Birleşik Metal İş Genel Başkanı Serdaroğlu'ndan '4 Eylül Mitingi'ne çağrı

Birleşik Metal İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, darbe tehdidi ile AKP diktası arasında sıkıştırılan Türkiye’de 4 Eylül Mitingi'nin gerçekleri söylemek için çok önemli olduğunu belirtti.

Haber Merkezi

4 Eylül'de İstanbul Kartal'da yapılacak olan "Emperyalizme, gericiliğe, darbecilere boyun eğmeyeceğiz" mitinginin çağrıcıları arasında bulunan Birleşik Metal İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, darbe tehdidi ile AKP diktası arasında sıkıştırılan Türkiye’de 4 Eylül mitinginin gerçekleri söylemek için çok önemli olduğunu belirtti.

4 Eylül mitingine ilişkin görüş ve düşüncelerini soL'a anlatan Birleşik Metal İş Sendikası Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu, 15 Temmuz’dan bu yana Türkiye’de çok farklı bir uygulamanın hayata geçirilmeye çalışıldığını belirten şunları söyledi:

“Bütün insanların, birilerinin istediği gibi düşünmeye zorlandığı bir süreç yaratıldı. Yani birileri düşman ve o düşmana karşı da herkes birisinin dediği şekilde düşünmek ve davranmak zorunda gibi hissettirilmeye çalışıyor. Yani bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Ve buna muhalefet partileri de dahil, herkes bir takım halinde uymuş ve süreci öyle götürmeye çalışıyorlar. Şimdi tabii, tabiiri caizse burada ‘kara koyun’ olmak gerekiyor. Yani bazı gerçekleri dile getirmek gerekiyor. ‘Kral çıplak’ demek gerekiyor. Tamam Türkiye’de bir darbe girişimi oldu ama bu darbe girişiminin nedenleri ve sonuçları üzerinde insanların daha özgür düşünmesi gerekiyor. Daha sağlıklı değerlendirmelerin yapılması gerekiyor. Ama şu anki iktidar buna izin vermiyor. Diyor ki ‘sizler de  benim gibi düşüneceksiniz. Düşmana karşı birlikte hareket edeceğiz.’ Ve ondan sonrasıyla ilgili de tamamen kendi hegomanyasını kurabilecek bir sistem yaratmaya çalışıyor. O nedenle 4 Eylül mitingi gibi mitingler, bizim açımızdan bazı gerçeklerin, onların söylediği gibi olmadığını dile getirmek açısından önemli. Şunun söylenmesi gerekiyor: ‘Tamam bir darbe girişimi var ama bu darbe girişiminin sorumlusu kim? Zemin hazırlayıcısı kim? Bu darbeyi yöneten insanların ortağı kim?’ Bunu sormak gerekiyor.”

"CEMAAT DARBESİNİN SUÇLUSU AKP, HESAP VERMELİ"

Gülen cemaati ile işbirliği yapanların bugün "Biz bilmiyorduk, kandırıldık, Allah affetsin, millet affetsin" demelerinin hiçbir değeri olmadığını vurgulayan Serdaroğlu, “Şimdi bunları dile getirmek gerekiyor. Eğer siz üç yıl önce bu terör örgütüne yardım ve yataklık yaptıysanız siz de suçlusunuz ve bunun hesabını vermek zorundasınız. İnsanları tamamen sizin istediğiniz çizgiye getirmeye zorlayamazsınız, sizin istediğinizi düşünmeye zorlayamazsınız. İşte bu mitingte bunları söylemek gerekiyor. Biz bu olağanüstü süreç içerisinde bir takım yalan yanlış uygulamaların hayata geçirileceğini biliyoruz. Bu terör örgütüyle mücadelenin dışında, cemaatle mücadelenin dışında, arkası gelecek şekillendirmelerin altyapısının yaratıldığı bir süreç yaratılıyor. Bu durumu dile getirmek ve itiraz etmek gerekiyor” dedi.

"AKP DİKTA ALTYAPISI OLUŞTURMAYA ÇALIŞIYOR"

AKP’nin diktatörlük altyapısı oluşturmaya çalıştığını ifade eden Serdaroğlu "Demokrasiye sahip çıkılsın" söylemiyle AKP'nin uygulamalarının çelişkilerine işaret ederek şöyle konuştu: “Demokrasiye sahip çıkılsın deniyor, hangi demokrasiye sahip çıkacağız biz? Örgütlenme özgürlüğünün olmadığı demokrasiye mi, sendikal  özgürlüklerin, tercihlerin, örgütlenmelerin olmadığı demokrasiye mi, basının susturulduğu demokrasiye mi, havuz basınının yaratıldığı demokrasiye mi, askeriyenin, polis teşkilatının, basının, hukuk sisteminin ele geçirildiği bir demokrasiye mi sahip çıkacağız? Biz gerçek bir parlementer demokrasinin Türkiye’de insanların özgürce kendisini ifade edebildiği eşitlikçi, demokratik bir düzene elbette sahip çıkarız. AKP’nin dikta rejimine değil.

"OHAL BAHANESİYLE ÇALIŞMA HAYATINI PATRONLARI İSTEDİĞİ GİBİ ŞEKİLENDİRİYOR"

AKP’nin OHAL sürecinde çalışma hayatını da patronların istediği gibi düzenlediğini belirten Serdaroğlu şunları şöyle konuştu:

“Baktığımız zaman OHAL içerisinde çalışma hayatını baştan sona değiştirebilecek düzenlemeler yapıldı. Ama bunlar OHAL yokken de yapılıyordu. Kiralık işçi kölelik yasası OHAL’den önce hayata geçirildi. Şimdi de insanların hukuk sistemi içinde hakkını arama hakkını ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Zorunlu bireysel emeklilik deniliyor. Bunlar çağdaş, özgürlükçü bir demokraside görülebilecek uygulamalar değil. Yani siz insanlara zorla şu sisteme gireceksiniz, bu sistem şu şirket tarafından yönetilecek diyeceksiniz. Bu faşizan bir anlayış. Çalışma hayatı allak bullak edilmeye çalışılıyor. Şimdi de OHAL’den dolayı kaçacak yabancı sermayeye ve yeni Türk yatırımcılara yönelik birtakım teşvikler verilmeye çalışılıyor. Bunların panik içerisinde davranmaması ve cesaretli olmaları için, işçinin birtakım hakları ortadan kaldırılmaya çalışılıyor, kıdem tazminatı, esnek çalışmanın başka türlü modelleri gibi… Yeni esnek çalışma modelleriyle, sermaye piyasasının esnekleştirilmesine çalışılıyor. Bu da önümüzdeki günlerde bizler açısından daha olumsuz düzenlemelerin gündeme gelmesi anlamına gelecek. Böyle bir ortamda 4 Eylül mitingine katılacağız. Bu tür mitingler 4 Eylül’le sınırlı kalmamalı, Türkiye’nin devrimci, demokrat, ilerici kesimleri bu kötü sürece müdahil olmalı.”