'Seri cinayetlere' dönüşen iş kazalarına piyasacı çözüm: İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu

İşçilerin sağlığını ve güvenliğini piyasaya teslim eden ve esnek, güvencesiz taşeron çalışma biçiminin hukuksal dayanaklarından biri olan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu resmi gazetede yayımlandı. Peki bu haliyle kanun çalışma yaşamına neler getiriyor?

İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek, 20.06.2012 tarihinde 6331 sayılı kanun olarak yasallaştı. Ancak yasa ağır tehlikeli işlerde 1 yıl, az tehlikeli işlerde ise ancak 2 yıl sonra yürürlüğe girecek.

Resmi Gazete‘de yayımlanan kanun bir yanıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması, mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işveren ve çalışanların görev, yetki, sorumluluk ve haklarını düzenlerken, diğer taraftan devletin görev ve yükümlülüklerinden kurtulmasına yol açıyor.

2003 yılında 4857 sayılı İş Kanunu ile hazırlıkları başlayan İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, aslında hükümetin 2005 yılında Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik için yaptığı başvurunun ardından “işçi sağlığı ve iş güvenliği” konusunda AB ve ILO normlarına “uyum” sağlama zorunluluğunun bir parçası niteliğinde.

AB’nin Çerçeve Direktifi ile ILO’nun 155 ve 161 sayılı sözleşmelerine dayanan “uyum” süreci, sadece iş sözleşmesi ile tanımlananları değil, tüm çalışanları kapsayan bağımsız düzenlemeleri zorunlu kılmakta.

İşçi değil, iş sağlığı
İşçi sağlığı ve güvenliği olgusu temelde kapitalizmin yarattığı risklere karşı işçinin korunması, sağlıklı ve güvenli ortamda yaşama hakkı gibi çalışma hakkını da kullanılması ve çalışanın beden bütünlüğünü ve sağlığını bozacak etkilerden işyerinin arındırılması esasına dayalıdır. Ayrıca bu hakkın korunmasında ve kullanılmasında devlet asli sorumludur.

Ancak neoliberal ideolojinin bir parçası olarak “İşçi Sağlığı” adı altında başlayan süreç “İş Sağlığı”na doğru kayarken bir yandan da artan ölümlü iş kazaları Türkiye'de de toplumsal tepkinin giderek büyümesine yol açıyor.

Birbiri ardına yaşanan iş kazalarına daha yakından bakmak gerekirse görülecektir ki Türkiye'de her yıl yaklaşık 77.000 iş kazası meydana gelmekte, bu kazalarda 1.000 den fazla işçi hayatını kaybetmekte, 5.000 den fazla işçi ise sakat kalmakta. Sosyal Güvenlik Kurumu (SSK) İstatistiklerine göre, Türkiye’de 2011 yılı ekim ayına kadar geçen süre içerisinde 40.032 iş kazası meydana gelmiş olup, bu kazalar sonucunda 1296 kişi sürekli iş göremez hale gelmiş ve 587 kişi hayatını kaybetmiş.

İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi işçi cinayetleri raporuna göre, 2012'nin Haziran ayında ise en az 59 işçi iş cinayetleri sonucunda hayatını kaybetmiş, bu sayılarla birlikte 2012'nin ilk altı ayında işçi cinayetleri sonucunda 378 işçi yaşamını yitirmiş oldu.

Tüm bu gelişmeler neticesinde hazırlanan ve pek çok emek örgütünün tepkisini çeken İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile iş kazalarına "kader" diyen AKP hükümeti, esnek, güvencesiz, kuralsız, düşük ücretli ve taşeron çalışma biçimini yaygınlaştıracak yeni bir düzenleme daha yapmış oldu.

İnsana ve insan sağlığına dayanmayan, sorumluluğu devletten alıp işçinin ve iş güvenliği uzmanlarının sırtına yükleyen söz konusu bu kanun, bu anlayış ve bu içerikle kalıcı bir güvence getirmekten ve onar onar gerçekleşen işçi ölümlerini engelleyebilecek etkinlikten uzak olarak değerlendirilmekte. Böylelikle bugüne kadar fiili olarak feragat ettiği sorumluluktan, bugün yasal olarak da kendini kurtaran devlet, yalnızca ceza tahsilatında varlık gösterecek hale gelmiş oluyor.

Türkiye’nin son on yılda on bin ölümlü iş kazası ile AB ülkeleri arasında birinci, dünyada ise üçüncü sırada yer almasına karşılık, serbest piyasa anlayışının hâkim kılındığı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası peki bu haliyle neler getiriyor?

İşler A,B ve C olarak sınıflandırılacak
Öncelikle Kanun, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK), genel kolluk kuvvetleri ve MİT Müsteşarlığı'nın faaliyetlerinde, afet ve acil durum birimlerinin müdahale faaliyetlerinde, ev hizmetlerinde, çalışan istihdam etmeksizin kendi nam ve hesabına mal ve hizmet üretimi yapanlar hakkında, hükümlü ve tutuklulara yönelik infaz hizmetleri sırasında iyileştirme kapsamında yapılan iş yurdu, eğitim, güvenlik ve meslek edindirme faaliyetlerinde uygulanmayacak.

Kanuna göre, işveren, çalışanların işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlayacak, sağlık ve güvenlik tedbirlerinin değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve mevcut durumun iyileştirilmesi için çalışmalar yapacak. İşyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyulup uyulmadığını izleyecek ve denetleyecek.

İşveren, çalışanları arasından iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi ve diğer sağlık personeli görevlendirecek.

İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının hak ve yetkileri, görevlerini yerine getirmeleri nedeniyle kısıtlanamayacak. Bu kişiler, görevlerini mesleğin gerektirdiği ilkeler ve mesleki bağımsızlık içerisinde yürütecek.

İşyeri hekimi ve iş güvenliği uzmanları, işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili alınması gereken tedbirleri yazılı olarak bildirecek.

Çalışanın ölümü veya maluliyetiyle sonuçlanacak şekilde vücut bütünlüğünün bozulmasına neden olan iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde ihmali tespit edilen işyeri hekimi veya iş güvenliği uzmanının yetki belgesi askıya alınacak. Bunun anlamı ise, yasa ile iş kazasından doğan tazminat yükümlülüğü ve ceza sorumluluğu hak ve yetkiden yoksun mühendis ve mimarlara yüklenecek.

İş güvenliği uzmanlarının görev alabilmeleri için, çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde (A) sınıfı, tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde en az (B) sınıfı, az tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde ise en az (C) sınıfı iş güvenliği uzmanlığı belgesine sahip olmaları şartı aranacak.

İşveren, iş sağlığı ve güvenliği yönünden risk değerlendirmesi yapacak veya yaptıracak. Risk değerlendirmesinde belirli risklerden etkilenecek çalışanların durumu, kullanılacak iş ekipmanı ile kimyasal madde ve müstahzarların seçimi, işyerinin tertip ve düzeni gibi konular dikkate alınacak.

İşveren, çalışanların iş sağlığı ve güvenliği eğitimi almasını sağlayacak. Verilecek eğitimin maliyeti çalışanlara yansıtılamayacak. Eğitimlerde geçen süre çalışma süresinden sayılacak. Eğitim sürelerinin haftalık çalışma süresinin üzerinde olması halinde bu süreler fazla sürelerle çalışma ya da fazla çalışma olarak değerlendirilecek.

İşveren acil durumları önceden değerlendirecek
İşveren meydana gelebilecek acil durumları önceden değerlendirecek,çalışanları ve çalışma çevresini etkilemesi mümkün ve muhtemel acil durumları belirleyerek, bunların olumsuz etkilerini önleyici ve sınırlandırıcı tedbirleri alacak, acil durum planlarını hazırlayacak.

İşveren, ciddi, yakın ve önlenemeyen tehlikenin meydana gelmesi durumunda, çalışanların işi bırakarak derhal çalışma yerlerinden ayrılıp güvenli bir yere gidebilmeleri için, önceden gerekli düzenlemeleri yapacak.

Ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanlar, İş Sağlığı ve Güvenliği Kurulu'na veya işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilecek. Kurul veya işverenin çalışanın talebi yönünde karar vermesi halinde çalışan, gerekli iş sağlığı ve güvenliği tedbiri alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilecek.

Çalışanlar, ciddi ve yakın tehlikenin önlenemez olduğu durumlarda, işyerini veya tehlikeli bölgeyi terk ederek güvenli yere gidecek.

İş sözleşmesiyle çalışanlar, talep etmelerine rağmen gerekli tedbirlerin alınmadığı durumlarda iş sözleşmelerini feshedebilecek.

Kaza ve meslek hastalıklarının kaydı tutulacak
İşveren bütün iş kazalarının ve meslek hastalıklarının kaydını tutacak, gerekli incelemeleri yapacak, bunlarla ilgili raporları düzenleyecek, işyerinde çalışan temsilcisi görevlendirecek.

Ülke genelinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili politika ve stratejilerin belirlenmesi için tavsiyelerde bulunmak amacıyla, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müsteşarı'nın başkanlığında Ulusal İş Sağlığı ve Güvenliği Konseyi kurulacak.

Konsey Bakanlık İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü, Çalışma Genel Müdürü, İş Teftiş Kurulu Başkanı, ilgili bakanlıklardan birer genel müdür, Yükseköğretim Kurulu'ndan bir yürütme kurulu üyesi sendikaların üst kuruluşlarının en fazla üyeye sahip ilk üçü ile TOBB, TESK, Türk Tabipler Birliği, TMMOB ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nden birer yönetim kurulu üyesinden oluşacak.

İşveren, 50 ve daha fazla çalışanın bulunduğu işyerlerinde kurul oluşturacak.

Kanun hükümlerinin uygulanmasının izlenmesi, teftişi, bakanlık iş müfettişlerince yapılacak.

İşyerindeki bina ve eklentilerde, çalışanlar için hayati tehlike oluşturan bir husus tespit edildiğinde, bu tehlike giderilinceye kadar, işyerinin bir bölümünde veya tamamında iş durdurulacak.

"Çok tehlikeli" sınıfta yer alan maden, metal ve yapı işleri ile tehlikeli kimyasallarla çalışan işlerin yapıldığı veya büyük endüstriyel kazaların olabileceği işyerlerinde, risk değerlendirmesi yapılmamışsa iş durdurulacak.

İşveren işin durdurulması sebebiyle işsiz kalan çalışanlara ücretlerini ödeyecek veya aynı ücretle başka bir iş verecek.

Sorumluluklarından kurtulan devlet, devrettiği sorumluluklardan para kazanacak
Yükümlülüklerini yerine getirmeyen işverene, her bir yükümlülük için ayrı ayrı 2 bin TL ceza uygulanacak.

İş yerinde iş yeri hekimi veya iş güvenliği uzmanı görevlendirmeyen işverene, görevlendirmediği her kişi için 5 bin TL, aykırılığın devam ettiği her ay için aynı miktar, diğer sağlık personeli
görevlendirmeyen işverene 2 bin 500 TL risk değerlendirmesi yapmayan veya yaptırmayan işverene 3 bin TL ceza verilecek.

İş sağlığı ve güvenliği ile ilgili konularda ölçüm, inceleme ve araştırma yapılmasına, numune alınmasına veya eğitim kurumlarına ile ortak sağlık ve güvenlik birimlerinin kontrol ve denetiminin
yapılmasına engel olan işverene 5 bin TL, büyük kaza önleme politika belgesi hazırlamayan işverene 50 bin TL, güvenlik raporunu hazırlayıp bakanlığın değerlendirmesine sunmadan işyerini faaliyete geçiren, işletilmesine bakanlıkça izin verilmeyen işyerini açan veya durdurulan işyerinde faaliyete devam eden işyerine 80 bin TL idari para cezası verilecek.

İşyerine sarhoş gelmek
İşyerine, sarhoş veya uyuşturucu madde almış olarak gelmek ve işyerinde alkollü içki veya uyuşturucu madde kullanmak yasak olacak.

İşveren, işyeri eklentilerinden sayılan kısımlarda, ne gibi hallerde, hangi zamanda ve hangi şartlarla alkollü içki içilebileceğini belirleme yetkisine sahip olacak.

Alkollü içki yapılan işyerlerinde çalışan ve işin gereği üretileni denetlemekle görevlendirilen, kapalı kaplarda veya açık olarak alkollü içki satılan veya içilen işyerlerinde işin gereği alkollü içki içmek
zorunda olan, işinin niteliği gereği müşterilerle birlikte alkollü içki içmek zorunda olan çalışanlar için yaptırım uygulanmayacak.

İşveren, işletmeye başlanmadan önce, büyük endüstriyel kaza oluşabilecek işyerleri için işyerlerinin büyüklüğüne göre, büyük kaza önleme politika belgesi veya güvenlik raporu hazırlayacak.

Yayın yapma zorunluluğu
TRT ile ulusal, bölgesel ve yerel yayın yapan özel televizyon kuruluşları ve radyolar ayda en az 60 dakika iş sağlığı ve güvenliği, çalışma hayatında kayıt dışılığın önlenmesi, sosyal güvenlik, işçi ve
işveren ilişkileri konularında uyarıcı ve eğitici mahiyette yayınlar yapacak.

Bu yayınlar, asgari otuz dakikası 17: 00-22: 00 saatleri arasında olmak üzere, 08: 00-22: 00 saatleri arasında yapılacak ve yayınların kopyaları her ay düzenli olarak RTÜK'e teslim edilecek. Bu saatler
dışında yapılan yayınlar, aylık 60 dakikalık süreye dâhil edilmeyecek. Bu programlar, Bakanlık, bağlı ve ilgili kuruluşları, RTÜK, bilimsel kuruluşlar, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları ve sivil toplum kuruluşları tarafından hazırlanacak.

Bu düzenleme kapsamında yapılan yayınlar için herhangi bir bedel ödenmeyecek.

Kamu kurum ve kuruluşları ile mahalli idarelerde gerçekleştirilen işyeri hekimliği ücreti ödemeleri nedeniyle kamu görevlileri haklarında idari veya mali yargılama ve takibat yapılamayacak, başlatılanlar işlemden kaldırılacak, bu ödemeler geriye tahsil ve tazmin konusu edilemeyecek.

16-18 yaşlar arasındaki gençlerin çalışabilecekleri işler, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca belirlenecek.

120'si uzman, 130'u da uzman yardımcısı olmak üzere toplam 340 kadro ihdas edilecek.

(soL-Haber Merkezi)