AKP'nin öğretmenlere OHAL hediyesi: Ataman iptal edildi

Temmuz ayında yapılan atamaların ardından yüzlerce öğretmenin göreve başlama hakkı, aylar sonra gelen tebligatlarla iptal edildi. MEB 'gizlilik gerekçesiyle' bir açıklama yapmıyor. Tek gerekçe OHAL. Ataması iptal edilen bir öğretmen, soL'a konuştu.

Haber Merkezi

15 Temmuz 2016 sonrası ilan edilen OHAL, emekçileri hedef almayı sürdürüyor. Geçtiğimiz günlerde soL’da, ataması yapıldığı halde güvenlik soruşturması nedeniyle 1 yıldır görevine başlatılmayan bir diş hekiminin yaşadıklarına yer vermiştik. 

Haberimiz üzerine 2 yıl önce mezun olmuş zihinsel engelliler öğretmeni H.K., soL’a ulaştı, mesleğini yapmasına “OHAL keyfiliği” nedeniyle engel olunan öğretmenlerin durumunu anlattı.

2015 yılında üniversiteden mezun olan H.K., aynı yıl girdiği KPSS’den aldığı puanla Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bünyesinde Temmuz ayında atanmış. Ardından güvenlik soruşturması süreci başlamış. Eğitim-öğretim döneminin başlamış olmasına karşın, H.K. Ekim ayında soruşturmanın tamamlandığına dair bir tebligat almış.

H.K.; “Milli Eğitim Bakanlığı Ekim ayında bir iptal kararnamesi yolladı, 657 sayılı devlet memurları kanununun 48. madde A5 bendine göre atamamın iptal edildiğini öğrendim. Yalnızca bir cümleydi” diye aktarıyor.

İlgili madde şöyle diyor: “Türk Ceza Kanununun 53’üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.”

H.K. interneti açıp ilgili maddeye baktığında büyük şaşkınlık yaşamış. “Herhangi bir adli kaydım yok” diyen H.K., atamasının iptaline gerekçe gösterilen kanunda casusluk, zimmet, ihaleye fesat karıştırma gibi suçlamaları gördüğünde dehşete kapıldığını, üstelik bunun aynı zamanda onur kırıcı olduğunu vurguluyor. 

Kendisinin durumunda 540 öğretmen olduğunu söyleyen ve karara itiraz eden H.K., “şimdi idari mahkemeye dava açtım ama bu arada MEB sessiz sedasız, hiçbir duyuru dahi yapmadan bizim atandığımız kadrolara başkalarını yerleştirdi” diyor.

İTİRAZ DİLEKÇELERİNE VERİLEN YANITLAR: KOPYALA YAPIŞTIR

İtiraz dilekçelerine gelen yanıtta MEB’in “gizlilik ibaresi” belirttiğini bu nedenle bir açıklama yapmadığını söyleyen H.K.; “İlk tebligatta gelen cümleyi kopyala-yapıştır yapıp tekrar yollamışlar. Bir de öğrenciler üzerinde olumsuz etki gerekçesiyle deniyor. Kendi adıma hiçbir yargı süreci geçirmediğimi ve herhangi bir nedenden dolayı hükümlü olmadığımı biliyorum” diyor. Bu nedenle öğrenciler üzerindeki “olumsuz etki”sinin ne olacağına anlam verememiş.

Ancak H.K.’nın bir tahmini var: “Bir fişleme söz konusu, üniversitede katıldığım ve hiçbir yasaya aykırı olmayan, izinli eylemler üniversitenin baskıcı tutumu nedeniyle isminize yansıyor olmalı” diyen genç öğretmen, muhalif kişilerin güvenlik soruşturması denilen yöntemle çalışma yaşamının dışına itilmeye çalışıldığını vurguluyor.

H.K., “Diplomanızı kazanıyor, KPSS’den yüksek bir puan alıyor, mülakatı geçiyor ancak muhalif olmama sınavını veremiyorsunuz” diyor.

'GERÇEKTEN HİÇ Mİ BİR ŞEY YAPMADIN YANİ?'

Ailesi yaşananlar karşısında H.K.’yı suçlamamış ancak H.K. “Mahalle baskısını hissediyorsunuz” diyor: “Arkadaşlar soruyor, akrabalar soruyor, insanlar ‘gerçekten hiç mi bir şey yapmadın yani’ diye düşünüyor.” 

Zihinsel engelliler öğretmenliği, Türkiye’deki eğitim fakültelerinde lisans düzeyinde açılan bir program. H.K.; “Eğitim alan öğretmenlerin yerlerine sertifika programı ile sınıf öğretmenleri atandı” diyor. Aynı politika nedeniyle bu öğretmenler piyasanın kuralsızlığına terk ediliyor, özel eğitim kurumlarında da çok düşük ücretlerle çalışıyorlar. H.K.; “Şu an özel bir kurumda çalışıyorum fakat emeğimin karşılığını alamıyorum, özel eğitim joker bir branş ve uzmanlık istemeyen bir alan gibi görülüyor. Oysa eğitim fakültelerinde verilen bir dönemlik bir dersle özel eğitim yapılamaz. Ama politikalar böyle işlemiyor. Kamuda da ücretli öğretmen yöntemiyle bu alanı ‘ucuza kapatma’ yolu deneniyor” diye anlatıyor.

'MAHKEMELERİN DURUMU ORTADA'

H.K. ve meslektaşlarının idari mahkemeye açtığı dava süreci devam ediyor ancak genç öğretmen OHAL Türkiyesi’nde mahkemeler konusunda umutsuz: “Mahkemenin bağımsızlığı tartışılır durumda, aslında durumları ortada, herkes tahmin edebilir bunu” diyor. 

Ataması iptal edilen öğretmenlerin bir araya gelip gelmediğini sorduğumuzdaysa şu yanıtı alıyoruz: “Bir araya gelmek herkesin zihninden geçiyor fakat bunun iptal edilen atamamıza, devam eden mahkememize etkisinden korkuluyor, güçlü bir beraberlik sağlanamıyor.”

H.K. son olarak “Biz atanmadık ancak yalnızca biz mi etkilendik, etkileneceğiz? Eğitim deneysel olarak ilerlemez, yapılan hatalar uzun soluklu sonuçlara ve bu sonuçlar da nesillere mal olur” diyor.

Yıllardır atama bekleyen, önce KPSS ve açılmayan kadrolar, ardından mülakat ve şimdi de OHAL keyfiliğiyle karşı karşıya kalan öğretmenler, mesleklerini icra edebilecekleri bir ülkeye ihtiyaç duyuyor.