İHD: Cezaevlerinde hak ihlalleri sürüyor

İHD'nin Maltepe'deki üç cezaevinde yaşanan olaylar üzerine hazırladığı raporda, şiddet, hakaret, aşağılama, hak gaspı gibi uygulamaların çocuklara dahi uygulandığına işaret edildi. Raporda, bu tür uygulamaların merkezi kabul ve onay gördüğü vurgulandı.

soL (HABER MERKEZİ) İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Maltepe L-1, L-3 ve çocuk cezaevlerine yapılan ziyaretler ve bu ziyaretler kapsamında bazı tutuklular ile ve idari yetkililer ile yapılan görüşmeler sonucunda, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) ve Tutuklu Aileleri Derneği (TUAD) üyesi avukatların da desteğiyle oluşturulan raporunu yayımladı.

Raporda öncelikle, siyasi nedenlerle tutuklanarak Maltepe Çocuk Cezaevi'ne konulan 18 yaşından küçük çocuklar ile, tutuklulukları süresince yaşları 18'i geçerek Gençlik Cezaevi bölümüne geçen çocukların gerçekleştirdiği açlık grevlerine değinildi.

Çocukların rapora taşınan tanıklıklarına göre, 6 kişilik bir koğuşta kalan B.Y. adlı çocuk, 4 Haziran Perşembe günü görüşten dönerken ortada hiçbir neden olmaksızın müdür tarafından ensesine vurulması üzerine "Bize böyle yapmayın" diye müdürü uyardı. Müdür çocuğa "Sizle illa sopayla mı diyalog kuracağız?" şeklinde yanıt verdi. Ertesi gün 30 kişilik kalabalık bir gardiyan grubu koğuşa girerek olağan dışı bir şekilde sayım istedi. Çocuklardan "Ne yaptık ki biz, niye böyle sayım istiyorsunuz" diye soran E.O, infaz memurları tarafından karantinadaki tek kişilik bir hücreye koyularak müdür ile çok sayıda memur tarafından dövüldü. Geride kalan çocuklar, aynı gün açlık grevine başlayarak hücrede tutulan arkadaşlarının koğuşa geri getirilmesini talep etti. Aynı günün akşamı E.O. koğuşa geri getirildi ve infaz memurları bundan sonra çocuklardan sıraya girerek sayım vermelerini istemeyeceklerini söyledi. Çocuklar açlık grevini 4 gün sürdürdü.

Çocuklar, cezaevine ilk girişlerinde dayak yediklerini ve yargılandıkları dava nedeniyle "Siz teröristsiniz, devlet düşmanısınız" gibi sözlere maruz kaldıklarını da ifade ettiler. Diğer koğuşlardan yanlarına gelmek isteyen başka siyasi dava sanığı çocukların ise "Ben örgüt üyesiyim, teröristlerin koğuşuna geçmek istiyorum" biçiminde yazılı beyanda bulunmaları istendi ve bu koğuşa geçtikleri taktirde aile görüşünden mahrum bırakılacakları gibi tehditlerde bulunuldu.

18 yaşını doldurdukları için Gençlik Cezaevi bölümüne geçen ve 4 kişilik bir koğuşta kalan çocuklar da 9 Haziran 2009 tarihinde başlayıp aynı gün sona eren bir açlık grevi gerçekleştirdi. Çocuklardan birinin, diğer üç çocuk gelene kadar "siyasi koğuş olmadığı için" tecrit edilerek 2 ay hücrede kaldığı belirtildi. Çocuklar cezaevine girişte çırılçıplak soyularak onur kırıcı aramalara maruz bırakıldıklarını, dövüldüklerini, teröristlikle suçlanıp tehdit edildiklerini, rapor almak için veya hastalandıklarında revire çıkarılmadıklarını, sayımlarda sorunlar yaşadıklarını, talepleri olduğu halde kütüphane, spor alanları ve müzik, resim vb kursların verildiği yerlere götürülmediklerini, 'Günlük' adlı gazete ile diğer cezaevlerinden gelen kitap ve dergilerin, fotoğrafların, kendilerine verilmediğini, giysilerin keyfi olarak alınmadığını, kol saatlerinin verilmediğini, radyo ve televizyonlarının olmadığını, havalandırma süresinin azaltıldığını belirttiler.

Bütün bu sorunların artarak sürmesi nedeniyle başlattıkları açlık grevine, müdür ile iki baş memurun kendileriyle görüşüp sorunların çözüleceğine dair söz vermeleri sonucu son verdiklerini söyleyen çocuklar, sözlerin tutulmadığını ifade ettiler.

Maltepe L-3 Cezaevi'nde ise 6 tutuklunun gardiyanlar tarafından feci şekilde darp edildiği iddia edildi. Buna göre, adli tutukluların kaldığı bir koğuşta ortaya çıkan kavgayı ayırmaya çalışan bir ceza infaz memurunun ölümle tehdit edildiği olayın ardından, 12 Mayıs 2009 sabahı bazı tutuklulara çok sayıda infaz memuru tarafından "intikam saldırısı"nda bulunuldu. Kameraların olmadığı yerlerde gerçekleştirilen ve yer yer kameraların görüntü almaması için ışıkların söndürüldüğü saldırı sonucunda 6 tutuklunun ağır yaralandığı, ancak tedavileri yapılmadığı gibi rapor almaları için revir ya da hastaneye de götürülmedikleri ifade edildi.

Yaralı tutuklular, olaydan ancak 20 gün sonra suç duyurusunda bulunmak için savcılığa gidebildiklerini, bu süre içinde darp izlerinin büyük ölçüde ortadan kalktığını, yine de bazı mahpuslarda darp izlerinin adli tabiplikçe tespit edildiğini ve savcılığın soruşturma açtığını belirttiler. İHD, ceza infaz memurunun tehdit edilmesinin kabul edilemeyeceğini, ancak bunun karşılığının asla bir "intikam saldırısı" olamayacağını vurguladı.

Raporun sonuç kısmında, Maltepe'deki sözkonusu üç cezaevindeki uygulamaların ilerici-insani infaz anlayışının ülkemizde hala yer bulmadığını gösterdiği, şiddetin, hakaretin, aşağılamanın, hak gasplarının çocuklara dahi uygulanıyor olmasının cezaevi personelinin eğitiminin ne kadar eksik, yetersiz ve çarpık olduğunu ortaya koyduğu belirtildi. Ayrıca bu uygulamaların ısrarla sürdürülmesinin ve sorumluların cezalandırılmamasının da, yaşanan olumsuzlukların merkezi kabul ve onay gördüğünü gözler önüne serdiği ifade edildi. İHD, cezaevlerindeki bu tür uygulamaların takipçisi olacağını ve tutuklu haklarının korunması için gerekli çalışmaları gerçekleştireceğini beyan etti.