"Verdiğimizle yetinin, eyleme son verin"

TEKEL işçilerinin kararlı direnişi, hükümeti 4-C ile ilgili adım atmaya zorladı. Ancak Çalışma Bakanı Dinçer tarafından açıklanan düzeltmeler, direnişi kırmayı amaçlayan makyajdan öteye gitmiyor.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, dün yaptığı basın toplantısında kamuda 4-C statüsünde çalışanların koşullarında bazı düzeltmeler yapılacağını açıkladı. 4-C statüsünde köklü bir değişiklik içermeyen düzenlemeler, TEKEL işçileri tarafından göz boyama olarak değerlendirildi ve tepkiyle karşılandı.

TEKEL işçilerine iyi bir fırsat sunulmuş!
Kamuda 4-C statüsü için AKP hükümeti tarafından yapılan düzenlemeler şu şekilde sıralandı:
- 4-C kapsamına alınanların yıllık çalışma süresi 10 aydan 11 aya çıkarılacak.

- 4-C kapsamındaki ilköğretim mezunu maaşları yüzde 17,4 oranında (114 TL) artışla 772 TL'ye, lise mezunlarının yüzde 15,8 oranında (116 TL) artışla 856 TL'ya, yüksek öğretim mezunu olanlarının maaşının da yüzde 14,3 artışla (117 TL) 838 TL'ye yükseltilecek.

Çalışma Bakanı'nın 4-C statüsünde çalışanların maaşlarındaki artışı, 11. ay çalışmaları nedeniyle aldıkları ücreti de katarak, ilköğretim mezunlarına yüzde 29,1, lise mezunlarına yüzde 27,3, üniversite mezunlarına ise yüzde 25,7 şeklinde sunması dikkat çekti.

Dinçer, bu açıklamaları yaptıktan sonra, TEKEL işçilerine seslenerek "Şartları daha olumlu hale getirdik, buna sahip çıksınlar" dedi ve eyleme son verilmesini istedi.

Bakanın iddia ettiği "daha olumlu hale gelen koşullara" rağmen, 4-C statüsünün geçici, düşük ücretle, güvencesiz ve sendikasız çalışmayı içeren özelliği değişmiyor.

Suç TEKEL işçilerindeymiş
Basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Dinçer, özelleştirmeler ya da kamu işletmelerinin tasfiyesi durumunda burada çalışan işçilere çeşitlik seçenekler sunduklarını belirtti. Ayrıca, kamu işletmelerini satın alan şirketlere de çeşitli koşullar öne sürdüklerini söyleyen Dinçer, TEKEL özelleştirmesi sırasında da benzer bir süreç işlediğini ifade etti:

"Nitekim şu anda eylemde bulunan işçilerimize de özelleştirme yapılan, şirketin devredildiği özel yatırımcıya da bu konuda birtakım şartlar koşulmuştur ve o firma işçilerimize yüzde 10 maaş artışı ve 3 yıl iş garantisi vermek şartıyla kendilerinde çalışmayı teklif etmiştir."

Dinçer, alıcı şirketin bu teklifini kabul etmeyip kamuda kalmayı tercih eden işçilere "sonucuna katlanacaksınız" mesajı vermesi şaşkınlık yarattı. Bakan, "Maalesef o dönemde şu andaki eylemdeki işçilerimiz özel işletmeye geçmeyi tercih etmemişler ve kendilerine özel işletmeye geçilmemesi halinde 4-C kapsamında kamuda istihdam edilecekleri bilgisi verildiği için 4-C kapsamında kalmayı tercih ettiklerini ifade etmişlerdir. Bir yıl önce. Dolayısıyla bu süreç aslında karşılıklı mutabakatla yürütülmüş bir süreç olarak algılanmalıdır" diyerek 4-C'ye geçmelerinin TEKEL işçilerinin tercihi olduğunu belirtmiş oldu.

Oysa, TEKEL özelleştirildiğinde işçiler "her an kapı önüne konulabilecekleri" özel bir şirkette çalışmak yerine kamuda iş güvencesi ile çalışmak tercihi yapmışlardı. Çünkü, ülkemizde gerçekleştirilen özelleştirmelerde işletmeleri satın alan işverenler istisnasız işçi kıyımına gitmiş ve onbinlerce işçiyi kapı önüne koymuştu.

Şu anda ise TEKEL işçilerine 4-C dayatması ile birlikte özel işyerlerindekilerden beter, iş güvencesi taşımayan bir sözleşme öneriliyor.

Dinçer 4-C'yi lütuf gibi gösteriyor
Ömer Dinçer toplantıda, kendilerinden önce özelleştirme yapan hükümetleri bu satışlardan sonra işçileri kapı önüne koydukları için eleştirdi. 1992'den 2003 yılına kadar özelleştirmeler nedeniyle 14 bin işçinin kapı önüne bırakıldığını ifade eden Dinçer, bugün 4-C uygulamalarını eleştiren sendika ve konfederasyon başkanlarının talebiyle Bakanlar Kurulu'nun 2004'de aldığı kararla 1992'den itibaren özelleştirme nedeniyle işsiz kalan tüm işçilerin 4-C kapsamına alınarak istihdam edilmeye başlandığını söyledi.

Bakan Dinçer, 1992-2003 yılları arasında özelleştirilen birçok kamu işletmesinde işsiz kalan işçilerin, ancak mücadele ederek 4-C statüsüne geçirildiğinden ise bahsetmedi. AKP hükümeti, Dinçer'in söylediği gibi tüm özelleştirme mağduru işsiz kalan işçileri otomatik olarak 4-C'ye geçirmedi. Birçok işletmede özelleştirmelerden sonra işsiz kalmış işçiler, söz konusu "kölelik" statüsüne geçerek iş bulmak için bile mücadele etmek zorunda kaldılar.

Toplumsal soykırıma "zorunluluk" açıklaması
Basın toplantısında bir gazetecinin, "İşçilerin yaşadıkları yerden farklı bir bölgede istihdam edilmelerine de itirazlarının olduğunu" söylemesine Dinçer, "Ben bu sorunuza bir soruyla cevap vermek istiyorum. Bir yerde istihdam sağlamak, oradaki ihtiyaçla çok yakından ilgili bir şeydir. Şayet orada istihdam için bir ihtiyaç söz konusu değilse, orada boş yatıyor ve maaş bekliyor olmanın bir manası olabilir mi?" diyerek yanıt verdi.

TEKEL'in özelleştirilmesine imza atan, ardından işçilerin geçirildiği Yaprak Tütün İşletmelerini işlemez hale getirip boş depolara dönüştüren AKP hükümetine mensup Bakan Ömer Dinçer, bu sözleriyle TEKEL işçilerinin şu anda çalıştıkları illerden sürüleceğini bir kez daha açıklamış oldu.

TEKEL işçilerinin tüm hayatlarını alt üst edecek bu durumu bir zorunluluk olarak dile getiren Bakan Dinçer'e, Yaprak Tütün İşletmelerinin niye yeniden çalıştırılmaya ve devletin niçin tütün çiftçisini desteklemek için tütün alımları yapmaya başlamadığı sorulmadı.

İşçilere aba altından sopa
Bakan Dinçer, basın toplantısında TEKEL işçilerine üstü kapalı tehdit de savurdu. AKP hükümetinin yaratmış olduğu işsizlik tablosundan örnekler verip, "aslında bu şartlarda çalışacak ülkemizde çok sayıda insanın olduğunu görmek gerektiği kanaatini taşıyorum" dedi.

Dinçer, "2008'in ekim ayından itibaren hızla artan işsizlik oranlarımız, biliyorsunuz yüzde 14'e yakındır. Şu anda, daha da önemlisi sadece kriz döneminde sadece 1.5 milyona yakın insanımız işsiz kalmıştır. Hükümetimiz şu anda mevcut şartlarını zorlayarak bu insanlarımıza da istihdam imkanı vermektedir. Dolayısıyla biz onların çalışma şartlarını iyileştirerek, maaşlarında artışlar sağlayarak meseleyi sağduyuyla ve anlayışla karşılamalarını ve işlerine sahip çıkmalarını bekliyoruz" diye konuştu.

Çalışma sürelerini 1 ay artıran düzenlemeyi savunan Dinçer, işçilere "Bizim bütün beklentimiz, bu iyileştirmelerden ve bir ay daha artırarak sunduğumuz olumlu şartlardan sonra işçilerimizin bununla yetinmeleri ve bizi anlayışla karşılamalarıdır" diyerek verilenle yetinmelerini salık verdi.

Dinçer'in açıklamalarına işçilerden tepki
Tek Gıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel, Ömer Dinçer'in dün sabah saatlerindeki basın toplantısıyla ilgili bir açıklama yaptı. Türkel, hükümetin kendileriyle görüşmeden bu açıklamayı yaptığını, 4-C'de iyileştirmeyi kabul etmeyeceklerini daha önce de söyledilerini ifade etti.

Dinçer'in açıklaması işçilerde tepkiye neden olurken, AKP'nin köşeye sıkıştığı şeklinde de yorumlandı.

TEKEL işçileri, açıklamayı göz boyama olarak değerlendirdiler. Sürekli kendilerini eleştiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da daha önce "4-C'de iyileştirme yapacağız" sözlerini hatırlatan işçiler, Bakan Dinçer'in açıklamasının da bundan farklı olmadığını ifade ettiler. Başbakan için söyledikleri "Başbakan 4-C'yi al başına çal" sözlerini Bakan Dinçer için de kullanan işçiler, Dinçer'in açıklamasını dikkate almayacaklarını belirttiler.

Diğer yandan, sendikanın da şube başkanlarını bölgelere göndererek Pazartesi ve Salı günü tüm TEKEL işçilerinin Ankara'da toplanması yönünde bir karar aldığı öğrenildi.

(soL-Haber Merkezi)