Roseteks işçileri bayramı eylemle karşıladı: 'İşçiye değil, hırsıza barikat'

Alacakları ve tazminatları ödenmeden 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde işten çıkartılan Roseteks işçilerinin, patrona ait Köşebaşı restoran önünde gerçekleştirdikleri eylem bayramın ilk gününde de sürdü.

Bayramı, haklarını aradıkları restoran önündeki eylemle karşılamak isteyen Roseteks işçileri polis barikatına takıldı. 13 Ağustos'ta da savcılığın talimatıyla evleri basılan işçiler, tepkilerini "İşçilere değil hırsızlara barikat" diye gösterdi.

Muhalifgazete.com'un haberine göre, Roseteks adlı tekstil firmasında 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde işten çıkartılan çoğu kadın 382 işçinin 21'i bu direnişi yürütüyor. Haklarını ödemeksizin kendilerini kapı önüne koyan patronun sahibi olduğu Köşebaşı restoran zinciri önünde süren bu direniş, polis engeline takıldı.

Bayramı da orada kutladılar
6 ay önce ücretleri ve tazminatları ödenmeksizin kapı önüne konulan işçiler, haklarını talep etmek için Roseteks'in sahipleri Nedim Aşkın ve Bülent Temuroğlu'nun sahibi olduğu Levent'teki Köşebaşı restoran önünde eyleme başladı. Ramazan boyunca hafta sonları toplandıkları restoran önünde protesto iftarı yapan ve haklarını isteyen işçiler, bayramı da burada karşıladı. Ancak, bu kez restoranın önüne yaklaştırılmadılar.

3 otobüs çevik kuvvet polisi ve zırhlı araçla karşılandılar
Bayramda haklarını talep etmek için yeniden Levent'teki Köşebaşı restoranın önüne gitmek isteyen işçileri bu kez polis karşıladı. 3 otobüs çevik kuvvet polisi ve TOMA denilen zırhlı polis aracıyla karşılanan işçilerin önüne barikat kuruldu ve restoranın bulunduğu yere gitmelerine izin verilmedi. Çok sayıda sivil polis de eylemdeki işçilerin görüntülerini kaydetti.

"İşçilere değil, hırsızlara barikat!"
Polis barikatı önünde oturma eylemi yapan ve protestolarını burada gerçekleştiren işçiler, "İşçilere değil hırsızlara barikat!" diye slogan attı. Polis barikatı önünde bayramlaşan işçiler, kendilerine destek için gelen Alibeyköy grubunun çaldığı müziklerle halay çekti ve türküler söyledi. İşçiler, kendilerini savcılığa şikayet eden patronlarının dilekçesinde "başka ülke marşı" dediği İtalyan partizan marşı Ciao Bella'yı ve Avusturya işçi marşını da söylediler. İşçiler, "Hakkımızı Köşebaşı'na yedirmeyeceğiz", "Onurlu direniş engellenemez", "İşçiyiz, haklıyız, kazanacağız" şeklinde slogan attılar.

Örgüt operasyonu yapılıyor gibi evleri basıldı
İşçiler, geçtiğimiz hafta haklarını gasp eden patronlar Nedim Aşkın ve Bülent Temuroğlu'nun avukatlarınca "terörist" oldukları imasıyla ve "yolları işgal ediyor, yüksek sesle slogan ve 'başka ülkelerin marşlarını okuyorlar" denilerek savcılığa şikayet edilmişti. Bu şikayet üzerine İstanbul Cumhuriyet Savcısı Hasan Özberk de "2911 Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası'na muhalefet"ten soruşturma başlatarak, hiçbir tebligat yapmadan işçilere yönelik operasyon başlatmıştı. Bu soruşturma kapsamında "yasadışı örgüt" operasyonu yapılırcasına işçilerin evleri polis tarafından basılmış ve zorla karakola götürülerek ifadeleri alınmak istenmişti.

Savcı HSYK'ya şikayet edildi
İşçilerin, haklarını gasp ettiğini iddia ettikleri lüks restoran sahiplerinin şikayetiyle savcılığın yaptığı bu uygulamanın kanuna aykırı olduğunu belirten avukatlar, Savcı Özberk hakkında HSYK'ya şikayette bulunup, soruşturmanın başka bir savcıya verilmesi için de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurmuştu.

Bütün bu gelişmelerin ardından Nedim Aşkın ve Bülent Temuroğlu'nun sahibi olduğu Köşebaşı restoran zincirinin Nişantaşı'ndaki şubesinde hak arama eylemlerini sürdüren işçiler, bayramın ilk günü Levent'teki şubeye geldiğinde bu kez de polis barikatıyla karşılaştı.

"Hakkımızı koruyacaklarına, onu gasp edenleri koruyorlar"
Polis barikatı önünde eylemlerini sürdüren işçiler, yaptıkları açıklamada şunları söyledi:

"8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar gününde, çoğu kadın 382 Roseteks çalışanın haksız yere işten çıkaran patronlarımız, bizlere emeğimizin karşılığı olan 2 aylık maaşlarımızı ve tazminat hakkımızı bize ödemeden kaçtılar. AKP iktidarının işçilere reva gördüğü yaşam koşulu, işçileri yalnız ve hak arama mücadelesinden uzak bir çizgiye çekmektir. Patronlar sırtlarını dönem iktidarına dayayarak, dilediği gibi bizleri sömürüyorlar ve haklarımıza el koyuyorlar. Burada da görüldüğü gibi bizim maaşlarımızla çalışan polisler, bizim haklarımızı gasp eden patronların peşine düşeceği yerde bizim önümüze barikat kuruyor ve bir et lokantası sahibini koruyor, sermayeye hizmet ediyorlar. Savcılık ise haklarımızı gasp eden bu kişilerden hesap soracağı yerde bizim evlerimize baskın düzenlettirmek. Bu adaletsizliktir! Sermayeyi ve bu sömürü düzenini savunan patronlara karşı bütün işçileri ortak mücadeleye davet ediyoruz."