DİSK: Yeni sendikalar kanunu 12 Eylül'ün devamcısı

DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, DİSK’in Üçlü Danışma Kurulu toplantılarına katılmayacağını açıkladı. DİSK’in işçi sınıfının sıkıştırılmak istendiği yeni cendereye karşı sessiz kalmayacağını belirten Görgün, yeni taslağın içinde, kıdem tazminatı fonu ve bölgesel asgari ücretin yer aldığını söyledi.

DİSK 2011 Genel Seçimlerinden sonra oluşturulan ve hükümetin ILO’ya uygun çalışma düzeni uygulamak için davet ettiği üçlü danışma kurulu toplantılarından çekildi.

“2821 ve 2822 ülkemiz için utanç kaynağıdır”
Türkiye’de 12 Eylül Askeri Darbesi’yle biçimlendirilen çalışma ilişkilerini düzenleyen yasaların yürürlükte olduğunun belirten Görgün, “Sendikal örgütlenme, toplu sözleşme, grev hakları ve özgürlüklerin çerçevesini çizen mevzuat ve hukuk çerçevesi, 1983 yılından beri işçilerin ellerini kollarını bağlayan bir işlev görmüştür. İşçileri tutsak alan 2821 ve 2822 sayılı bu yasalar, ülkemiz için 28 yıldır utanç kaynağı olmuş ve katlanılamaz bir nitelik kazanmıştır” diye konuştu.

“Asgari düzey ILO sözleşmeleridir”
Yaşanan bu durumun Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmeleri olmak üzere Türkiye’nin taraf olduğu hukuk belgelerine aykırı olduğunu vurgulayan Görgün, sendikal hak ve özgürlüklerin üç temel unsur üzerinde yükseldiğini ve bunların örgütlenme, toplu sözleşme ve grev hakkı olduğunu ifade etti. DİSK’in yıllardır, kararlı bir şekilde, örgütlenme özgürlüğü, toplu sözleşme ve grev hakkına ilişkin yasaların asgari düzeyinin ILO sözleşmeleri olduğu ve bunun Anayasa’nın da bir gereği olduğunu savunduğunu vurgulayan Görgün, 2011 Genel Seçimleri’nden sonra oluşturulan yeni hükümetin, ILO sözleşmelerine uygun bir düzenleme için Üçlü Danışma Kurulu görüşmelerine başladığını dile getirdi.

“Darbe yasalarının bir benzeri yapılıyor”
DİSK’in geçmişteki olumsuz deneyimlere rağmen iyi niyetle çalışmalara katıldığını belirten Görgün, buna rağmen zaman içinde işveren örgütlerinin taleplerinin giderek ağırlık kazandığını söyledi. Üçlü Danışma Kurulu’nun gündeminde bulunan “Sendikalar Kanunu” ve “Toplu Sözleşme Kanunu” görüşmelerinde gelinen aşamanın hayal kırıklığı yarattığını belirten Görgün, “Özellikle Toplu İş Sözleşmesi Yasa Tasarısı’nın bugünkü şekliyle yasalaşması halinde 12 Eylül Askeri Cuntası tarafından çıkarılan 2822 sayılı Yasa’nın bir benzeri olmaktan başka sonuç yaratması mümkün değildir” diye konuştu.

“Bu yasaya reform denilemez”
Sendikal hak ve özgürlüklerin kullanılmasını engelleyen ve yok eden işkolu, işletme ve işyeri barajlarını koruyan bu yasa taslağına reform denilemeyeceğini savunan Görgün şunları söyledi “Yasaklarla dolu mevcut toplu sözleşme düzeninin korunmasında direnerek konfederasyonların ve sendikaların çerçeve sözleşme ve işkolu sözleşmesi yapma hakkını tanımayan, toplu sözleşme hakkını tüm işçilerin kullanabileceği bir hak olarak tanımlamayan, Genel grev, hak grevi dahil bütün grev engellerini ve yasaklarını, grev ertelemelerini ve zorunlu tahkimi koruyan bir yasa “reform” olarak nitelendirilemez.”

"Bölgesel asgari ücrete yol açacak"
Hazırlanan taslakların, kıdem tazminatı fonu kurulmasını öngördüğü belirten Görgün, ayrıca bölgesel asgari ücret uygulanması ve özel istihdam büroları eliyle işverenler için yaratılmak istenen “ucuz emek” cennetine, güvencesiz çalışma koşullarına zemin yaratacağını söyledi.

Bu yüzden yürütülmekte olan üçlü danışma kuruluna katılmayacaklarını belirten Görgün, işçileri temel haklarından mahrum bırakan ve mağdur eden bugünkü düzenin farklı bir biçimde sürdürülmesine karşı kararlı biçimde mücadelelerini sürdüreceklerini dile getirdi.

(soL - Haber Merkezi)