Federasyondan açıklama: Bir sene bekleyeceğiz

TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, lig başlamadan yaptığı basın toplantısında birçok kesime "çağrıda" bulunurken, şike soruşturması ile ilgili kararın bu sezon sonuna kadar bekletileceğini duyurdu. Bu durumda kopartılan onca gürültünün ne için olduğu sorusu hala belirsizliğini koruyor.

Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, Spor Toto Süper Lig başlamadan önce bir basın toplantısı düzenledi. Belki, "basın toplantısı" demek bir hayli zor, çünkü Aydınlar, benzerlerine "Ulusa sesleniş" konuşmalarında rastladığımız bir tarz izleyerek, kendi "makamında" ve tek başına, konuşma metnini prompter'dan okuyarak mesajlarını gönderdi.

Aydınlar, konuşmasında kulüp yöneticilerinden futbolculara ve seyircilere kadar futbolun birçok bileşenine çağrıda bulunurken, merakla beklenen "bu sezon ne olacak" sorusunu da cevaplandırdı: Şike soruşturmasındaki yaptırımlar, 2011-2012 sezonu için uygulanmayacak!

Aydınlar ne dedi?
Mehmet Ali Aydınlar'ın basın açıklamasında yaptığı önemli vurgulardan bir tanesi, futbolun "halkın en büyük eğlence kaynağı" olduğu iddiasıydı. Aslında bu iddia, başında beri şike soruşturmasının yaptırımlarına futbol piyasası ve futbolun ideolojik-toplumsal işlevi nedeniyle şüphe ile yaklaşanların kuşkularını doğrular nitelikteydi. Büyük paraların döndüğü Türkiye futbol liginde, şike iddiasıyla Fenerbahçe gibi büyük futbol kulüplerine yaptırım uygulanması zor görünüyordu. Fakat bu durumda, ortada gittikçe büyüyen bir şaibe, tutuklu kulüp başkanları, yöneticileri, teknik direktörler ve futbolcular bulunurken, hiçbir şey olmamış gibi "bir sene bekleyeceğiz" denmesi, büyük bir skandal olarak futbol tarihine geçecek gibi görünüyor.

Aydınlar'ın açıklamasında geçen, "Futbolun bir takım oyunu olduğunu unutup, özündeki yardımlaşma, paylaşma gibi değerleri hiçe sayıp, bütün başarı beklentilerimizi 'tek adamların' sırtına yükledik" sözleri de, futbolun bugünkü durumu düşünüldüğünde bir tür "gaz alma" hamlesi olarak değerlendirilebilir. Futboldaki şike iddialarının, tam da Aydınlar'ın yukarıda söylediklerinden hareketle, "tek adam"ların sırtına yüklendiği, olayın siyasi ve toplumsal yönünün ısrarla gözden uzak tutularak, tepkilerin UEFA'ya, TFF'ye veya Aziz Yıldırım gibi zaten "olağan şüpheli" olan kişilere yöneltilmesi sağlandı.

Tüm suç TFF'nin mi?
Mehmet Ali Aydınlar, açıklamasında "Türk halkından özür dilerken", şike soruşturmasını yürüten emniyete de övgüler düzdü, TFF'nin "teknik donanımının" yeterli olmadığını iddia etti. Aydınlar'ın bu konuya ilişkin sözlerinin tamamı şöyle:

"Tüm kamuoyunun bilmesini isterim ki, normal şartlar altında, Türkiye Futbol Federasyonu, kurum ve yapılanma olarak böyle bir olayı ortaya çıkartabilecek ne teknik donanıma, ne de kadrolara sahiptir. Geçmişte de hiçbir zaman sahip olmamıştır. Yani bu operasyon, böylesi büyük bir uzmanlık ve teknik donanımla emniyet güçleri tarafından yapılmamış olsa, Federasyonumuzun böyle bir operasyonu yapabilecek en ufak bir donanımı yoktur. Emniyet güçlerinin de bu operasyonu yapabilme güçleri Nisan ayında çıkan yasa nedeniyle oluşmuştur. Nisan ayından önce hayata geçmiş eylemler, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre suç bile teşkil etmemektedir."

Peki ya 'zihin değişikliği'?
Aydınlar'ın konuşmasında dikkat çekici bir diğer nokta da, futbolda "kaybetmenin de olduğunu" kabul eden bir "zihniyet değişikliği" çağrısı yapmasıydı. Fakat, Aydınlar'ın işaret ettiği zihniyet değişikliği, futbolu bir kar-zarar denkleminden çıkartmaktan çok, kulüp başkanlarının "ego yönetimi" ile ilgili oldu. Aydınlar şunları söyledi:

"Yaşadığımız dönem, maalesef camialarımızın köklerini en çok unuttuğu ve sportif değerlerden en uzak kaldığı süreçler olarak hatırlanacak. Renklere, takımınıza olan sevginizi, hangi takımı tutarsanız tutun, kişilere indirgemeyin. Bu durum, en başta hizmet için öne çıkan, yönetici olmayı seçen kişilerin üzerinde büyük bir psikolojik baskı yaratıyor. Başarı baskısı, beklentilerin büyüklüğü yöneticilerimizi saha dışında çözümler bulmaya itiyor. Tek adamların devri tüm dünyada sona eriyor. Camialarımızın da bundan hızla uzaklaşması, kendi içlerinde muhalefete, farklı seslere, şeffaf yönetim anlayışlarına destek vermeleri gerekiyor."

Medyaya tuhaf çağrı
Aydınlar, konuşmasında medyaya da çağrıda bulunarak, onlardan "futboldan taraf" olmalarını istedi. Fakat bu çağrı, sırf yayıncı gelirleri için play-off sisteminin dayatıldığı bir ortamda, yalnızca komik olmakla kalmadı, futbol seyircilerinin aklıyla alay etmek anlamına da geldi. Medya mensuplarına "reyting" kaygılarından uzak durmayı salık veren Aydınlar, "hepimiz aynı gemideyiz" diyerek mutat klişeyi de tekrarlamış oldu.

Aydınlar'ın basın toplantısında değindiği bir başka nokta da, siyasilerin işe "el atması" idi. Siyasetle uğraşan insanların her birinin "ayrı ayrı takımları tuttuğunu" söyleyen Aydınlar, futbolda "her türlü kirliliği ve şiddeti engellemek için" siyasilerin desteğini istedi.

(soL - Haber Merkezi)