"Fenerbahçeliler'in basına tepkisi anlaşılmalı"

Fenerbahçe - Shakhtar Donetsk maçında taraftarların basın emekçilerine saldırması tüm çevrelerden tepki topladı. Şike soruşturmasına dair taraftarların öfkelerinin yoğunlaştığı bu süreçte taraftar tepkisi, Aziz Yıldırım'a verilen destek, AKP ve cemaate muhalefet konularında FenerbahCHE- Sol Açık taraftar grubu adına Bülent Taşkın ile görüştük.

Sol Açık olarak Fenerbahçe tribünlerinde tekrar yapılandınız ve şike soruşturmasıyla birlikte "AKP ve Cemaat'e karşı Fenerbahçe'ye sahip çık!" kampanyasını başlattınız. Kampanya sürecinde tribünlerden destek alabiliyor musunuz?
Yaklaşık bir yıldır FenerbahCHE adıyla 12 Eylülden sonra apolitikleşen Türkiye toplumundan büyük ölçüde etkilenen futbolda alternatif bir taraftar kültürü oluşturmaya çalışmaktayız. Bir senelik dönemde deneyim ve pratiklerimizle duyarlı bir Fenerbahçeliliğin nasıl olması gerektiği konusunda örnek teşkil etmeye başladık. Grubumuzun kitleselleşmesi ve sesinin daha geniş bir kesimde duyulması için Sol Açık adıyla kitlesel bir tribün grubu oluşturduk. Kendisini demokrat, ilerici ve emekten yana gören herkese bünyemizde yer vermeye çalışıyoruz. İnternet sitemizi de bugünlerde yayına soktuk. Dostlarımız bizi artık www.solacik.org‘dan da takip edebilir.

"ASKER VE YARGIDAN SONRA SIRA FENERBAHÇE'YE GELDİ"

Son yıllarda Türkiye konjonktürünü yakından takip edenler bilirler, kurulan "Özel Yetkili Mahkemelerle" siyasi iktidar muhalifleri sindirmeye çalışıp iktidarına tehdit oluşturacağını düşündüğü bütün unsurları tasfiye etmektedir. Askerin ve yargının hizaya getirilmesinden sonra sıra ülkenin en büyük sivil toplum örgütü olan Fenerbahçe’ye gelmiştir. Fenerbahçe camiası her ne kadar iktidara bir tehdit oluşturmasa da büyüklüğü ve toplumdaki etkisiyle iktidarın mutlaka kendi kontrolüne alması gereken kurumlardan biri olarak durmaktadır. Bu şike soruşturmasının "Özel Yetkili Mahkemeler" eliyle sürdürülmesi "AKP ve Cemaat" iktidarının bu operasyonun arkasındaki asıl aktör olduğunu göstermektedir. Operasyonun başlatıldığı 3 Temmuz'dan beridir bizim sıklıkla dile getirdiğimiz bu görüş bugün milyonlarca Fenerbahçe taraftarının operasyona bakış açısı durumundadır. Son olarak Fenerbahçe Divan Kurulu başkanının da "Fenerbahçe ve Laiklik" üzerine vurgu yapması ve Fenerbahçe içerisinde İslami bir yapılanmanın olamayacağını belirtmesi kulüp yönetiminin bu düşüncede olduğunu göstermektedir.

"MEDYA BAŞTAN HÜKMÜNÜ VERDİ"

Şike soruşturmasının, aslında AKP'nin spor piyasasında ekonomi ve iktidar ilişkileri bağlamında yapıldığı düşüncesi son günlerde AKP'ye muhalif çeşitli çevrelerce ve taraftarlarca sıkça dile getiriliyor. Soruşturmanın iktidarla bağlantısına vurgu yaparken diğer taraftan, Fenerbahçe taraftarlarının takımlarına Aziz Yıldırım üzerinden sahip çıkmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İnsan hakları ve demokrasiye sürekli vurgu yapılan bir dönemde henüz yargılama aşamasına bile geçilmeyen bir soruşturmada özellikle yandaş medya diye tabir ettiğimiz basın ve iktidar yanlısı çevreler baştan suçu ve suçluları tespit edip hüküm vermiş görünüyorlar. FenerbahCHE-Sol Açık olarak yargılamalar sonuçlanana kadar masumiyet karinesinin dikkate alınması gerektiğini ısrarla belirtiyoruz.

Aziz Yıldırım Fenerbahçe Spor Kulübü’nün halen başkanıdır, dolayısıyla Aziz Yıldırım üzerinden yapılan bir yıpratma kampanyası Fenerbahçe'yi de etkilemektedir. Bu operasyonda isnat edilen suçlar bütün kamuoyunu tatmin edecek bir yargılama sonucunda ispatlanana kadar Aziz Yıldırım bizim nazarımızda bu kulübün başkanı olarak kalacaktır. Aziz Yıldırım’ı bu operasyondan ayrı olarak değerlendirdiğimiz zaman doğrusunu ve yanlışlarını tartışabiliriz ancak şike adı altında Fenerbahçe’yi ele geçirme operasyonu yürütülürken Fenerbahçeliler başkanına da sahip çıkmaktadır.

Bunun dışında olayın bir de insani boyutu söz konusudur. Siyasi iktidar kendi ağa babaları için kanunu değiştirip ev hapsi uygulamaları devreye sokarken, çeşitli hastalıkları olan bir kişiye bu psikolojik ve bedensel durumun yaşatılmasına gerek yoktur. Tutuklamanın cezaya dönüştüğü bir dönemde uzun süren mahkemeler nedeniyle ömrünün önemli bir bölümünü cezaevinde geçiren aydın, yazar ve gazetecilerin yaşadığı durumun aynısının bugün Aziz Yıldırım ve diğer şüpheliler için de yaşatılmaya çalışılacağı net olarak görünmektedir.

"BASIN EMEKÇİLERİNE TEPKİ TASVİP EDİLEBİLİR DEĞİL, AMA..."

Sol Açık olarak Shaktar Donetsk maçında taraftarların basına karşı gösterdiği şiddeti nasıl değerlendiriyorsunuz?
Soruşturmanın başından itibaren -Ergenekon ve Balyoz gibi operasyonlarda da gördüğümüz gibi- gizlilik kararı olan bilgi, belge, dokümanların yandaş basına servis edilip medya üzerinden yıpratmaların yapıldığına şahit oluyoruz. Mehmet Baransu, Rasim Ozan Kütahyalı ve Ekrem Açıkel gibi figürler bir kez daha karşımıza çıkıyor. 3 Temmuz'dan beri medyanın soruşturmada bir yargılama ayağı gibi çalışması ve hükümler vermesi Fenerbahçe taraftarlarını oldukça rahatsız etti. Fenerbahçeliler medyanın bu tutumuna olan rahatsızlığını defalarca dile getirmesine rağmen medya aynı tavrı sürdürmeye devam ediyor. Shaktar Donetsk maçında medyaya yönelik tepkilerin bizim emekçiler olarak tarif ettiğimiz muhabir ve kameramanlara yönelmesi elbette tasvip edilebilir bir durum değil ancak bu tepkinin o gün statta olan basın emekçilerine değil de medya patronlarına ve yandaş, tetikçi yazarlara olduğunu görmek gerek. Satın alınabilen ve saldırı aracına dönüşen bir medya örneği varken ilerleyen süreçlerde Fenerbahçelilerin benzer tepkileri sürekli hale getirebileceğini söyleyebiliriz.

"YÖNETİM ŞU SÜREÇTE BİLE TARAFTARI MÜŞTERİ OLARAK GÖRÜYOR"

Soruşturma sürecine dair diğer tribün gruplarının tavrı için ne diyeceksiniz?
Yönetici, medya ve taraftar birlikteliğiyle başarının sadece kazanmaktan ibaret olduğu bir futbol kültürü yaratılmışken bütün bir sezon boyunca takımını karşılıksız bir bağlılıkla desteklemiş olan ve önemli bir itici güç haline gelen Fenerbahçeliler gerçek sahibi oldukları kulüplerinin şike gibi çirkin bir sözle yan yana anılmasından olumsuz etkilenmiş durumda. Bir yandan da yönetiminde söz, yetki ve karar sahibi olamadıkları Fenerbahçe’nin cemaat ve iktidar güçleri tarafından ele geçirilmeye çalışıldığını görüyorlar. Toplumun bütün kesimlerini bünyesinde barındıran bir tribün bugün bu operasyona karşı tek ses olmaya çalışmakta. Şikenin varlığı ya da yokluğu bir yana Fenerbahçeliler kulüplerine sahip çıkıyor. Diğer tribün gruplarının öznel tavırlarını değerlendirmek bize düşmese de taraftarımızın eylem ve etkinliklerle AKP ve cemaate Fenerbahçe’nin sahipsiz olmadığını göstermesi bizi mutlu ediyor. Ancak kulüp yönetiminin bu süreçte bile taraftara Aziz Yıldırım tişörtü satmaya çalışması ve Fenerium karlarından bahsetmesi Fenerbahçelilerin müşteri olarak görüldüğünü gösteriyor. Taraftarımızın sahiplenişini ne yazık ki kulübün yönetim organlarında göremiyoruz.

(soL - Spor)