Yatağan'dan sonra iki santral daha satıldı

Yatağan Termik Santrali’nin satışının ardından, geçtiğimiz hafta da Yeniköy ve Kemerköy termik santralleri ve onlara bağlı kömür ocaklarının satışları onaylandı. Karar Resmi Gazete'de yayımlandı.

(Yıldız Koç - soL) Yatağan Termik Santrali’nin satışının Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) tarafından onaylanmasının ardından, geçen hafta da Yeniköy ve Kemerköy termik santralleriyle bağlı kömür ocaklarının satışının onaylandığı karar Resmi Gazete’de yayımlandı. Her üç santralin ve madenin işçileri, sendikalarıyla birlikte alıcı firmaları karşılamaya hazırlanıyor.

Yatağan Termik Santrali ve Güney Ege Linyitleri İşletmesi’nin Haziran ayında yapılan ihalesinde, en yüksek teklifi 1 milyar 91 milyon dolarla Elsan Elektrik (Bereket Enerji Grubu) vermişti.

Alıcı firmalar tedirgin
Muğla işçisinin özelleştirmeye karşı verdiği 18 yıllık mücadele hem alıcı firmaları hem de iktidarı tedirgin ediyor olsa ki, ardı ardına açıklamalar yapılıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, “işçiyi mağdur etmedik, etmeyeceğiz” derken, önceki gün açıklama yapan Bereket Enerji Grubu Başkanı Ceyhan Saldanlı da “biz sendikalaşmaya karşı değiliz” dedi. Enerji Günlüğü sitesinde yer alan röportajda, Saldanlı’nın “Çalışanların işlerini kaybetmelerini hiç bir zaman istemeyiz. Çalışmak isteyen herkese kapılarımız açık. İnsanların korktuğu gibi, istihdamla ve sendikalaşmayla ilgili birtakım sıkıntılar bizde asla olmaz” sözlerine yer verildi.

İşçileri “sakinleştirmek” için söylendiği açık olan bu sözlere karşın, Bereket Enerji’nin geçen sene devraldığı Gediz Elektrik Dağıtım’da istihdama ve sendikalaşmaya ilişkin büyük sorunlar yaşanmıştı.

Yüzde 95 kimi kurtarır
Özelleştirme İdaresi ile alıcı firma arasında yapılan sözleşmelere göre, iş yerinin ihale tarihindeki işçi sayısının yüzde 95’ini 3 yıl süresince çalıştırması gerekiyor. Ancak, adı geçen “yüzde 95”, o esnada iş yerinde çalışan işçilerden olmak zorunda değil. Yani şirket mücadele eden, ücreti yüksek olan, sendikalı işçiyi çıkarıp, yerine sayıyı tutturacak biçimde yeni işçi alabiliyor. Bunun yanı sıra yüzde 95’in içine, ihale tarihinde iş yerinde çalışan taşeron işçileri de dahil edilmiyor.

Seyitömer özelleştirmesinde yaşanan ve Yatağan’da da yaşanması muhtemel bir başka sıkıntı da yüzde 95’in hesabında maden ve santralin tek iş yeri olarak kabul ediliyor oluşu. Seyitömer’de madenin tamamına yakını taşerona verilirken, yasal sınır santral işçisiyle sağlanmaya çalışılmıştı. Santraldeki teknik işleri iyi bilen işçileri elde tutmaya çalışacak olan Elsan Elektrik’in de maden işçilerini tamamen gözden çıkarması ve madendeki işleri tamamen taşerona vermesi uzak bir olasılık değil. Bu noktada, Yatağan’da uzun yıllardır enerji ve maden işçilerinin ortak yürüttükleri mücadele büyük önem taşıyor.

Doğa, çevre ve insan
Öte yandan Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy özelleştirme programına alındığında, Yatağan’ın sorunlu olduğu ve yeterli ölçüde teklif gelmeyeceği konuşuluyordu. Elsan Elektrik için burayı kârlı hale getiren ise şirketin Aydın, Denizli ve Muğla`yı kapsayan Aydem Elektrik Dağıtım Bölgesi’ni de işletiyor oluşu.

Buna karşın, soL’un Türkiye Kömür İşletmeleri’ne (TKİ) yakın çevrelerden edindiği bilgilere göre, bölgede yaklaşık 10 yıllık açık ocak rezervi bulunuyor. Bu rezervin, özel sektör elinde yaklaşık 6-7 yıl içinde bitirilmesi bekleniyor. Bölgede yapılan çalışmalar sonucunda, yeraltı ocakların yeteri kadar kârlı olmayacağı ortaya çıkmıştı. Yeraltı ocağı açılabilse, ocağın ömrü 10 yıl daha uzayacakken, özel sektör “kârlı olmayacağı” gerekçesiyle yatırım yapmayacağından, madenin 6-7 yıl içinde kapanacağı öngörülüyor.

Kamudan özele devrinin yaratacağı bir başka sıkıntı da çevre ve kültür mirasına ilişkin. TKİ, Yatağan’da 1,5 milyon ton kömür çıkan yerlerde zeytin, akasya dikiyor ve buraları doğaya yeniden kazandırıyor. Özel sektörün ise buralar için beş kuruş para harcaması beklenmez.

Benzer şekilde, kömür rezervlerinin bulunduğu bölgede bulunan binlerce yıllık tarihi eserler, işyerleri kamunun elindeyken insanlığa kazandırılıyor. Oysa özel sektördeyken bunların talan edileceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok.

Yatağan halkı için ise bir başka kritik sorun söz konusu. Yıllar öncesinin zehir kusan ilçesi, santrale kurulan baca gazı arıtma tesisleriyle birlikte yaşabilir ve yemyeşil bir bölge haline gelmişti. Ancak filtrelerin çalışması için, üretilen enerjinin yüzde 10’unun bu iş için kullanılması gerekiyor. Bu yüzde 10’luk enerji ise özel sektör açısından “insan ve çevre sağlığı” değil, “kârın düşmesi” anlamına geliyor.

Dolayısıyla “ölümüne direniş” kararlılığındaki Yatağan işçileri bu mücadelede yalnız kalır ve satış gerçekleşirse, yaklaşık 7 yılın ardından, santralin demir yığını, kömür ocaklarının da tahrip edilmiş sahalar olarak çocuklarımıza miras kalacağı açık.