Kapitalizme lanet edip futbolu bıraktı

İspanyol kulüplerinden Sporting Gijon’un oyuncusu Javi Poves, futbolun kapitalizmle “kirli” ilişkisi nedeniyle futbolu bıraktı. Poves'in kararı spor tarihindeki diğer onurlu çıkışları hatırlattı.

İspanya Birinci Futbol Ligi “La Liga” takımlarından Sporting Gijon’da forma giyen 25 yaşındaki Javi Poves futbol dünyasındaki paraya dayalı kirli düzenden bıktığını söyleyerek futbolu bıraktığını açıkladı. Poves’in bankacılık sistemini reddettiği için kulüpten alması gereken son maaşını da geri çevirdiği belirtilirken, Poves’in şu ifadeleri dikkat çekiyor: "Futbolun içinde kalmaya başladıkça her şeyin parayla ilgili olduğunu görüyorsunuz. Bu çok acı bir şey. Ben küçükken bu oyunu büyük bir sevgiyle oynardım. Ama şimdi farkına varıyorum ki futbolda her şey para demek. Bu futbol kirlidir ve hepimiz kandırılıyoruz”.

Poves futbolun kirli yüzüne dikkat çekerek yaptığı açıklamasında Afrika'daki, Amerika'daki, Asya'daki insanların ölümleri üzerinden para kazanılan bir sistemin parçası olmak istemediğini belirtirken “kapitalizm ölüm demektir” ifadesini de kullandı. Poves ayrıca ne sağcı ne de solcu olduğunu belirterek kendisini “sistem karşıtı” olarak tanımladı. Poves ayrıca İspanya’da yaşamaya imkânı yetmezse ülkeden ayrılarak geri kalmış bir ülkede yasayabileceğini belirtti. Futbolcu, Javi Poves isminin ülkedeki adaletsizliklere ve eşitsizliğe karşı bir ikon olmasını istemediğini vurguladı.

Poves’in çıkışı tarihte birçok sporcunun kapitalist sisteme karşı dururken bir yandan da sosyal adaletsizliklere, toplumdaki eşitsizliğe karşı çıkarak sporcuların ve ezilenlerin hakları için mücadele etmeyi bir kenara bırakmadığını hatırlamak gerekiyor. Poves’in sporun bankalarla, bahis sirkeleri ve her biri şirket olan kulüplerin finans mekanizmalarına karşı çıkardığı sesi spor dünyasında kendisi gibi sporcular, düşünceleri için mücadele ederek “karşı duruşlarını” umuda dönüştürdüler.


"Çizgi Metin" hayatını sporcuların haklarına adadı
Türkiye’de özellikle futbolseverlerin yakından tanıdığı, Türkiye’deki ilk spor sendikasını kurarak adından tekrar söz ettiren Metin Kurt hayatini sporcuların hak mücadelesine adamış bir isim. Toplamda 37 kere Ulusal Takım’a çağrılmış olup 26 Kere A Milli, 9 kere 21 yaş altı, 2 kere de 18 yaş altı Ulusal Takım forması giyen Metin Kurt, Galatasaray’da 1973 yılından başlayarak 3 yıl üst üste şampiyonluk yaşadı. 1976’da Galatasaray’dayken Türkiye Kupası finalini oynamaya hak kazanınca vaat edilen 10 bin lira primin ödenmemesi üzerine takım arkadaşlarını örgütleyerek greve giden Kurt, mücadelesi sonrasında takımdan adeta uzaklaştırıldı. Kurt daha sonra yaşamına futbolcu, çalıştırıcı ve teknik direktör olarak sürdürürken mücadeleyi bırakmadı. İlk defa sporcuların örgütleneceği bir yapı olan Amatör Sporcular Derneği’ni örgütledi. Kurt ilk defa sporcu sendikasını kuran isim oldu. Şu anda Devrimci Spor Emekçileri Sendikası başkanlığını yürüten Kurt, spor emekçileri için mücadelesini yürütürken son seçimlerde TKP adına milletvekili adayı olmuştu.


"Doktor Sokrates" Brezilya’nın demokrasi kahramanı oldu
Türkiye’nin yanısıra dünyada da birçok sporcunun adı hak mücadeleleri ile anıldı. Yine bir futbolcu olan Brezilyalı, “doktor” lakaplı Sokrates, ülkesinde diktatörlüğe karsı halkın haklarını savunan ünlüler arasında yer aldı. Sokrates 1984 yılında “Hak Şimdi!” (Direta Já!) sloganıyla ülkede seçimlerin düzenlenmesi için başlatılan kampanyaya katıldı. Moda olan saç bandıyla tanınan Sokrates sahaya demokrasi yazılı saç bandı ve tişörtle çıkarak dikkatleri üzerine çekti. Ayrıca oynadığı São Paulo takımı olan Corinthians’ta futbolcuların yönetimde söz sahibi olabilmesi için “Corintianslı Demokrasisi” hareketini başlattı.

Belki de Muhammed Ali'den iyiydi ama halkına sırtını hiç dönmedi
Sporcu olarak mücadele ve kapitalizme karsı onurlu duruş denince akla gelen isimlerden biri de dünyaca unlu Kübalı Boksor Teófilo Stevenson’dur. Stevenson 1972 Münih Olimpiyatları'ndan başlayarak üst üste üç olimpiyatta altın madalya kazanan üç boksörden biri oldu. Stevenson dünyanın o dönemki en önemli ve ünlü boksörlerinden biri olurken, serbest boksör olarak ringde yer almadı, profesyonel boksörlük yapması için ABD’den gelen yüklü para tekliflerini reddetti. Stevenson Olimpiyatlar, Dünya kupası, Panamerikan oyunları ve bölgesel turnuvalarda yer aldı. Muhammed Ali ile yapacağı bir dostluk karsılaşması ABD tarafından engellendi. ESPN spor haber sitesinde yazan Brezilyalı gazeteci Lúcio de Castro Stevenson ile yaptığı bir görüşmeyi söyle aktarıyor:
“Ona kendisine teklif edilen ve geri çevirdiği dolarları hatırlayınca üzülüp üzülmediğini sordum. Bana ışıldayan gözleriyle şöyle yanıt verdi: Şimdi olsa tekrar aynı şeyi yapardım. Halkım için dövüşürdüm…”

ABD’den Küba’ya bir turnuva sonrası dönerken havaalanında bir görevliye yumruk attığı için tutuklanan Stevenson, bu kişiye Küba’ya ve halkının ideallerine hakaret ettiği için yumruk attığını söyleyecekti. Küba devleti tarafından konuyla ilgili yapılan açıklamada, olayın, Miami’deki Küba karşıtı örgütlerin Stevenson’u taciz etmek için yaptığı organize bir girişim olduğu belirtilmişti.

Tüm siyahları ve insan haklarını selamlamışlardı
Spor tarihinde bir unutulmaz an da, siyahların ABD’deki eşitlik mücadelesi adına akıllara kazındı. 1968 Meksika Olimpiyatları'nda ABD adına yarışan ve 200 metrede rekor kırarak altın madalya kazanan Tommie Smith, ikinci olan Avustralyalı Peter Norman ve yarışta üçüncü olan John Carlos gerçekleştirdikleri protesto eylemi ve selam duruşuyla olimpiyatlara damga vurdular.

Madalya töreninde podyuma çıkan sporculardan Smith sağ elinde ve Carlos sol elinde olmak üzere siyah deri eldivenlerle, milli marş okunurken yumruklarını kaldırarak “kara panterler”in selamını verdiler. Smith daha sonra yazacağı biyografisinde, durdukları selamın kara panter selamı değil, “insan hakları” selamı olduğunu ifade edecekti. Avustralyalı sporcu Norman, milli marş okunduğu sırada başını yere eğerek protestoya destek vermişti. Norman, ismi kendi ülkesinde 1972 olimpiyatlarına katılacak listeden çıkarılarak, “insan hakları ve ırkçılık karşıtı bir eyleme verdiği destek” için cezalandırılmış oldu. Smith ve Carlos eylemlerinin ardından ülkelerinde karşı propagandaya maruz kaldılar. Eylemlerinin ardından olimpiyat köyündan kovuldular. Smith yaptığı açıklamada “Kazandığımız için Amerikalıyız, siyah Amerikalı değiliz. Kazanmasaydık, zenci olduğumuzu söyleyeceklerdi. Siyahız ve bundan onur duyuyoruz. Siyah Amerika bugün ne yaptığımızı anlayacak” dedi.
Smith ve Carlos 2005 yılında mezun oldukları San Jose Devlet Üniversitesi’nde protesto eyleminin 22 metrelik anıtıyla onurlandırıldılar.

Sporcular o protesto eyleminin ardından birbirlerini unutmadılar. Avustralyalı sporcu Norman’in cenazesine katılan Smith ve Carlos, sporcunun naaşını omuzlarında taşıdılar.

(soL - Spor)