Akademisyenler, Erdoğan'a fahri doktora veren Japon üniversitesini kınadı

Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği, Erdoğan'a doktora verilmesini protesto etti. Akademisyenler, Waseda Üniversitesi'ndeki meslektaşlarına hitaben Türkiye'deki hukuk ihlallerini hatırlatan 165 imzalı bir mektup gönderdi. Mektupta, "Waseda Üniversitesi'nin Türkiye’deki yargı sorunlarının farkında olmadıklarını düşünüyoruz" denildi.

Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a fahri hukuk doktorası veren Japonya’daki Waseda Üniversitesi’ne tepki gösterdi. 

Ünivder önderliğinde örgütenen Türkiyeli aydın, akademisyen ve yazarlar, bir imza kampanyası başlatarak üniversiteye bir kınama mektubu gönderdi. "Ödülünün anlamsız" olduğu savunulan mektupta üniversitenin kararından "derin endişe duydukları" ifade edildi. Mektupta "2010 yılından bu yana Erdoğan yönetimindeki ülke demokrasi ve yargı bakımından yaralar aldı" denildi.

"WASEDA ÜNİVERSİTESİ'NDEKİ MESLEKTAŞLARIMIZ TÜRKİYE'DE NELER OLDUĞUNUN FARKINDA DEĞİL"

Mektupta, "Biz Türkiye deki akademisyenler Waseda Üniversitesi’ndeki meslektaşlarımızın Türkiye’de yargı sorunları dışında ciddi hak ve özgürlükler ihlali olduğunun farkında olmadıklarını sanıyoruz" görüşü dile getirildi.

Mektupta, Türkiye’nin müttefiki ABD ve Avrupa ülkelerinin yanısıra Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Avrupa Birliği ve Avrupa Komisyonu gibi Türkiye’nin ortağı olduğu uluslararası kuruluşların da rapor ve beyanlarıyla Türkiye’deki hukuk ihlallerini dile getirdiği anlatıldı.

Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği tarafından yapılan yazılı açıklama şöyle:

"Değerli  Weseda Üniversitesi meslektaşlarımız,

Size bu mektubu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a fahri hukuk doktorası verme girişiminiz karşısında duyduğumuz derin endişeyi ifade etmek üzere yazıyoruz.

2010 yılından itibaren Türkiye’de hukuk düzeni demokrasinin iki temel öğesinin Erdoğan iktidarında aldığı yaralar nedeniyle tam anlamıyla yok olmaktadır: 1) Yargının tarafsızlığına ve bağımsızlığına yapılan müdahale 2) Temel hak ve özgürlükleri engelleyen baskıcı yasalar

Söz konusu olan özgürlükler, İnsan Hakları Beyannamesinin 10. maddesi, Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesinin  9. Maddesi ve Avrupa İnsan hakları Sözleşmesinin 6. Maddesi ile garanti altına alınmıştır (ECHR).

İnsan Hakları İzleme Örgütü, Uluslararası Af Örgütü, ve Freedom House gibi demokrasi ve yasaların üstünlüğünü esas olan kuruluşlar Türkiye’de yargı sisteminin maruz kaldığı baskıları sert bir dil ile eleştirmişlerdir.

Amerika ve Avrupa ülkeleri gibi Türkiye’nin müttefikleri ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı, Avrupa Birliği, Avrupa Komisyonu teşkilatları rapor ve beyanatları ile Türkiye’deki hukuk ihlallerine dikkat çekmişlerdir.

Bunların arasında Venedik Komisyonu’nun 20 haziran 2015 de yayımladığı deklarasyonun bazı öne çıkan noktaları şöyledir:

Avrupa ve evrensel standartlar çerçevesinde yargı bağımsızlığının açık ihlali söz konusudur:

-Yargı kararları ve savcılık talepleri yasa ihlali pahasına yerine  getirilmemiştir;

-Savcılar uzun süre hazırlık yaptıkları davalardan el çektirilmişlerdir;

-Yargıçlar ve savcılar keyfi olarak başka mahkemelere tayin edilmişlerdir;

-Aldıkları kararlar nedeniyle yargıçlar azledilmişleridir.

-Ayrıca yargıçlar ve savcılar aldıkları kararlar nedeniyle tutuklanmışlardır.

Demokrasinin iki dayanağı (hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı) saldırı altındayken Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ödül vermek bize göre otoriter bir rejimi desteklemek ve dolayısıyla da Türkiye’deki insan hakları krizini daha da derinleştirmek anlamına gelecektir.

Gerçek dostluk ve akademik bütünlük Fahri Hukuk doktorası vermek yerine hukukun üstünlüğü ile ilgili sorunların yapıcı bir dille eleştirilmesini gerektirir.

Biz Türkiye deki akademisyenler Waseda Üniversitesi’ndeki meslektaşlarımızın Türkiye’de yargı sorunları dışında ciddi hak ve özgürlükler ihlali olduğunun farkında olmadıklarını sanıyoruz; ayrıca medya özgürlüğü baskıları ve güvenlik güçleri tarafından orantısız güç kullanımı sık rastlanan olaylardır. Bunların ötesinde güvenlik güçlerinin aşırı güç kullanımlarının çocuklarda dahil olmak üzere sivil ölümlerine yol açması endişe verici boyutlara ulaşmıştır. Son günlerde genç bir Kürdün öldürüldükten sonra boynuna ip geçirilerek sürüklenmesi, özel polis güçlerinin bir gazetecinin şakağına silah dayaması video olarak görüntülenmiştir. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ‘İçişleri bakanımız sadece olayı değil aynı zamanda bu olayın dünyaya yansıtılma biçimiyle ilgili geniş kapsamlı bir araştırma yürütecektir’ şeklindeki beyanatı görüntülerin doğruluğunun kanıtıdır.

Bizler Waseda Üniversitesi’ndeki meslektaşlarımızdan bilimsel sorumluluğu ihlal etmemeleri ve sürmekte olan insan hakları ihlallerine katkı yapmamaları konusunda yeniden düşünmelerini talep ediyoruz."