Kanları ellerinizde!

AKP'li Zafer Çağlayan'ın "Sektörün eksiklerini mutlaka yerine getirmemiz gerekiyor. Ama sektörü öldürmeyelim" cümlesinin ardından Zonguldak'ta bir tersanede 4 işçi daha yaşamını yitirdi. Tersaneler cinayet mahalline dönüşürken, AKP ölümler karşısında kolunu kıpırdatmamaya devam ediyor.

Temmuz ayı içerisinde tersanelerde art arda beş işçinin hayatını kaybetmesine neden olan iki iş cinayeti yaşandı. Önce, 15 Temmuz günü Tuzla'daki Torlak Tersanesi'nde Nurettin Bingöl isimli işçi vinç sepetinden düşüp hayatını kaybetti. Dün ise, Zonguldak'ın Ereğli ilçesindeki Ustaoğlu Tersanesi'nde işçilerin üzerinde çalıştığı iskelenin aşırı yük nedeniyle çökmesi üzerine dört işçi öldü.

AKP hükümeti, işçi ölümleri ile ilgilenmezken asıl gündemine sektörü ne pahasına olursa olsun desteklemeyi aldı. Bunun anlamı, "işçiler ölmeye devam etsin ama sektörü öldürmeyelim" demek... Zira, 15 Temmuz'da yaşanan ölümün ardından Devlet Bakanı Zafer Çağlayan daha önceden belirlenmiş planını değiştirmeye gerek duymayıp, hemen iki gün sonra Galata Denizcilik şirketinin Tuzla Gisan Tersanesi'nde inşa ettiği tankerin suya indirilmesi törenine katıldı.

Çağlayan törendeki konuşmasında tersanelerdeki ölümlerden de bahsetmek zorunda kaldı ama, "orada her kaybettiğimiz can, bizim canımızdan gitmiştir. Ama, Türkiye'nin gemi inşa sanayisinde elde ettiği bu başarısını, dünyada bu pazarı elinden kaptığımız yerlerden provoke etmek isteyenler var. Sektörün eksiklerini mutlaka yerine getirmemiz gerekiyor. Ama sektörü öldürmeyelim" dedi.

Hükümet olarak sonuna kadar her türlü sorumluluğun bilincinde olunduğunu söyleyen Çağlayan'ın, bu ifadeleri işçilere değil tersane patronlarına yönelik kullandı. Çağlayan'ın, "sektörün elde ettiği başarıyı, dışarıdan bu sektörün rakiplerinin provoke etmesine izin vermeyelim" ifadesi de işçi ölümlerinin düpedüz rekabeti zedeleyen bir faktör olarak görüldüğünü ortaya sermişti.

Tuzla tersanelerinde sayıları her geçen gün artan işçi ölümleri tartışılmaya devam ederken, AKP hükümeti yeni tersanelerin inşa sürecine, sektörün hayatiyetine ilişkin elinden gelen ne varsa yaptı. AKP hükümeti ile zirve yapan özelleştirmeci ve piyasacı uygulamaların sonucu olarak, güvencesiz, sigortasız ve uzun sürelerle çalışma da, en çok tersanelerde can aldı.

Nasıl ölüyorlar...
AKP döneminde tersaneler, işçiler için iş yeri olmaktan çıkıp cinayet mahalline dönüştü.

Sosyal güvencesizlik ve taşeronlaşmanın laboratuarı niteliğindeki Tuzla tersaneler bölgesinde, 2008 yılının sadece iki aylık bir zaman aralığında, 25 yaşındaki Mikail Kavak, 17 Şubat'ta kaynak yaptığı sırada elektrik akımına kapılarak, Orhan Erim, 15 Şubat'ta vinçte sıkışarak, Cevat Toy, 12 Şubat'ta Dearsan Tersanesi'nde geminin ambarına düşerek, 4 Şubat'ta 19 yaşındaki Metin Turan denize düşüp boğularak, 14 Ocak'ta Sedef Tersanesi'nde yine 19 yaşındaki Onur Bayoğlu adlı işçi ambara düşerek ölmüştü.

Çalışma saatleri işçi ölümlerinde en büyük etkenlerden biri... Üç vardiya art arda yani toplamda 22 saat kesintisiz çalışan işçilerin sayısı oldukça fazla. Tersanelerde yaşanan iş cinayetlerinin, gemi inşaat sanayiinin 2002'den sonra patlama yapmasıyla ise doğrudan ilişkisi var. Bir işçinin 22 saat aralıksız çalıştırılması, üretimin artışına rağmen istihdamın ve teknolojinin aynı oranda yükselmemesinin sonuçlarından biri.

Nasıl aklanıyorlar...
Tuzla'da 2007'de 21 Ağustos-3 Eylül tarihleri arasında 13 günde 5 işçinin ölmesi kamuoyunun tekisini çekmiş, dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, ölümlerin meydana geldiği tersaneleri teftiş etmişti. AKP eski milletvekili ve Desan tersanesi sahibi Cengiz Kaptanoğlu da teftişe katılmış, basın ise tersaneye sokulmamıştı. İşçilerin, "iş kazası yaşanmayan bölümler denetleniyor" uyarılarına karşın, denetleme sonucu Çelik, "alınan önlemleri beğendim" demişti.

13 günde beş ölüm sonrasında Limter-İş, kazaların meydana geldiği Kaptanoğlu'nun Desan'ı, MHP'li İstanbul Milletvekili Durmuşali Torlak'a ait Torgem'i ile Selah, Tuzla Tersanenicilik ve Umut Gemi şirketleri hakkında "ihmal sonucu ölüme sebebiyet vermek" suçunu düzenleyen TCK'nin 85. maddesinden suç duyurusunda bulunmuş ancak 'takipsizlik' verilmişti.

Siz öldürdünüz!
AKP hükümeti tersanelerdeki ölümler konusunda önce uzun bir süre susmayı denedi. Sonra, işçi ölümlerinin azaltılması veya ötelenmesi için geçici olarak önlemlerin arttırılması veya göstermelik açıklamalar yapılması gündeme geldi. Hatta ölümler "kader" denilerek geçiştirilmeye çalışıldı.

Susmak yerine tersanelerdeki işçi ölümlerine ilişkin değerlendirmelerde bulunanlar da oldu...

-En başta, Tuzla tersanelerindeki kazaların nedenlerini, "meslekten olan kişilerin burada çalışmaması ve de iş emniyeti ve kurallarının uygulamasındaki eksiklikler" olarak açıkladılar.

-Ölümleri, tersanecilik sektöründeki hızlı gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan "eksiklik"ler olarak tanımladılar. Hatta suçlu, 1982 yılında, gemi yapımı ile ilgili meslek liselerini kapattığı için "darbe yönetimi" idi.

-2008 Mayısı'nda dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Yalova tersanelerini ziyareti sırasında, Türkiye'nin tersanecilikte 20'li sıralardan 5. sıraya kadar çıktığını ve 2 milyar YTL'nin üzerinde ihracat gerçekleştirdiğini söyledi, "olayı yalnız sipariş ve talep olarak algılarsak, yanlış yaparız. Parayı kazandıran işçidir, emektir. Bunun da kıymetini bilmeliyiz" diyerek, işçi ölümlerine artan tepkileri, patronları kibarca uyararak dindirmeye çalıştı.

-Bakan Faruk Çelik, bu açıklamadan kısa bir süre önce yine 2008'in Mayıs ayında, tersanelerde yaşanan ölümler hakkında verilen bir önergeyi Meclis'te cevaplarken de, işçi ölümlerinin sadece tersane sahiplerine maliyetine indirgendiğini ortaya koyacak şu açıklamayı yapıyordu: "2007 yılı Kasım ayından bu yana, tersanelerde işçi ölümlerine yol açan eksikliklerin ve yapılan hataların işverene maliyetinin yaklaşık 2 milyon YTL..."

-TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı ve AKP Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ise her iş kolunda ölümler olabildiğini, "hastanelerde bile" ölümler meydana geldiğini söyledi.

-AKP Hatay Milletvekili Orhan Karasayar 2008 Ağustosu'nda yaptığı bir açıklamada, AKP iktidara geldiğinden o güne dek sayısı 100'ü aşmış olan işçi ölümünü hiçe sayarak, tersaneler sektöründe ciddi başarılar elde ettiklerini söyledi, özelleştirme kapsamında olan İskenderun Limanı'na üç tersane yapılması hedeflendiğini açıkladı.

-Çevre ve Orman eski Bakanı AKP'li Osman Pepe’nin, bir ortağını emanetçi olarak kullanıp Hat-San Tersanesi’ni Pepe aile şirketi PEKAR’ın bünyesine kattığı ortaya çıktı. Pepe'nin bakanlığı bırakmasının ardından, tersane emanetçiden aile şirketine devredildi. Böylece, Hat-San Tersanesi’nin yer aldığı bölgede tersane yapılması yasal olarak mümkün olmadığı halde, Osman Pepe'nin bakanlığı döneminde bunu "mümkün" kıldığı anlaşıldı.

-AKP'nin bir diğer tersane patronu İstanbul Milletvekili Hasan Kemal Yardımcı, dünya gemi inşa sipariş defteri son üç yılda yüzde 89 büyürken, Türk tersanelerinde yüzde 360 büyüme sağlandığının gözönünde bulundurulması gerektiğini söyledi, "sektör ani talep patlamasına hazırlıksız yakalandı. Araba hızlı gidiyor, ama sektör güvenlik açısından zayıf kaldı. Bizimkilerin (tersane sahipleri) de duyarsızlığı oldu " diyerek kâr hırsı nedeniyle güvenlik önlemlerinin ihmal edildiğini itiraf etti.

-Tuzla'daki Desan Tersanesi'nin ortaklarından AKP eski milletvekili Cengiz Kaptanoğlu, Tuzla tersanelerinde ilkel koşullarda, ilkel yöntemlerle çalışıldığını, ölümlerin de bundan kaynaklandığını gizlemek ve hedef saptırmak için, "bu işler polislik, MİT'lik işler. Ölümlerin gerçek sebeplerini bulmak isteyen, bizlerin üstüne değil, emniyet güçlerine gitsin" şeklinde konuştu.

(soL - Haber Merkezi)