KESK-AR: 'Kamuda dönüşüm emekçileri güvencesizleştiriyor'

AKP hükümetinin 657 sayılı yasayı yeniden düzenleyerek kamu emekçilerinin iş güvencesini ellerinden almaya çalışmasına karşın KESK-AR, kamuda güvencesizleşmeinin boyutlarını ortaya koyan bir rapor yayımladı.

657 sayılı yasada yeniden gündeme gelen değişiklikler, kamuda güvencesiz çalışmanın geldiği boyutları da yeniden gözler önüne seriyor. AKP hükümeti, 657 sayılı yasa yerine getirmek istediği düzenleme ile kamu emekçilerinin ellerinde kalan son haklarını bile ellerinden almak istiyor.

Böylece hükümet işin, işyerinin, mesai saatinin, ücretin, çalışma süresinde yaratmak istediği değişimlerle, kamu istihdamında kuralsızlık ve güvencesizliği kural haline getirmeye çalışıyor. Konuyla ilgili bir rapor yayınlayan KESK Araştırma Departmanı KESK-AR, güvencesiz istihdamın temelde, iş kaybı tehlikesini, sendikasızlaşmayı, koruyucu düzenlemelerden yoksun kalmayı, çalışanın kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için düşük geliri beraberinde getirdiğinin altını çiziyor.

Son 30 yıldır ciddi bir dönüşüme tabi olan çalışma yaşamını düzenleyen yasalar, çalışanların aleyhine gelişen bir süreç içinde önemli bir bölümünün tasfiye edilmesinin vurgulandığı raporda, AKP hükümeti eli ile bugün Türkiye’de oldukça hızlı bir şekilde güvencesiz çalışmanın işletilmekte olduğu ve uluslararası çalışma hukukunun gelişigüzel yorumlandığı ifade edildi.

Söz konusu raporda şu ifadelere yer verildi:

“Güvencesiz biçiminin bugün en görünür hali kamu personelini, statü hukukundan çıkartıp sözleşme hukukuna mahkûm eden sözleşmeli personel istihdamındaki yoğunlaşmadır. 2007 yılında 5620 sayılı Kanunla yapılan değişiklik öncesi sözleşmeli personelin istihdam edileceği yerler, belli bir uzmanlık bilgisinin arandığı “zorunlu” veya “istisnai” haller olarak tanımlanırken, kanun ile yapılan değişiklik sonucunda bu “istisnai” haller ve “sınırlı” istihdam kısıtlaması, genele yayılacak bir genişliğe taşınmış, memur kadrolarına sözleşmeli personel statüsünden hızlı bir ikame süreci başlamıştır.

657 sayılı kanunun 4/C maddesindeki “Geçici Personel” başlıklı çalışma biçimi, dönemsel işlerde zorunluluk durumunda çalıştırılan personelleri, “geçici işleri” kapsarken, pratikte 4/C maddesi, yoğun özeleştirme sürecinde işsiz kalan memur veya sözleşmeli personelin istihdam edildiği bir çalışma biçimi olagelmiştir.

657 sayılı Kanunda yer alan memurluk haricinde diğer istihdam biçimlerinin yaygınlaştırılmasının dışında, “hizmet satın alınması” yolu ile kamu hizmetlerinin taşeron firmalara devredilmesi de yürütülen kamu görevinin amacı ile çelişen başka bir olgudur.

Bu durum hem istihdam edilen işçilerin sosyal ve ekonomik haklarının gasp edilmesine yönelik bir süreci içinde barındırmakta, hem de kamusal üretimin kamu çıkarlarının gözetilerek yapılmasını engellemektedir. Bugün AKP hükümeti işlettiği hızlı güvencesizleştirme ve özelleştirme süreçleri ile bir yandan sosyal devlet anlayışını tamamen yok etmeye kalkışmakta, bir yandan da ucuz ve güvencesiz işçiler oluşturma amacına ulaşmak için hızlı adımlar atmaktadır.”

"Sağlıkta taşeron işçi sayısı yüzde 1400 arttı"
Bugün kuşkusuz güvencesiz istihdama dair dönüşümün en yoğun hissedildiği yerlerden birinin sağlık alanı olduğunun vurgulandığı raporda, “Sağlık çalışanlarında çalışan kadrolu personelin sayısında 1995-2010 yılları arasında yaşanan artış yaklaşık yüzde 55 iken, taşeron olarak çalıştırılan işçilerin sayısındaki artış yüzde 1400” olduğuna dikkat çekildi.

"Bugün güvencesizleştirilen geleceğimizdir"
Uluslararası hukukun görmezden gelinerek anayasal güvencelerin yok edilmesine kadar varan “AKP ile hukuki dönüşüm” süreci göz önüne alınırsa, yalnızca hukuksal mücadelenin tek başına oldukça zayıf kalacağının hatırlatıldığı raporda, “Bugün güvencesizleştirilen sadece işler değil, toplumsal hayatın kendisi, geleceğimizdir. Güvencesizleştirmeye karşı sendikal mücadelenin gücü, bugün emekçi sınıfların bu saldırılara karşı mücadele edeceği en etkili zemin olacaktır” ifadelerine yer verildi.

(soL- Haber Merkezi)