Ankara halkı büyük tehdit altında

Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Havagazı Fabrikası alanında tescilli kültür varlığı potansiyeli taşıyan, 350 ton asbest bulunan binayı yıkması büyük tepki topladı.

Haber Merkezi

Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Ankara Tabip Odası, Türk Tabipler Birliği, Çevre Mühendisleri Odası Ankara Şubesi,  Kimya Mühendisleri Odası Ankara Şubesi, Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi ve iş güvenliği uzmanları Havagazı Fabrikası'nın yıkılması dolayısıyla Ankara halkının büyük tehdit altında olduğunu belirtirken, asbest ölçüm oranlarının yüksek çıkması durumunda Gökçek hakkında taammüden adam öldürme suçundan yargı yoluna gideceklerini bildirdi.

Mimarlar Odası Ankara Şube Tezcan Karakuş Candan, kanser solumamıza neden olan ve önlem almayan başta Ankara Büyükşehir Belediyesi Melih Gökçek, EGO Genel Müdürü,  Genel Müdürü Balamir Gündoğdu, Ankara Valisi Ercan Topaca, Çankaya Kaymakamı Kadir Çakır, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı Kent Estetiği Daire Başkanlığı Ömer Öksüz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, ÇSGB  İş Sağlığı Ve İş Güvenliği Genel Müdürü İsmail Gerim, Çevre ve Şehircilik  Bakanı Mehmet  Özhaseki, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Ankara İl Sağlık Müdürü Kamil Türkmen, Kültür Ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Yalçın Kurt ve Ankara 1 Nolu Koruma Kurulu Üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunduklarını hatırlattı.

Havagazı Fabrikası alanındaki asbest ölçüm sonuçlarının yüksek çıkması durumunda Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek hakkında taamüden adam öldürme suçlamasıyla yargı yoluna gideceklerini bildiren Candan, yaşanan süreci şöyle aktardı:

“15 Şubat'ta Ankara Tabip Odası ile 1928 yılında yapılmış Cumhuriyet’in endüstri mirası olarak nitelendirilen Havagazı Fabrikası’nın yıkımını gündeme taşımıştık. Fabrikanın olduğu yerleşke endüstri mirası olarak tescilli iken, tescili kaldırıldığı için yargı yoluna taşındı ve şu anda dava süreci devam ediyor ve dolayısıyla endüstri mirası potansiyeli henüz kendisini koruyor. Bu nedenle kültür bakanlığı buranın yıkılmasını istemiyor. Ocak ayında da Büyükşehir Belediyesi’ne tescilli kültür varlığı potansiyeli taşıdığı ve davası devam ettiği için binanın yıkılmamasını ilişkin yazı yazıyor. İkinci boyutu ise Ağustos ve Kasım ayında binanın yıkımı ile ilgili ihale yapılıyor. İlk ihale 2016 tarihinde 380 bin muhammen bedelle Havagazı Fabrikası’nın yıkılması isteniyor. Bu gerçekleşmiyor ikinci ihale çıktığında muhammen bedel buranın yıkımı ile ilgili 13 bin liraya düşüyor.  Bunun nedeni ise yapıda 350 tonluk asbest tespit ediliyor. Asbest yalıtım malzemesi olarak kullanılmış durumda. Bu nedenle kontrollü ve denetimli bir şekilde yıkım yapılması gerekiyor. Ama bütün bunların hiçbirisi dikkate alınmadığı kültür bakanlığı binayı yıkma dediği halde 25 Şubat 2017 Cumartesi Büyükşehir Belediyesi öğle saatlerinde hiçbir koruyucu önlem almadan bu binanın yıkımına başladı ve yıkmaya devam ediyor. Sonrasında da Ankara Tabip Odası hem Mimarlar Odası’nın yaptığı açıklamalara da ‘Biz binanın asbestsiz kısmını yıktık. Asbestli kısmını da denetim altında yıkacağız’ diyerek gerçekleri söylemiyor. Binanın her yeri asbestli. Alandan çekilen fotoğraflar bu durumu oldukça net ortaya koyuyor. Hiçbir önlem alınmamış binaya bir tül çekilmiştir. İşçilere de birer maske vermişler o maskeyle çekilmiş. İçerde dört tane kazan ve çok fazla boru var. Onun için binanın asbestli, asbestsiz diye bir şey söz konusu olamaz. Bu binanın her yerinde asbest var.”

Yurtdışından asbestli bina yıkım örneğini gösteren Candan, “Yurtdışında asbestli binalar yıkılırken binanın iki katı boyunca bina karantinaya alınıyor, trafik kontrollü veriliyor. Hafriyatlar üstü kapalı kamyonlarla taşınıyor.İnsanların girişi çıkışı engelleniyor. Çalışanlar özel kıyafetlerle yıkım işlemi yapıyorlar” dedi.

Candan, sözlerine şöyle devam etti:

“Çevrede Atatürk Lisesi, Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, 900 çalışanı olan doğalgaz satışı yapan işletme, TTB, sendika ve oda merkezleri bin 600 öğrencinin öğrenim gördüğü Atatürk Lisesi bulunuyor. Yaklaşık 2 bin kişi her gün gaz almaya gidiyor. Bölgede konut var, sağlık yapıları var.  Ciddi bir halk ve kent sağlığı sorunu ile karşı karşıyayız. Bu süreçte çalmadığımız kapı kalmadı. Hepsi kapı duvar. Hava ve toprak ölçümlerini talep ettik. Alman bir firma ölçümleri alacak ve sonuçları kamuoyu ile paylaşacağız. Yarın aksam bu firma asbest ile ilgili sunum yapacak. Konu çok ciddi, hepimizin sağlığı tehdit altında. Türkiye Cumhuriyeti devletinin işleyişini  15 yılda  kapı duvar haline getirdiler. Bu nedenle asbestli ölüme hayır diyeceğiz. Sadece rant düşünüyorlar, Havagazı yerleşkesine 4 emsalli yapılaşmadan başka hiç kimseyi düşünmüyorlar. Cumartesi günü, Arena'da binlerce insanı topladılar, hepsi asbest soludu. Yöneticiler  vicdanlarını kaybetmiş.

Ankara Tabip Odası Başkanı Vedat Bulut ise, Ankara’da çok büyük bir halk sağlığı skandalı yaşandığına dikkat çekerek, “Sigara  karşıtı kampanyaya özen gösteren hükümet yetkilileri, asbest ve asbeste bağlı sorunları da duyarlılıkla ele almaları ve Ankara’da halk sağlığı skandalı olan bu önlemsiz yıkımı önlemler alıncıya kadar durdurmalarını talep ediyoruz bölgede acil olarak asbest liflerinin yoğunluğu ölçümlenmeli. Hafriyat döküm alanı dahil olmak üzere toprak ve su bulaşmaları incelenmeli” dedi.

Bulut, şunları söyledi:

Ankara Büyükşehir Belediyesi bu ihaleye yapamadan önce baca sağlamlaştırılması yapmalıydı. Baca yıkılınca asbestli materyal tüm hafriyat alanına bulaştı. Gerek bu hafriyat taşınırken gerek işçiler çalışırken bölgeye asbest lifleri yayılmakta, Cumartesi 25 Şubat 2017 tarihinde tüm uyarılarımıza rağmen önlem almadan yıkıma başladılar. 25 Ocak 2013 yılında yayınlanan asbestle çalışmalarda sağlık ve güvenlik önlemlerine ilişkin bir yönetmelik var. Bu yönetmeliğin bağlayıcı hükümleri bulunmakta. Bu yıkımda çalışan işçiler, alana yakın oturan mahalle sakinleri ve çevrede işyerleri bulunan vatandaşlarımızı için önlem alınmalıydı. Bölgede bin 600 öğrencisi olan Ankara Atatürk Lisesi var. Bu alanda Mustafa Kemal Bulvarı ve çevre bağlantılarını kullananlar içinde risk oluşturuyor. Kamyonlar brandasız çalışıyorlardı, bu asbestli hafriyatı çevreye saçarak gidiyorlar. Tüm Ankara’yı tehdit ediyorlar. Ayrıca dökümün yapıldığı alanda tarım arazisi ve yerleşim yerleri varsa oradaki insanlar da tehdit altında. İşçilerin solunum sistemi koruyucu ve diğer koruyucu sistemler yoktu alan brandalarla kapatılmamıştı. Toz emici ekipmanlar yoktu. Lisenin öğrencileri de habersizdi bugün öğlenleri teneffüse çıkmama konusunda lise, öğrencilerini uyarmış. Yakındaki işletmede personeline gaz maskeleri vermiş durumda. Çalışma bakanlığından izin alınmış mı bilinmiyor. Yüklenici firma ilgili yönetmeliğin 8 maddesi uyarınca bu konuda uzman birilerini çalıştırmak zorunda. Bunun da olduğunu düşünmüyoruz. Konu tersaneler döneminde gündeme geldi ve o tersanelerde çalışan işçiler 3,5 yıl sonra solunum rahatsızlıkları görüldü."