Anayasa Mahkemesi Nihat Behram hakkındaki mahkumiyet kararını 'Anayasa’ya uygun' buldu

Anayasa Mahkemesi, bir polis şefi hakkında "işkence" iddialarını dile getiren soL yazarı Nihat Behram'ın mahkûmiyetini anayasaya uygun buldu.

Haber Merkezi

Polis S.S. Ay’a ”işkenceci ve tecavüzcü” dediği için Nihat Behram’a verilen ve Avukat Suzan Yaltı tarafından Anayasa Mahkemesi’ne taşınan mahkûmiyet kararını Anayasa Mahkemesi oy birliği ile “Anayasa’ya uygun” buldu.

Anayasa Mahkemesi bu kararını “Polis S.S.Ay’ın hakkında işkence ve tecavüzden kesinleşmiş mahkûmiyet kararı olmamasına” dayandırdı.

“AK Terfi dedikleri bu olmalı” başlıklı köşe yazısında, İstanbul Terörle Mücadeleden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı S.S. Ay için, “İşkenceci ve tecavüzcü” ifadelerini kullandığı gerekçesiyle Nihat Behram hakkında İstanbul Adliyesi 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan ve 3 yıla kadar mahkumiyet istenen davada (Mayıs 2014) Behram mahkûm olmuş, bu mahkûmiyet para cezasına çevrilmişti.

Behram, hakkındaki kararı “Adalet, işkence mağdurlarına derman olacağına işkenceciliğe ferman olmuştur!” diye nitelemişti.

Behram'ın avukatı Suzan Yaltı ise devam ettirilecek hukuki sürece ilişkin, “Kesin karar olduğu için temyiz edilemediğini, ancak bireysel başvuru yoluyla konuyu Anayasa Mahkemesi'ne taşıyacaklarını”  söylemişti.

İşkence yöntemiyle sorgulama konusunda hakkında birçok iddia olan S. S. Ay, Emniyet’te görevli olduğu dönemde işkence ve tecavüz suçlamalarıyla yargılanmış ve yargılandığı mahkemede 14 ay mahkûmiyet 3 ay meslekten men cezası almıştı.

Bu kararı Yargıtay “verilen cezayı az bularak” bozmuş ve tekrar yargılanması için mahkemeye geri yollamıştı. Bu sürecin yıllarca sürmesi sonucunda ise dava “zaman aşımına” uğrayarak düşmüştü.

Davanın Yargıtay aşamasında “zaman aşımına uğrayıp” düşmesi nedeniyle mağdurların avukatları davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşımıştı.

AİHM, “işkencenin bir insanlık suçu olduğu, işkence davalarının zaman aşımına uğratılamayacağı” gibi gerekçelerle Türkiye’yi, “İnsan hakları sözleşmesinin işkenceye ilişkin 3. maddesine uymamaktan” mahkûm etmişti.

S. S. Ay daha sonra TEM Emniyet Müdür Yardımcılığına terfi ettirilmişti. Behram, o dönemde yazdığı “AK Terfi dedikleri bu olmalı” başlıklı yazısında bu konuya değinmiş,  bu yazısı nedeniyle de hakkında “hakaret ve iftira” iddiasıyla dava açılmıştı.

Mahkemede kendini “AİHM’de ülkemizin işkenceci diye mahkûm edilmesine neden olmuş birine işkenceci dediğim için yargılanmayı kabullenemiyorum. İnsanlık da kabullenmeyecektir” sözleriyle savunmuştu.

Behram’ın avukatı Başar Yaltı ise “Asıl yargılanması gereken Behram değil S. S. Ay’dır” demişti.

Mahkemenin Behram hakkındaki mahkûmiyet kararı Anayasa Mahkemesi tarafından da onandığı için “kesinleşmiş hüküm” sayılıyor ve sicile “sabıka” olarak işleniyor. Bu da, işlenecek 2. bir suçta “tekerrür hükmünün uygulanacağı” anlamına geliyor.

Anayasa Mahkemesi’nin kararından sonra Behram şu açıklamayı yaptı:

Gerek mahkemenin mahkûmiyet kararı, gerekse bu kararın Anayasa Mahkemesi’nce onanması ‘günümüz Türkiyesi hukuk anlayışı’yla örtüşüyor! Beni bu davada savunan değerli Avukatlarımız Suzan Yaltı ve Başar Yaltı’nın gerek mahkeme sürecindeki savunma, gerekse Anayasa mahkemesi’ne yaptıkları başvuru metinleri ise ‘günümüz hukuk anlayışı’ ile örtüşmese de, basın özgürlüğü ve insan hakları açısından çağdaş hukuk dersi niteliğindedir. Bu dava sürecinden ilerleyen zaman içinde onurla anımsanacak ve yücelecek olan da budur. Gerisi epilepsi!