Anayasa Mahkemesi polise keyfi arama yetkisi veren maddeyi iptal etti

Anayasa Mahkemesi, İç Güvenlik Paketi olarak bilinen yasa ile polise yargı kararı olmaksızın ev ve üst arama izni veren maddeyi anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle oy birliğiyle iptal etti.

Anayasa Mahkemesi, İç Güvenlik Paketi olarak bilinen yasa ile polise yargı kararı olmaksızın ev ve üst arama izni veren maddeyi maddesini Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle oy birliğiyle iptal etti.

Öte yandan İç Güvenlik Paketi'nde yer alan, maske ile kimliklerini gizleyerek gösterilere katılan kişilere hapis cezası verilmesi hakkındaki maddenin iptalini talep eden Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, yazdığı muhalefet şerhinde "Kimliğin gizlenmesinde herhangi bir istisnaya yer verilmemesi, siyasi görüşleri, dini inançları ya da diğer özel durumları nedeniyle kimliğinin bilinmesini istemeyen bireyler açısından toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını aşırı şekilde sınırlandıracaktır" değerlendirmesi yaptı. 

Birgün'den Nurcan Gökdemir’in haberine göre, Anayasa Mahkemesinin CHP’nin Polis Vazife ve Salâhiyet Kanunu’nun bazı maddelerinin iptaline ilişkin başvurusuna ilişkin kararı ve gerekçesi Resmi Gazete’de yayımlandı.

Tartışmalara neden olan yasanın sadece bir maddesini iptal eden AYM, diğer maddelerinin iptal istemini kabul etmedi.

“Kişinin üstü ve eşyası ile aracının dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin aranması; İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenecek esaslar dahilinde mülki amirin görevlendireceği kolluk amirinin yazılı, acele hâllerde sonradan yazıyla teyit edilmek üzere sözlü emriyle yapılabilir” hükmünün yer aldığı bölüm Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle oy birliği ile iptal edildi.

Ancak iptal hükmünün karar yayımlandıktan altı ay sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırıldı.

Yasanın, eylem ve gösteri yürüyüşlerinde kimliklerini gizlemek amacıyla yüzlerini tamamen veya kısmen bez gibi unsurlarla örterek katılan kişilere iki yıl altı aydan dört yıla kadar hapis cezası verilmesini öngören maddesinin iptal istemi ise oy çokluğuyla reddedildi.

Aralarında Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’ın da bulunduğu dört üye maddenin iptalini istedi.

Karşı oy gerekçesinde Arslan, iki yıl altı aydan başlayan hapis cezası yaptırımına konu olan fiillerin, toplantı ve gösteri yürüyüşlerine silahlı katılma olduğunu vurguladı.

“Yüzü örterek” toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılmanın aynı kapsamda değerlendirilemeyeceğini belirten Arslan, itirazını şöyle dillendirdi:

“Genel ve kategorik bir yasak getiren iptali istenen kuralın demokratik toplum düzeninde gerekli olduğu söylenemez. İptali istenen kuralla getirilen yasak kimliklerini gizlemek isteyen kişilerin hangi saikle bunu yaptıklarını dikkate almamakta, tamamen barışçıl amaçlarla toplum veya mahalle baskısından kaçınmak için kimliğini gizleyerek bir toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmayı da yasaklamaktadır. Sözgelimi, küreselleşme ve küresel sermaye karşıtı bir gösteriye katıldığının çalıştığı uluslararası şirketçe bilinmesini istemeyen ya da cinsiyetçi politikaları eleştiren bir yürüyüşe kimliğini gizleyerek katılmak isteyen bir kişinin yüzünü örtmesinin saikleri, yüzünü terör ve şiddet eylemlerini gerçekleştirmek için gizleyenlerin saiklerinden farklıdır. Kimliğin gizlenmesinde herhangi bir istisnaya yer verilmemesi, siyasi görüşleri, dini inançları ya da diğer özel durumları nedeniyle kimliğinin bilinmesini istemeyen bireyler açısından toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını aşırı şekilde sınırlandıracaktır.

"İKİ YIL ALTI AY AĞIR BİR YAPTIRIM"

Barışçıl bir toplantı ve gösteri yürüyüşüne, belli kaygılarla kimliğini gizlemek amacıyla yüzünü örterek katılan bir kişiye verilecek iki yıl altı aydan başlayan hapis cezası ağır bir yaptırımdır. Öngörülen hapis cezasının ertelenememesi, kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlara çevrilememesi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına hükmedilememesi fiil ile yaptırım arasındaki orantısızlığı daha da ağırlaştırmaktadır. Sonuç olarak, herhangi bir istisnaya yer vermeyen ve ağır yaptırım öngören kuralın, barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşüne meşru ve haklı kaygılarla kimliğini gizleyerek katılmak isteyenler üzerinde caydırıcı bir etki yaratacağı açıktır.”