Lastik grevinin bilançosu: Ağır travma

İki haftalık grev sonunda imzalanan toplu sözleşmenin ardından Lastik-İş Sendikası yönetimi kent kamuoyunda ve medyada olumlu hava estirmek istese de, üye tabanında ciddi sorgulamalar yaşanacağı apaçık görülüyor.

soL (Kocaeli) Türk Pirelli, Brisa, Goodyear İzmit ve Adapazarı fabrikalarında çalışan DİSK'e bağlı Lastik-İş Sendikası'na üye yaklaşık 4 bin işçi, iki haftalık grev sonrası imzalanan toplusözleşmenin yarattığı "ağır travmadan" kurtulmaya çalışıyor.

Yüzde 1,5'luk artış
Lastik-İş Sendikası, Genel Merkez ve şube yöneticileri tarafından yapılan açıklamalar dikkate alındığında, sözleşmenin parasal değil, idari maddelerde tıkandığı mesajı verilmeye çalışıldığı görülüyor. Grevin ilk bir haftası sonunda ise sorun, "işe yeni alınan işçilerin ücretlerinin belirlenmesi" ve "ilk 6 aylık dilimdeki zam oranı" olduğu biçiminde yansıtılmaya başlandı. İşe yeni alınan işçilerin ücretlerinin kim tarafından ve hangi kritere göre belirleneceği konusunda kamuoyunun yine yeterince aydınlatılmadığı ama ilk 6 aylık dilimdeki zam oranının şaşırtıcı olduğu belirtiliyor. Greve çıkılmadan önce işverenin yüzde 4,5 olan teklifi iki hafta sonunda yüzde 6'ya çekilebilirken, işçiler iki hafta boyunca yüzde 1,5 için grev yapmış oldu. Bu düşünce, işçiler arasında yaşanan huzursuzluğun da başlangıcını oluşturuyor.

Tabanda farklı sesler
Sorgulamaların oluşmasındaki ilk neden, Goodyear İzmit fabrikası işçisinin "evet" demeden greve çıkmış olması olarak gösteriliyor. İkinci nedense Lastik-İş geleneklerinde bulunan, "işverenin son teklifine, işçiye sorulmadan evet denilmesi" ve sözleşmenin imzalanması. Bu durumda, sözleşmenin sendika içi mücadelede muhalefetin sesini kısmak için de bu biçimiyle imzalandığı yorumu ağırlıkta, iki hafta süren lastik grevinin bilançosunun "ağır travma" olduğu tezi de güç kazanıyor. Lastik-İş Sendikası Genel Başkanı Abdullah Karacan, "patronlar karar verdi, grev başladı" derken, Sabancı Holding'e bağlı Brisa'nın Pazarlama ve İş Geliştirme Direktörü Gökhan Cüceloğlu'nun "hâlihazırda ortalama işçi maaşı 2 bin 400 YTL. Biz 2 bin 600 YTL önerdik, onlar ise 2 bin 700 YTL'de direndi. 100 YTL için greve gidildi" açıklamaları sonucun ipuçlarını daha önceden vermişti.

Kayıplar ve kaçış tezi
Grev süresince kamuoyuna pompalanan işveren kaynaklı bilgilerde ise sektörün çok zor durumda kalacağı ve ülkenin de ekonomik anlamda kayıplar yaşayacağı doğrultusunda oldu. Günde 80 bin adetlik lastik üretim kaybı ve 10 milyon YTL'lik cirosal kayıp, en başta gelen bilgiler arasında yer aldı. İşveren tezlerine göre, grevin devam etmesi, bu yıl 20 milyar doların üzerinde ihracata ulaşması beklenen otomotiv sektörü için de büyük tehdit oluşturacaktı. Bu tez, "Eğer lastik ve buna bağlı otomotiv sektörü 1 ay sonra tünelin ucunda ışık göremezse, özellikle ihracatta ciddi bir krize girilir" açıklamasıyla ifade edilmişti. Bu süreçte 1 milyon YTL'nin üzerinde vergi kaybının oluşacak olması da ciddi bir baskı unsuru olarak kullanıldı. Lastik işvereni yüksek maliyetler yüzünden birçok uluslararası şirketin Türkiye'de yatırım yapmak veya yatırımlarını artırmak yerine işçilik maliyetleri düşük ülkelere gittiği bilgisini de açıkça deklare etti. Bu örneklerden biri olan Pirelli, yeni yatırımlarını Mısır'da gerçekleştiriyor. Yüksek işçilik maliyetlerinden yakınan bir diğer şirketin de Goodyear olması nedeni ile gelecekte hiçbir üreticinin Türkiye'de kalmayacağı düşüncesini işçilerin grevine karşı güçlü bir argüman olarak kullanılan diğer bir başlık oldu.