Eğitimde Sınıf Tavrı: Haydi öğretmenim, sözü Bakan Dinçer’e bırakma!

Eğitimde Sınıf Tavrı 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, Bakan Dinçer’in susması için artık öğretmenlerin konuşması gerektiğini vurgulandı.

Eğitimde Sınıf Tavrı, 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü dolaysıyla eğitim emekçilerine yönelik “Haydi Öğretmenim, Sözü Bakan Dinçer’e Bırakma” başlıklı bir açıklama yaptı. Yapılan açıklamada Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in öğretmenleri ve öğretmenlik mesleğini aşağılayıcı sözleri hatırlatılırken, “Biz konuşalım, mesleğimize sahip çıkalım ki, Dinçer sussun!” denildi.

Eğitimde Sınıf Tavrı tarafından yapılan açıklama şu şekilde:

“Bugün 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e bakarsanız öğretmenler Eminönü’ndeki güvercinler gibi yem bekliyor, derse geç giriyor, üç ay tatil yapıyor, çok ücret alıyor. Dinçer kendince mesleki onurumuza bu şekilde saldırarak, öğretmen karşıtı politikalarını meşrulaştırmaya ve yıllardır adım adım eğitimi sürükledikleri karanlığı örtmeye çalışıyor.

"Okullarımızda şiddet görüyor, öldürülüyoruz!"
Oysa Bakan Dinçer de biliyor ki, biz Türkiye’deki öğretmenler OECD üyesi ülkelerin ortalamasına göre yılda 120 saat fazla çalışıyoruz ve daha düşük ücret alıyoruz. Türkiye’de öğretmenler işsiz, öğretmenler güvencesiz, öğretmenler ağır çalışma koşullarıyla karşı karşıya. 4+4+4 sistemi uyarınca 60-72 aylık çocukların okula alınmasıyla birlikte henüz oyun çağındaki çocuklarla ve 50’yi 60’ı geçen mevcutlarla, gerekli araç gereç, okul ortamı sağlanmaksızın ders yapmaya çalışıyoruz. Yıllarını sınıf öğretmenliğine vermiş arkadaşlarımız alan değiştirerek bu kaostan kurtulma çabasında. Hiçbir planlama yapılmaksızın tam da AKP’nin herkesi suçladığı biçimde “ideolojik kaygılarla” yapılan düzenlemelerle on binlercemiz norm fazlası konumda okul okul geziyoruz. Eş durumundan tayin isteme hakkının gasp edilmesiyle ailelerimiz parçalandı eşlerimizden, çocuklarımızdan ayrı yaşamak zorunda bırakıldık. Mesleğimizle ve eğitimle hiç aynı yere koyamadığımız “dindar nesil” yetiştirme misyonunu üstlenmeye zorlanıyoruz. Artık bıçak kemiğe dayandı: Sınıflarımızda, okullarımızda şiddet görüyor, öldürülüyoruz!

Peki, Bakan Dinçer, içinde bulundukları bu koşullara rağmen özveriyle çalışan öğretmenlere hangi cüretle saldırıyor, aşağlıyor? Sorunun acı ama doğru yanıtı, kendisinin bu cüreti bizlerin yeterince mesleğimize ve haklarımıza sahip çıkmamamızdan aldığıdır.

Biz öğretmenler, tüm eğitim emekçileri örgütlü olmadığımız, mücadeleden geri durduğumuz ölçüde Bakan pervasızlaşmakta hakaretlerine her gün yenisini eklemektedir. Nasıl ki küçük bir zengin azınlığın temsilcisi AKP emekçi halk ayağa kalkmadıkça ülkeyi savaşa sürüklemekte, eğitimi gericileştirmekte, Alevilere, Kürtlere, kadınlara saldırmakta beis görmüyor ama karşısında direnen emekçi halkı görünce geri adım atıyorsa, Bakan da karşısında mesleğine, onuruna, sınıfına sahip çıkan öğretmenler görmedikçe susmayacak.

"5 Ekim yeni bir başlangıç olsun"
5 Ekim 2012’de Dünya Öğretmenler Gününü, biz eğitim emekçileri AKP’nin ve tüccar Bakan Dinçer’in karşısına dikilmek için yeni bir dönemin başlangıcı olarak görüyoruz.

Biliyoruz! Aklın, bilimin, kamusal eğitimin düşmanı AKP’ye “Sen Türkiye Değilsin!” demek için emekçilerin, halkın yanında saf tutmanın şimdi tam zamanı. Ama aynı zamanda şimdi sendikamız Eğitim-Sen’de örgütlenme, derdimizi halka anlatma, sokağa çıkma, sözü Bakan Dinçer’e bırakmama zamanı! Biz konuşalım, mesleğimize sahip çıkalım ki, Dinçer sussun!”

(soL-Haber Merkezi)