İşçi ölümlerinde suçlu yok!

Yine bir maden kazası faciası, yine işçi ölümleri... AKP, suçu atmanın şimdiden yolunu buldu. Dinçer'e göre devletin yapacakları bir yere kadar. Suç, eğitimsiz işçilerde!

Balıkesir Dursunbey’deki Şentaş Madencilik'te dört yıl aradan sonra meydana gelen patlamada 13 kişi yaşamını yitirdi. Yapılan ilk belirlemede 17 işçinin öldüğü basına yansımıştı ancak 9 işçinin olay yerinde, 4 işçinin ise ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılmasından sonra hastanede yaşamını yitirmiş olması, ardından da bu 4 işçinin hem Balıkesir hem de Dursunbey’de kayıtlara geçmesi sayının yanlış yansıtılmasına neden oldu. Patlamada hayatını kaybedenlerin isimleri şöyle: İbrahim Saygılı, Muharrem Karaca, Mustafa Demirel, Ali Yaren, Önder Kartepe, Celal Karakafa, İsmail Görlen, Bünyamin Tuncay, Süleyman Duman, Mehmet Özel, Engin Tanrıkulu, Mustafa Serkan Aydın ve maden mühendisi Özgür Seçkin.

Bakan Dinçer'in doğru bilgi akışı olmamasını şu sözlerle anlatması dikkat çekti: ''Arkadaşlar bir karışıklık olmuş. Maden ocağından alınan yaralılarımız ve hastalarımızla ilgili. Bazı sayılar çift sayılmış görülüyor. Tabii bu iyi bir haber. Muhtemelen daha az kaybettiğimiz arkadaşımız var. Ama ben doğrusu ikinci bir rakam vermek istemiyorum. Balıkesir'de gidip göreceğim, durumu teyit edeceğim. Ama muhtemelen daha az ölümüz var.''

Yaralanan işçilerden İbrahim Arslan, Arif Bozdemir ve Mehmet Demirel, durumları ağır olduğu için İzmir'e sevk edildi. Hastane yetkilileri, yaralıların hayati tehlikesinin bulunduğunu açıkladılar.

Hükümet sorunu anlayamadı
Patlamanın ardından hükümet cephesinden gelen açıklamalar öncekilerden farklı değil. 13 işçinin yaşamını kaybettiği patlama sonrasında açıklama yapan Başbakan, 20 gün önce denetimden geçen madene ait rapor açıklanmadan konuyla ilgili yorum yapılamayacağını belirtirken, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Dinçer, yaşananların nedenini “anlamakta zorlandıklarını” ifade etti.

Dinçer, kurtarma faaliyetlerine katılan ekibin deneyimine değinirken, “sorunun ihmal ya da teknik yetersizlikten kaynaklanmadığı” yönünde bir izlenim uyandırılmaya çalışıldığı gözlendi.

Dört yıl önce de benzer bir patlamada 17 işçinin hayatını kaybettiği madene ait denetleme raporuna neden ulaşılamadığı anlaşılamazken, yapılan açıklamalarda madenin “diğer madenlere kıyasla daha donanımlı” olduğu biçiminde muallak ifadeler kullanılması dikkat çekti.

Öte yandan maden ocağının sahibi Balıkesir Ticaret Odası Meclis Başkanı Erhan Ortaköylü’nün, kazanın ardından kameraların karşısına geçip ölen işçilerin arkasından “Allah günahlarını bağışlasın” diyerek kendini aklamaya çalıştığı görüldü.

Aynı patrona ait ve taşeron bir şirket tarafından işletilen bir başka madende 2007 yılında yaşanan grizu patlamasında da, 3 işçi hayatını kaybetmişti. Dursunbey Odaköy bölgesinde 5 madeni bulunan Ortaköylü, madenlerinin bir kısmını taşeron şirketler eliyle işletiyor. Ayrıca madenlerinde sendikalaşmaya izin vermediği belirtiliyor.

Dinçer'den gece açıklaması: Ölümleri engelleyemeyiz
İş kazalarının ardından konuyla 'ilgili' bakan Dinçer, denetimlerin 'zaten' yapıldığını belirterek ''Zaten proje kapsamında bir çalışma yürütüyorduk. O maksatla da gelmiştik. Dolayısıyla son denetimlerle ilgili bilgileri, daha ayrıntılı biçimde ancak yarın verebilirim. Ama şunu söylemem lazım. Özellikle denetleyerek, maden ocaklarındaki kazaları önleyemeyiz. Mutlaka devlet olarak görevimizi yapacağız, sorumluluklarımızı yerine getireceğiz ve elimizden geldiği kadar sık ve hassasiyetle denetleme yapacağız. Ama iş kazası, toplumsal bir kültür meselesidir" açıklamasında bulundu.

Dinçer'in "toplumsal kültüre" işaret ederek yaptığı skandal niteliğindeki bu açıklaması, tersanelerde yaşanan iş cinayetlerinin nedeni olarak işveren ve hükümet tarafından yapılan "işçilerin cahilliği" ve eğitim yetersizliği yönündeki açıklamalarla örtüşüyor.

Suçlu var mı yok mu?
Dinçer sözlerine devam ederken suçlunun var olup olmadığıyla ilgili ilginç açıklamalarda bulunarak bunun bir 'sorumluluk' meselesi olduğunu söyledi: ''Dolayısıyla denetim vardı. Denetimde her iş güvenliği tedbirlerini almış olsalar bile, eğer bir kaza meydana gelmişse, buna başka bir sorumlu ve suçlu mu arayacağız? Mutlaka her yapılan hatanın, her kaybedilen canın bir sorumlusu, bir suçu vardır. Bu da varsa, bunun da hesabı mutlaka sorulur. Ama bunların hepsinden daha önemlisi bizim kendi hayatımızı önemseyen, sorumluluklarımızın farkında olan bir bilinç yaratmaya ihtiyacımız var. Sizlerden ve kamuoyundan bu konuda yardım talep ediyorum.''

Madenler alarm veriyor
Dursunbey ve çevresinde özel sektöre ait çok sayıda denetimsiz maden ocağı bulunduğu ve bölgede sigortasız çalışmanın yaygın olduğu bildirilirken, maliyetleri düşürme kaygısıyla maden sahiplerinin iş sağlığı ve güvenliğini hiçe saydığına dikkat çekiliyor. Bölge halkının tüm risklerine karşın, işsizlik ve çaresizlik nedeniyle bu madenlerde çalışmak durumunda bırakıldığına işaret ediliyor.

Madenlerin denetimlerinin göstermelik olarak yapıldığı ve gerçeği yansıtmayan raporlar düzenlenebildiği de belirtilirken, son zamanlarda giderek artan patlama ve ölümler, hükümetin konuya yaklaşımındaki ciddiyetsizliği gösteriyor.

Son olarak geçtiğimiz yıl Aralık ayında Bursa’daki Bükköy Madencilik AŞ’ye ait bir madende meydana gelen patlamada 19 işçi yaşamını kaybetmişti. Maden sahibinin doğrudan hükümet üyelerince korunduğu gözlenirken, AKP Bursa Milletvekili Ali Koyuncu patlamanın “madende çalışan işçilerin hatası olduğunu” iddia etmiş, daha sonra yapılan incelemede sorunun işletmenin ihmalinden kaynaklandığı ortaya konmuştu.

(soL-Haber Merkezi)