'Pilotlar nasıl karar verecek?'

37 yıllık havacı Altan: "İşten atılma korkusu" pilotlara hata yaptıracak.

soL İş akdi feshedilen Kaptan Pilot Bahadır Altan, THY'nin "VIP'lerin konforu, programın uygulanması, kâr ve en son uçuş güvenliği" sıralamasını kabul etmeyeceklerini söyledi.

soL: Öncellikle kaç yıllık pilotsunuz? Kaç yıldır THY'de çalışıyorsunuz?

Bahadır Altan: 30 yıllık pilotum ama okuduğum lisenin bile adı Hava Lisesi olduğundan, 37 yıllık "havacıyım" diyebilirim (bu "havacı olmayı" daha sonra açıklarım). 14 yıl Hava Kuvvetlerinde Jet Pilotu olarak görev yaptım. 6 yıl Anadolu Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksek Okulu Uçuş Öğretmenliği ve son 10 yıldır da THY'de çalışıyorum.

soL: Daha önce yönetim ile aranızda bir sorun yaşandı mı?

Bahadır Altan: Evet, AKP iktidarıyla birlikte şirket "havacılıktan" farklı kültürlerden gelen insanlarca yönetilmeye başladığından beri sorunlar sürüyor. En somut çatışmalarımız, 2006 yılında uçucuları günde 16 saat çalıştırmaya zorlayan programlar yaptıklarında başladı. Kuralları hiçe sayan çalışma ve dinlenme süreleri konusundaki ulusal yönergeleri hiçe sayan bu kuralsızlığa direndik ve kazandık. Ama kural ihlallerini zorlamaktan hiç vazgeçmediler çünkü havacılık ayrı bir kültürdür, onun da odağında uçuş güvenliği kavramı vardır.

O zamandan beri biz "Ulusal Havayolu" onlar "özelleştirme ve yabacılara satış" biz "uçuş güvenliği" ve demokratik, sendikal haklar onlar "kâr ve despotizm" dedikçe çelişkiler sürdü. Geçen yıl grevin eşiğine geldik. TİS ve grev oylaması boyunca doğal olarak herkes "işini" yaptı, ben de temsilci olarak işimi yaptım. Bu dönemdeki konuşmalarım nedeniyle soruşturma açıldı. Disiplin Kurulu'nda iş akdimin feshini istedilerse de başaramadılar. Kademe durdurma cezası aldım. Ama bunlar tamamen grev süreciyle ilgili konulardı. İşveren bu dönemde her türlü baskı ve tehdide rağmen çalışanların sendikanın arkasında duran onurlu tavrını bir türlü hazmedemedi. Sendikal haklara saygı ve personelle iyi ilişkiler yerine sindirme amaçlı baskıyı artırdı. TİS ile kazanılmış yasal hakları uygulamamaya çalıştı. Herkese, özellikle de kaptanlara ve kabin memurlarına yönelik cezalar, işten çıkarmalarla sorunlar tırmandı. Bu anlayışına uygun atamalarla ve yükselme sevdalısı işbirlikçi yandaşlarıyla mesleki uzmanlığa ve etiğe aykırı yönetim anlayışını dayattı. Çalışanların sessizliğini zaaf olarak değerlendirdi ve baskıyı artırdı. Sendika olarak bizler de yeniden kural ve TİS ihlallerine karşı çalışanları duyarlılığa davet eden çalışmalar yaptık. Kuşkusuz bu çalışmaları engellemeye çalıştıkça karşı karşıya geliniyordu.

soL: İş akdinizin sonlanmasına neden olan olayı kısaca bize aktarabilir misiniz?

Bahadır Altan: Pek kısa anlatmak anlaşılır olacak mı bilmem ama şöyle özetleyeyim: Başlangıçtaki planlamadan kaynaklanan bir yığın olumsuzluğu atlarsak, 4 bacaklı bir uçuş görevinin son bacağı için Ankara'dan İstanbul'a uçuş yapacaktık. Çok erken saatlerden beri uçan ve hiç fırsat bulamayan kabin ekibinin yemek yemesinden sonra yolcu alacağımızı yer görevlilerine bildirdim. Uçağın ön bölümünde yemeğe başladığımız sırada yolcunun geldiğini öğrendim. Yönergeler çok açıktır. Kaptan onayı olmadan yolcu alımı başlatılamaz. Üstelik kapıdaki yolcular uçağa en son alınması gereken VIP'lerdi. Arıza nedeniyle havalandırma sistemi yerde çalışmadığından, uçağa önce alınmaları ve ekonomi yolcusu yerleşirken beklemeleri yerine, klimalı araca almanın daha iyi olacağını değerlendirdim. Bunu defalarca şirket adına özür dileyip, izah ederek yaptım. Kısa sürede diğer yolcuları aldıktan sonra tekrar davet edileceklerini söyledim. İçeri alsam bu sefer "neden önce VIP'leri alıp sıcakta beklettin" diye bahane bulacaklardı. Yolcular bunu anlayışla karşıladılar çünkü kimse bana en küçük bir sitemde, serzenişte bulunmadı. İçeri geçip toparlandık ve kısa sürede yolcu alımını başlattık. Sonra VIP'leri alıp 15 dakika gecikmeyle ( Ankara'ya geliş 20 dakika gecikmeli olmasına rağmen) hareket ettik ve İstanbul'a 10 dakika gecikmeyle indik.

Sonradan öğrendiğim kadarıyla Esenboğa İstasyon Müdürü Hasan İskender, her zaman pek meşgul olduğu (!) VIP hizmetine koşup, asıl hatanın VIP'yi uçağa önce gönderen kendisinde olduğunu örtmek için ve benim sendika temsilciliğinden tanınmam nedeniyle de, yolcuları adeta aleyhimize kışkırtmış. Diğer yolculara da "kaptan yemek yiyor ve sizi bekletiyor" demiş.

Yolcu nasıl bir planlama yapıldığını, ekibin yorgunluğunu, yemek yemeye fırsatının olmadığını düşünemez kuşkusuz. Sayın Müsteşar Hasan Naiboğlu da Ulaştırma Bakanı'na bizleri şikayet etmiş. Kuşkusuz çağdaş bir ülkede yolcunun bakan veya müsteşarlığına göre ayrıcalık olmaz. Bu kadar basit bir şey için insanlar başkalarını meşgul dahi etmezler. Hele böyle bir konuda SHGM'lüğü araştırma soruşturma da açmaz. Bu şirket içi bir hatadır ve şirket, nedenlerini araştırıp gidermelidir. Konu Esenboğa istasyonu içindeki bir iletişim hatasıyla Kaptan onayı alınmadan yolcu göndermekten ibarettir.

VIP olsun olmasın yolcunun bilgilendirilmesine, mağdur edilmemesine hep özen gösterdim. Burada da kurallar içinde uçuş güvenliğine öncelik vererek sadece görevimi yaptım. Bunları anlatırken bile konunun basitliği canımı sıkıyor. Ama şu gerçek ki, her iki koşulda da, yani onayım olmadan, hem de normal yolcudan önce gönderilen VIP'yi uçağa alsam da ya da durumu izah edip aşağıda bekletsem de iş akdim feshedilecekti. Çünkü THY yönetimi bu kararı daha SHGM'nün tarafları dinlemek üzere çağırmasından bir gün önce vermişti zaten.

Esas tehlike ise kaptanlar üzerinde bu işlemin yapacağı etkidir. Düşünün, uçakta bir arıza olsa ve kaptan bunun onarılmasını beklerken VIP yolcuları bizde olduğu gibi uçağa gelse. Kaptan işten atılma korkusuyla baskı altında olmaz mı? Arızanın giderilmesini bekleyip beklememe konusunda tereddüt yaşamaz mı? Pilotlar Derneği ve Havacılık Tıbbı Derneği'nin demeçleri de beni doğruluyor. Bunlara ve ayrıntılara www.airkule.com haber sitesinden ulaşabilirsiniz.

soL: Bu haksız muamele karşısında bundan sonra ne yapmayı düşünüyorsunuz?

Bahadır Altan: Sendika olarak her zaman yaptığımızı yapacağız, yani üyeye ulaşıp ona anlatacağız. THY çalışanları bu haksızlığın farkındadır. Özellikle uçucu arkadaşlar kaptan otoritesini yok etme çabalarından son derece rahatsızlar. Ve bunun uçuş emniyetine etkisini yöneticilerin aksine önemsiyorlar. Bizim yapmaya çalıştığımız, yıllardır havacılığın bir kurallar mesleği olduğunu vurgulayarak kural ihlali ve meslek etiğine aykırı davranışlardan kaçınmayı sağlamaktır. Dört gündür çalışanların gösterdiği tepki çok anlamlı oldu. Müthiş bir duyarlılık var ve bu üretime yansıyacak, yakında hep birlikte izleyeceğiz.

soL: Sendika tarafından yapılan açıklamalarda iş ve uçuş güvenliğini tehdit eden bir davranışta bulunmadığınız özellikle vurgulanmış. Şu anda THY'da çalışma koşullarınız nasıl? Pilotlar hangi koşullar altında çalışıyorlar?

Bahadır Altan: Yaz dönemleri uçuşlar yoğunlaşınca yetersiz ve insanı önemsemeyen mantıkla yapılan aylık uçuş programları, günlük olarak sık sık değiştirilmeye başlıyor maalesef. Çalışanlar iki yıl önceki gibi çalışma ve dinlenme limitlerini, toplusözleşmeyle altında imzası olan hakları hiçe sayan uygulamalara zorluyorlar.

En son yayınladığımız bültende çok açık bir şekilde bizleri otopilot gibi, robot gibi gören uçuş planlamalarına dikkat çekmiştik. 4 gece üst üste sabaha kadar uçuş yapmak, dünyada örneği olmayan, hiçbir özel şirketin bile yapmadığı, insan bünyesinin limitlerini anormal zorlayan ve kuşkusuz uçuş güvenliğini hiçe sayan planlamalar yapıyorlar. Oysa personel durumu uygundur. İnsanı öne çıkaran iyi bir planlama yapıldığında, bu yoğunluklara gerek olmaz. Şu anda kokpit ve kabin ekibini ayrı ayrı uçuşlardan gelecek şekilde, ilave brifing ve zaman kaybına neden olan uygulama başlı başına bir sorundur. Çünkü havacılık ekip işidir. Bir takım çalışması gerektirir. Bakın Isparta kazası böyle bir zeminde olmuştur. Kabin başka şirketten kokpit başka şirkettendir. Uçağın bakımı nerede, nasıl yapılmış, neredeyse belli değildir. Bu zeminde her şey olabilir. Takım çalışmasıyla birçok olumsuzluk önceden fark edilip giderilebilir. Hataları ekip çalışmasıyla önlemek olasıdır. Ama başta söylediğim "havacı" olmak böyle bir şey işte. Mevcut yönergenin boşluklarından yararlanarak insanı hiçe sayan planlamalara karşı çıkanları işten atmakla sorunlar çözülmez.

Bu haksızlık bir dizi çabanın son halkasıdır. Kaptanların inisiyatifsiz, sinik, meslek etiğini ve kuralları hiçe sayan, sadece yöneticilerin emirlerini uygulayan emir kulları olmasını istiyorlar. Çünkü ancak o zaman plansız, programsız uçuşları her gün defalarca değiştirerek uygulayabilecekler. Oysa kanun bize birçok sorumluluk yüklerken yetki de veriyor. Bunları kullanmamızı ve öncelikler belirlememizi istiyor.

Ana yönergemiz FOM şöyle der:

"Commander öncelikler belirler. Kararlarına esas teşkil eden konular öncelikle emniyet, sonra sırasıyla ekonomi, yolcu konforu ve programın uygulanmasıdır."

Bunun yerine sıralama adeta şöyle oluyor: VIP'lerin konforu, programın uygulanması, kâr ve en son uçuş güvenliği. Bunu kabul etmek olası değil, önceliği her zaman uçuş güvenliğine verecek, meslek onurunu ayaklar altına almayacak, paraya tercih etmeyecek yüzlerce pilot var THY'de ve bu dayatmaya izin vermeyeceklerdir.

soL: THY'de tasarruf sürecine gidileceğinden ve genel olarak THY'nin yeniden yapılandırma süreci içinde olduğuna dair basında yer alan haberler var. Sizin bu konudaki izlenimleriniz nasıl?

Bahadır Altan: Çalışanlarının haklarına saygı göstermeyen, onları aidiyet duygusuyla motive etmeyen, dolayısıyla, yanına almayan bir yönetimin başarı şansı olamaz. Anadolu'da satış ofisleri, istasyonlar tasfiye edildi, yüzlerce çalışan yerinden oldu, işsiz kaldı.

Alt yöneticilerinizi bilgi ve deneyimlerine göre değil siyasal iktidara göre, dindarlıklarına göre belirlerseniz, toplumun onlara saygı ve itaatini sağlayamazsınız. Şirkete pilot alırken bile siyasal iktidarın tercihlerini öne çıkaran, kendi atadığı yöneticilerini bile sürece katmayan bir anlayışın verdiği zarar ve oluşturduğu tehlike büyüktür. Bunun sonuçları uzun vadede görülecektir. "Yeniden Yapılanma" denilen şey şirketi bölüp parçalayıp küçük lokmalara ayırmak tasarruf da işçi çıkarmak olmamalıdır.