Babalar gibi satan, rabbi 'Cleveland' diyen Unakıtan’ı nasıl biliriz?

AKP çiğliğinin, sığlığının, görgüsüzlüğünün, patavatsızlığının ve paragözlülüğünün en tipik örneklerinden biriydi Maliye Bakanı Kemal Unakıtan… Siyasette yozlaşma ve pişkinliğin en cisimleşmiş haliydi… Resmiyette “Maliye Bakanı” olarak görünse de “AKP’nin Pazarlama Bakanı” sıfatını hak eden bir performans sergiledi. 58, 59 ve 60’ıncı hükümetlerde üst üste bakanlık görevinde bulunan Unakıtan,…

Ahmet Çınar

1978’e kadar bürokrasinin çeşitli kademelerinde görev alan, 24 Ocak neoliberal ekonomik kararları ve 12 Eylül faşist darbesinden sonra ülkenin yöneldiği “alabildiğine piyasacı” atmosfere ayak uydurarak özel sektöre atlayan Kemal Unakıtan’ın kişisel tarihi, bir işbitiricinin, bir girşimcinin, düştüğü yerden bir avuç toprakla kalkıcının tarihidir aynı zamanda.

Kamuoyu Kemal Unakıtan adını, AKP’nin iktidara geldiği 2002 seçimlerinden sonra daha çok tanıdı… Abdullah Gül’ün kurduğu kabinede Maliye Bakanlığı koltuğuna oturtulan Unakıtan, göreve başladığında “Hakkında 9 ayrı suçtan soruşturma açılmış, 5 yıl hapsi istenen yeni Maliye Bakanı” olarak anıldı…

Ekranlarda, basın toplantılarında, kamera karşısında “sulu” bir görüntü veren, gülümsenin ötesinde adeta “sırıtan” bir portreyle çıktı halkın karşısında.

2004 bütçesini açıklarken, “Eh bu bütçe de ayvaz kasap hesabı oldu biraz” deyip kahkahalar atışını hatırlayanlar olacaktır.

EN ÖNEMLİ İLKESİ: PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAR!

Özelleştirme şampiyonu olan ve kamuya ait ne kadar değer varsa satıp savmaya meraklı AKP’ye çok “yakışan” bir bakan oldu hep Unakıtan. Kemal Derviş’in başlattığı, AKP’nin titizlikle sürdürdüğü vahşi neoliberal piyasacı ekonomi politikalarını acımasızca uygulamaya eğilimli bir bakandı… Ve bu yönelimin sloganı olan “Babalar gibi satarım” sözünü söylemek de Unakıtan’a nasip oldu… Özelleştirmedeki ilkesini de “Parayı veren düdüğü çalar” cümlesiyle açıklaması hâlâ belleklerimizde.

İZMİRLİ PATRONLARA AÇIKTAN RÜŞVET TEKLİF ETTİ

2004 yerel seçimleri arifesinde İzmir’deki işadamlarını toplayıp “Bizim adayımız Taha Aksoy’u seçerseniz Başbakan ve Maliye Bakanı memnun olur, ne demek istediğimi anladınız, sizi mutlu ederiz, siz kazançlı çıkarsınız” diye İzmirli patronlara açıktan rüşvet teklif edecek kadar da açıksözlü ve dilinin kemiği olmayan bir bakandı.

“SÜMERBANK’I BİTİRDİK” DİYE ÖVÜNEN BAKAN!

Kamusal, kolektif, halka ait ne varsa hepsine düşman kesilen Unakıtan, halkın giysi ve kumaş ihtiyacını karşılayan en eski kamusal kurumu olan Sümerbank’ı kapattığını övünerek anlatırken, “Sümerbank’ı da bitirdik, yakında tarihten silinir” demekten çekinmemişti.

“KÂR EDENİ DE SATARIZ, ZARAR EDENİ DE”

AKP’nin Maliye Bakanı olmaktan çok “Pazarlama Bakanı” sıfatını hak eden Unakıtan’ın, adeta semt pazarlarındaki satıcıları andıran edayla "Satacağız satacağız. Her şeyi satacağız. Kâr edeni de satacağız, zarar edeni de satacağız. Devleti ekonomik faaliyetlerden kurtarıncaya kadar satacağız. Pamuk eller cebe. Yerli yabancı herkes gelsin. Yakında Sümerbank tarihten siliniyor, bitirdik. Elinde bir şey kalmadığı gibi ismini de kaldırıyoruz. İsim hakkını satarız o başka" diye çığırması, o günleri yaşayanların kulaklarında çınlamaktadır hâlâ!

“DEVLET TÜPRAŞ’I KOÇ’TAN İYİ Mİ YÖNETECEK”

Tüpraş’ın satışını savunurken de, “Devlet Tüpraş’ı Koç’tan iyi mi yönetecek” diyebilecek kadar şirazeden çıkabilme potansiyeline sahipti. Hatta Tüpraş satışını anlatırken ve bu satışa muhalefet edenlere ayar verirken şunları söylüyordu: “Kimse fabrikaları sırtlanmış götürmüyor. Böyle birisini gördünüz mü? Ahmaklık yapmayın. Türkiye artık geri dönülemez bir yola girdi. Hem işsizlikten bahsedeceksin hem sermaye gelmesin diyeceksin. Bu akılla bağdaşır bir şey değil. Yabancı sermaye Yeni Cami önündeki kuşlara benzer, kuşlar neden toplanıyor? Çünkü orası güvenli. Bütün yatırımcıların başımızın üstünde yeri var. Türkiye'ye gelen herkese hoş geldiniz sefa getirdiniz diyorum. AKP hükümetinin en temel politikalarının başında özelleştirme gelir. Devam edeceğiz, kârlı-zararlı ne varsa satacağız. Milletin yükünü azaltıyoruz. Bazı özelleştirmeler için 'milli menfaatimize aykırıdır' diyorlar. Asıl bunları satmazsak milli menfaate aykırı olur. Biz popülizm yapmıyoruz, kimse palavra atmasın.”

“YABANCI SERMAYEYLE OTEL ODASINDA GÖRÜŞÜYORUM, AVLUDA MI GÖRÜŞEYİM”

Yabancı yatırımcılarla otel odalarında görüştüğü şeklindeki kimi eleştirilere de, pişkinlik tarihinin en arsız cümleleriyle yanıt veririken, “Yahu, diyolar ki otel odasında görüşüyor bunlar. Kardeşim görüştüğüm yer Davos. Bilirsiniz ki etraf kar buz. Otel odasında görüşecem tabi, o soğukta avluda mı görüşeyim?” demekten hiç çekinmiyordu.

“MÜŞTERİ GECE GELSİN, PİJAMAYLA ÇIKARIM”

Türkiye’nin en eski kamusal varlıklarından olan SEKA kağıt fabrikasınını satışıyla ilgili eleştirilere de, “Stratejik bir yermiş. Ne stratejisi! Önemli olan müşteri bulmak. Müşteri gece gelsin, pijamayla çıkarım karşılarına” diyordu.

Üsküdar’daki kaçak villası birkaç kez mühürlenmesine rağmen, türlü çeşitli imar değişiklikleriyle bu “zorluğun” da üstesinden gelmeyi başaran Unakıtan, hakkındaki yolsuzluk iddialarını da sürekli “İspatlayamayan şerefsizdir” çıkışıyla savuşturmaya çalışıyordu.

"KIBRIS DEDİĞİN ÜÇ KURUŞLUK YER"

Unakıtan 2007'de Eskişehir'de katıldığı TÜMSİAD'ın bir toplantısında, "Kıbrıs dediğin 3 kuruşluk yer" sözleriyle gündeme gelmişti. Unakıtan o toplantıda, "Efendim, Kıbrıs bilmem ne kriterini yerine getirsin... Ne Kıbrıs kriteri kardeşim? Bizim öyle bir kriterimiz yok. Üç kuruşluk, kaç kişi yaşıyor, kaç kişi çalışıyor o adada yaa" demişti. 

RABBİME SORDUM “CLEVALAND” DEDİ!

Eşi Ahsen Unakıtan da, eşini aratmayacak cümleler sar eden bir kişi olarak arşivlerde yerini aldı. 2009’da Amerika’da by-pass ameliyatı olan Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Türkiye’ye dönüşünde çiçekler ve bandoyla karşılanıyordu. Ameliyatın neden ABD’de Cleveland’ta yapıldığını ise Ahsen Hanım şöyle açıklıyordu: “Açtım ellerimi, dedim ki ya rabbi, bu nerede olursa iyi olur. Ben şu anda hiçbir şey düşünemiyorum, sen bana doğru ve hayırlı yolu göster diye dua ettim. Rabbim Cleveland dedi ve yolculuk böyle başladı.”

 

BABALARINDAN İLHAM ALAN ÇOCUKLAR

Kamuoyunda kendisi kadar oğulları da çok konuşuldu Kemal Unakıtan’ın… Babası Kemal Unakıtan Maliye Bakanı olduğu dönemde tavukçuluk yapan Abdullah Unakıtan, 4 Ağustos 2003'te yüzde 20 gümrük vergisiyle 4 bin 400 ton mısır ithal etmiş, 8 Ağustos'ta vergi oranı yüzde 45'e, sonra da yüzde 70’e yükseltilmişti. Düşük gümrük tarifesiyle 4 bin 400 ton mısır ithal edince piyasa kötü etkilendi. O dönem Maliye Bakanı olan Kemal Unakıtan, “Mısırları tavuklarımız için ithal ettik, sürekli yiyorlar” dedi. Bu sayede Abdullah Unakıtan’ın 360 milyar lira kazandığı iddia edildi. Pastörize yumurta pazarının yüzde 90’ına sahip şirket, kuş gribi döneminde 1 haftada 1 milyon kutu ürün sattı.

Abdullah Unakıtan'ın adı ilk kez İskerderpaşa cemaati mensuplarının ortağı olduğu Bedir Dış Ticaret adlı şirkette ortaya çıktı. 1981'de kurulan şirketin ortakları arasında Nakşi cemaatinin liderlerinden Eymen Topbaş'ın yanında Kemal Unakıtan da bulunuyordu.

Unakıtan ailesi asıl büyümesini 2001 sonrası gerçekleştirdi. Bu dönemde kurdukları şirketler şunlar:

21 Ocak 2001: AB Gıda, ortakları Abdullah Unakıtan, annesi Aysen Unakıtan, kız kardeşleri Zeynep Basutçu ve Fatma Unakıtan.

8 Temmuz 2004: Avek, ortakları Abdullah Unakıtan, Hülya Paşalı ve İsmail Bostan. Unakıtan geçen yıl temmuzda ortaklıktan ayrıldı.

4 Kasım 2004: Serab Gıda, ortakları Abdullah Unakıtan, eşi Hilal Unakıtan, Sedat Namdar ve Avni Üçkerdaşlar. Unakıtanlar bu şirketteki hisselerini geçen yıl temmuzda devretti.

14 Ocak 2005: Telemobil, ortakları Abdullah Unakıtan, Mehmet Sarıbekiroğlu, Hilal Unakıtan, Sedat Namdar ve Fatih Subaşı. Yönetimi Temmuz 2005'te Unakıtan kardeşlere geçti.

19 Temmuz 2005: Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın kızları Zeynep Unakıtan ile Zeynep Basutçu, AB Gıda'nın Avrupa yakasındaki dağıtımını yapmak üzere FAB Gıda Limited şirketini kurdu.

22 Temmuz 2005: Abdullah Unakıtan Şenol Ayvaz ile birlikte SAB Makine Limited şirketini kurdu.

2015: Abdullah Unakıtan, Zeynep Unakıtan Çaylı, Fatma Unakıtan Kanmaz’ın ortak olduğu İstanbul Euro Asia İleri Teknoloji Endüstri Parkı İşletmeleri Anonim Şirketi 23 Mart 2015 tarihinde faaliyete geçti. 2 milyon 300 bin lira sermayeli şirket; ileri teknoloji parkı alanında sanayi, araştırma kurumları, üniversiteler, özel ve kamu sektörleri arasında işbirliğini kuracak ortam sağlayacak.

AÇIK KALAN MİKROFONDA BÜROKRAT DEĞİŞTİRME TAKTİĞİ

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın 2007 yılı bütçe uygulamalarıyla ilgili basın toplantısı öncesinde kahvaltı masasında bulunan açık mikrofona Bakan ve Bürokratlar arasında ilginç diyaloglar yansımıştı. Bakan Unakıtan ile Özelleştirme İdaresi Başkan Metin Kilci arasındaki bir başka konuşmanın anlaşılan bölümlerinde ise Türkiye Denizcilik İşletmeleri (TDİ) üst düzey bürokratlarının görevden alınmalarıyla ilgili kestirme bir yol bulunduğu anlaşılıyordu. Bürokratların halen görevde olduğu saatlerde kahvaltı masasında mikrofona yansıyan konuşmalardan yerlerine gelecek isimlerin bile belirlendiği anlaşılıyordu. 

Açık unutulan mikrofondan yansıyan konuşmalar şöyle:

-Bürokrat : Yeni YÖK başkanının havası değişmiş. Gayet güzel sözler söylüyor.
-Bakan Unakıtan: İsterse söylemesin... 
-Bürokrat: Bu ortamdan faydalanıp üniversite reformunu da yaparsak hükümet olarak sayın bakanım çok ciddi başarı olur. 
-Bürokrat: 300 milyona yakın üniversitelere iyileşme yapıyoruz yıllık. Gülüp oynasınlar... Daha sesleri çıkmaz.... Tarifeyi de ufak bir rötuşla geçiştiririz böylece...

ARAPSAÇI" GAFI

Kemal Unakıtan, 2008'de Arap işadamlarıyla konuşurken yaptığı 'Arap saçı' gafıyla gündeme gelmişti. Unakıtan, Türk-Arap Forumu’ndaki konuşmasında ‘arapsaçı’ ifadesini kullanınca, salonda gülüşmelere neden olmuştu. Unakıtan, “Yanlışlıkla ağzımdan kaçtı, saçları gür manasında söyledim” demişti.