. Bize ait sosyal tesisleri satışa çıkarıyoruz. Burada 80 ilde gelen misafirlerimizin kaldığı küçük bir misafirhanemiz var. Günde 30-40 kişi istifade etsin diye niye ben 10 milyar lira zarar edeyim ki. Devlet o kadar zengin mi? Bakan Bey gelecek arada gölgede oturacak diye ben niye zarar edeyim ki? Satışa çıkarıyorum. Bu paraların hepsini toplayacağım. Kentsel dönüşüm hesabına koyacağım.
...
İller Bankası dışarıda para kazanan bir kurum haline gelecek. Planlamalar yapacak, inşaatlara girecek. Oradan kazandıkları parayı kentsel dönüşüme koyacak. İller Bankası’nı yurt dışında iş yapabilir hale getiriyoruz. Bizden şu anda 10 kadar ülke beraber iş yapalım istiyor. İller Bankası devlet güvencesinde olduğu için o ülkelerde bize iş yaptırmak istiyor.