Çok çalışıyor az kazanıyorlar: Ne olacak bu 'eski meseleler'?

Kadınlar daha az kazanıyor, daha uzun borçlanıyor, emeklilik sorunlarıyla daha fazla boğuşuyor. Mevcut üretim ilişkilerine sadakat, bu 'eski meseleler'le kadınların başını ağrıtmaya devam edecek gibi görünüyor. Bu kez işe yarayan, sadakatsizlik neden olmasın?

İngiliz Sigorta Enstitüsü (CII) tarafından yürütülen bir çalışma,  "Ülkedeki genç kadınları bugün, annelerinden ve büyükannelerinden daha güvenli bir maddi gelecek bekliyor mu?" sorusunun yanıtının, "kocaman bir hayır" olduğunu söylüyor.

İngiltere'de kadınlar 100 yıldır oy kullanma, 50 yıldır da eşit işe eşit ücret hakkına sahip; en azından kanun kitaplarında böyle yazıyor. Ancak CII'nın araştırması, İngiliz kadınların günümüzde artan mali risk seviyelerini incelediğinde "önceki nesillere kıyasla birikim yapmaları daha düşük ihtimal" sonucuna varıyor.

Rapora göre bazı sorunlar "eski meseleler"e dayanıyor, en azından kapitalist dünya için! 

NEDİR BU ESKİ MESELELER?

Kadınların daha uzun yaşaması, tipik olarak daha düşük ücretli işlere sahip olmaları ve ailelerine bakmak için yarı zamanlı çalışmaları, kazanç potansiyelini daha da düşürüyor. Rapor, genç kadınların karşılaşacağı mali riskleri sıralarken, öğrencilik borçları, bir mülk satın almak için tasarrufun güçlüğü ve aile üyelerine bakım krizini öne çıkarıyor. Tüm bunlar genç kadınları, genç erkeklere nazaran daha fazla etkiliyor.

Daha düşük kazanç, cinsiyetler arasındaki ücretlendirme farkı ve "yarı zamanlı ceza" ile daha da kötüleşiyor. Çocuk sahibi olduktan sonra kadınların yaklaşık yüzde 60'ı yarı zamanlı olarak işe geri dönerken, tam zamanlı çalışanlar da yüzde 30 daha az kazanç elde ediyor. Her beş çalışan kadından üçü, kısacık  doğum izinlerinden sonra, düşük nitelikli veya daha düşük ücretli işlere geri dönüyor.

Öte yandan eğitimleri bittikten sonra tüm mezunlar, öğrencilik borçlarını ödeme sorunuyla karşı karşıya kalıyorlar. Güncel veriler, kadın mezunların daha düşük ücretli işlere girdiğini ve bu nedenle erkeklere nazaran daha uzun süre geri ödeme yapması gerektiğini gösteriyor. Örneğin finans uzmanları arasında, erkekler genellikle eğitim harçlarını 38 yaşına kadar öderken, kadınlar için bu yaş 51 olarak bildiriliyor.

Elbette rapor öğrenciliğin neden borçlarla bittiğini sorgulamıyor. Çünkü kapitalist dünyada kural bu, eğitim için borca girmeli ve sonra yıllarca ödemelisiniz. Kadınsanız, daha uzun yıllar boyunca...

Bu faktörlerin hepsi, kadınların emeklilik konusunda birikimlerini de engelliyor. Tahmin edileceği üzere ücretli kölelik dünyasında emeklilik, bir çeşit erken ölüm oluyor. Ücretiniz azalıyor, üstelik artan sağlık sorunları ve mobilizasyon yeteneğindeki azalma, harcama kalemlerinize yenilerini ekliyor. Bir ömür başkalarının bakım sorumluluklarını üstlenen kadınlar, daha az birikim yapabiliyor ve emeklilikleri de bu nedenle daha zorlu geçiyor.

60-64 yaş grubu arasında, kadınların elindeki toplam zenginlik, erkeklerinkinin dörtte biri civarında hesaplanıyor.

GELECEK 2O YILDA KAYIT DIŞI BAKIM YÜZDE 40 ARTACAK

Giderek artan bir şekilde, 50 yaş üzerindeki kadınlar diğer yetişkinlere bakım hizmeti veriyor. 54-60 yaşlarındaki kadınların dörtte biri, erkeklerin ise altıda biri başkasının bakım sorumluluğunu taşıyor. Gelecek 20 yıl boyunca, kayıt dışı bakımda yüzde 40'lık bir artış bekleniyor. Bu işi çoğunlukla hangi cinsiyetin yapacağı ise, tartışmaya pek mahal bırakmıyor.

Raporda sözü edilen bir diğer nokta ise, yatırımın "sadece erkekler için" olması yönündeki gerçek. Bu eğilimin başka bir risk faktörüne yol açtığı ve kadınların uzun vadeli tasarruflarını enflasyona ayak uyduramayacakları korkusuyla nakit olarak koruduğundan bahsediliyor. Eğitim masrafları için 51 yaşına dek borçlanan ve başka pek çok temel insani gereksinim için para ödemek zorunda kalan kadınların neyden tasarruf edeceği ise konu edilmiyor.

NE YAPILABİLİR YA DA YAPILABİLİR Mİ ACABA?

Rapor tüm verileri sıraladıktan sonra "Ne yapılabilir" diye soruyor. Aslında sorunun "Ne yapmalı" biçiminde daha şiddetli bir iddiayla sorulmuyor olması da, yapılabilirlik konusundaki inançsızlıktan kaynaklanıyor; düzenin sınırları içinde "yapılabilir"lerin maddi temelinin zayıflığı hakkında fikir veriyor.

CII raporunun "mükemmel" olarak nitelenen önerileri, mevcut üretim ilişkilerine sadakatin ürettiği çaresizliğe işaret etmesi açısından ilgi çekici. 

Rapor işe bir "hashtag" kullanarak başlıyor. Biz yazmaktan bıktık ancak on yıllardır yaratıcılıkları övülmeye doyulamayan sivil toplumcular bıkmadı, "farkındalık" inşaasının öneminden bahsediliyor. Bu niyetle de "MomentThatMatter" (#ÖnemliAnlar) hashtagi kullanılıyor. Biçare kapitalizm, farkındalığı dahi sanal zeminlere hapsediyor.

Farkındalık için biraz da "politika yapıcıların" konu hakkında adım atmasını sağlamak gerektiği vurgulanıyor. Ancak görünen o ki, bunun için 100 yıl önce elde edilen genel oy hakkının pek de faydası olmamış. Siyasetin bir “profesyoneller” işi olarak nitelenişi, yaşamınızı kazanmak için başkalarından “politik hamleler” bekleme vasatlığına sıkıştırıyor.

Yine çözüm önerileri listesinin başında, mesleki yönlendirmenin önemine de vurgu yapılıyor. Kadınların erkeklerden daha iyi notlar aldığı, ancak matematik, teknoloji, bilgisayar bilimleri ve mühendislik gibi en büyük kazanç potansiyelini sunan alanlarda azınlıkta olduğu belirtiliyor.

Sanki doğru yönlendirme doğum izninizi uzatacak ya da ücret eşitsizliği problemini aşmanızı sağlayacak ya da işsiz kalmanızı engelleyebilecekmiş gibi. Sorunların kapitalizme özgü yapısal kaynakları olduğu gerçeği görmezden gelindikçe, çözüm önerileri gülünçleşiyor.

KUM HAVUZUNDA KÜÇÜK OYUNLAR

Çocuk bakımı maliyetlerini dengelemek için vergilendirme sistemlerinin gözden geçirilmesi ve "işveren"lerin finansal planlamaya yardım sunma konusunda daha fazla teşvik edilmesi gerektiği belirtiliyor. Birden yine patronların teşvik edildiği noktaya dönüyoruz. Bakım hizmetlerinin bir planlama dahilinde toplumsallaştırılmasının gündeme alınmadığını söylemeye gerek yok. Sosyalizmin 100 yıl önce çözebildikleri karşısında kapitalist dünyanın önerileri, kum havuzunda debelenmeye benziyor.

Raporu yorumlayan Financial Times yazarı Claer Barrett, "Neden en temel finansal tavsiyeler bile hâlâ sadece zenginlerin parayla alabileceği bir şey?" diye soruyor. Raporların dünyasında  sorun finansal tavsiyelerin yetmezliği ve tasarrufun planlanamamasıymış gibi bir hava esiyor.

Barrett, ”Geçmişteki eşitsizliklerin karşısında, atalarımız sokaklara çıkarak protesto gösterileri düzenlemişti” diyerek günümüz verilerinin nasıl hayal kırıklığına uğratıcı olduğunu söylüyor. 

Verilerin üzücü olduğu açık ancak esas hayal kırıklığına uğratanın çözüm önerileri olmasına ne demeli?

Sınıf dışı tüm öğretilerde olduğu gibi raporlar ve çözüm diye sunduklarından da güçsüzlük hissi saçılıyor. 

Oysa bu rapora konu olan kadınların yaşadıkları, kımıldamaz karşıt ku­tupları temsil eden neden ve sonuçlardan kaynaklanmıyor ki.

Bu sefaletin içinde, eski toplumdan yeni toplumu çıkaracak olan devrimci yanı görebilen, parçası olduğu sınıfı bilen, “yapılabilir mi” çekimserliğinin değil, “yapmalı” iddiasının peşinden koşan kadınlar da var!