Deniz Yücel hangi anlaşma karşılığında serbest bırakıldı?

Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel’in tahliyesinin ardından 'anlaşma' tartışmaları başladı.

Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel’in tahliyesi sonrası, Alman basını bu kararın hangi anlaşmanın ürünü olduğunu sorguladı.

Birçok gazete ortada bir anlaşma olduğu konusunda birleşirken, anlaşmanın içeriğine ilişkin çeşitli iddialar gündeme getirildi.

DW Türkçe'nin derlediği habere göre, yorumlar şöyle...

Deniz Yücel'in muhabiri olduğu Die Welt gazetesi:

"Deniz Cuma günü cezaevinden çıkmasını Alman hükümetine, özellikle de Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı'nın çabalarına, öte yandan özelde Deniz için genelde basın, düşünce ve sanat özgürlüğü yönünde çalışmalar yapan dostlarının ve aktivistlerin o rengârenk dayanışmasına borçlu. Yücel'den nefret eden sağ popülist Almanya İçin Alternatif Partisi (AfD) ve diğer sağ kesimler dışında, her türlü politik görüşten insan kümeleri insanlığın en büyük değerinin özgürlük olduğunu haykırdılar. Ve bir yandan reel politika görevini yerine getirirken, diğer yandan Deniz'in tüm tartışma platformlarında hep canlı bir biçimde yaşatılması, inanılmaz mükemmellikte, dayanışmacı, basın ve düşünce özgürlüğüne sahip çıkan sivil toplum hareketi sayesinde olmuştur.”  

Reutlinger General-Anzeiger Yücel'in tahliyesinin ardında bir anlaşma olduğu görüşünü dile getiriyor:

"Yücel nihayet serbest bırakıldı. Bu haber insanı sevindiriyor, zira gazeteci Yücel, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geniş çaplı iktidar yetkisinin kurbanı olmuştu. Ama buna rağmen bu vaka ağızda hoş olmayan bir tat bıraktı. Çünkü şimdiye kadar Türk yargısı konusunda kuşkusu olanlar, bu kuşkularında haklı çıktılar. Mahkeme bir yandan, 4 ilâ 18 yıl arasında hapis cezası talebinde bulunan iddianameyi kabul edip, diğer yandan Yücel'in ülkeyi terk etmesine izin veriyorsa bunun hukuk devleti ilkeleri ile bir ilgisi olamaz. Demek ki bir anlaşma yapıldı. Nitekim diğer gazetecilerin benzer suçlamalarla hâlâ tutuklu bulunması bu durumu gözler önüne seriyor."

Kölner Stadt-Anzeiger ancak tutuklu son gazeteci de tahliye edildiğinde Türkiye'de normal bir ortamdan bahsedilebileceğini belirtiyor: 

"Deniz Yücel'in aslında daha en başta tutuklanmaması gerekirdi. Hukuk devletlerinde gazeteciler, devlet tarafından casus ya da terörist diye yaftalanma tehlikesine maruz kalmadan, hükümetin hoşuna gitmeyen şeyleri de kaleme alırlar. Ama Erdoğan, Yücel'e bunu reva gördü. Neyse ki bu mesele ortadan kalktı. Ancak Türkiye ile ilişkileri Yücel olayındaki önceki dönemde olduğu gibi yürütmek için henüz erken. Şu anda Türkiye'de sadece Erdoğan ile farklı görüşte oldukları için binlerce kişi cezaevlerinde tutuklu. Ancak bu tutuklular da serbest kalınca, işte o zaman normale dönüş mümkün olabilir. Ve ancak o zaman Erdoğan ve hükümetinin hukuk devletinden dem vurmasına bugün haklı olarak öfkelenenlerin bu öfkeleri diner.” 

Münchner Merkur ise Yücel'in özgürlüğü karşılığında orantısız bir bedel ödenmemiş olmasını umut ediyor:

"Yücel tutukluluğu sırasında kötü bir dönem geçirdi ama buna rağmen onurunu korudu. ‘Kirli bir anlaşma'yı, özgürlüğü karşılığında Ankara'ya silah verilmesini istemedi. Buna rağmen onun tahliyesi başkaları için kötü bir haber anlamına geliyor. Erdoğan Suriye'de rahatsız edilmeden Kürtleri öldürmek ve iç savaştan alacağını düşündüğü payı garanti altına almak istiyor. Bundan dolayı Ankara'nın AB ve Almanya ile sözlü savaş durumunu (geçici) olarak bitirmesi şu an onun lehine. Diğer yandan Başbakan Merkel ve onun görevine yeniden seçilme mücadelesi veren Dışişleri Bakanı Gabriel şu an her türlü başarıya müteşekkirler. Şimdi umut edilen her ikisinin Yücel‘in özgürlüğü karşılığında orantısız büyük bir bedel ödememiş olmalarıdır."