'Büyük Madenci Yürüyüşü'nün 21. yılı

Bundan tam 21 yıl önce, 100 bin işçi Zonguldak'tan Ankara'ya "Büyük Madenci Yürüyüşü"nü gerçekleştirdi. Büyük yürüyüşün yıldönümünde Genel Maden İşçileri Sendikası bir basın açıklaması yaparak, 4-8 Ocak 1991 Ankara Yürüyüşünün, madenci feneri ile Türkiye’yi aydınlattığını söyledi.

Bugün, 4-8 Ocak 1991 Zonguldak-Ankara Büyük Madenci Yürüyüşü ’nün 21. Yıldönümü. Büyük Madenci Yürüyüşü’nün yıldönümü dolayısıyla Genel Maden İşçileri Sendikası Genel Başkanı Eyüp Alabaş bir basın açıklaması yaparak, maden işçileri ve Zonguldak halkının grev ve yürüyüşünün, ülkenin işçi ve emekçilerine hâlâ ışık tuttuğunu söyledi.

İlk kazma 1848’de vuruldu
Zonguldak Havzası’nda taşkömürü madenciliğinde ilk kazmanın vurulduğu yılın 1848 olduğunu hatırlatan Alabaş, bu yılın bir mücadele tarihinin de başlangıcı olduğunu dile getirdi.

‘4-8 Ocak 1991 tarihi, bu mücadele tarihinin en önemli simgelerinden birisidir’ diyen Alabaş, “4 Ocak tarihi, maden ocaklarımızı, demir-çelik sektörümüzü, enerji sektörümüzü ve ülkemiz sanayisini, yani üretim kültürünü hedef alanlara karşı, maden işçilerinin, Zonguldak ve bölge halkının verdiği büyük mücadele günüdür” dedi.

Büyük yürüyüş 4 Ocak’ta başladı
30 Kasım 1990 tarihinde başlayan grevle, 35 gün Zonguldak caddelerinde mücadele eden Zonguldak halkı ve işçilerinin bu uyarıları dikkate alınmayınca “Artık yeter” diyerek Ankara yoluna çıktığını vurgulayan Alabaş, “4 Ocak 1991 tarihi, haykırışları duymayanlara karşı, yüzbini aşan insanla Ankara’ya yürüdüğümüz ve sesimizi dünyaya duyurduğumuz tarihtir. 4-8 Ocak 1991 Ankara Yürüyüşümüz ile Madenci Feneri, Türkiye’yi aydınlatmıştır” diye konuştu.

“İşçiler Mengen’den bütün dünyaya seslendi”
Kar, kış demeden yollara çıkan yüz binin üzerinde insanın, 5 gün boyunca yollarda, dağda, bayırda büyük bir kararlılık ve disiplin ile sloganlarını haykırdığını belirten Alabaş, işçilerin, Mengen’de kurulan barikat önünde tüm dünyaya seslerini duyurduğunu ifade etti.

Zonguldak’ta ne olmuştu?
Zonguldak'taki Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) ve Maden Tetkik ve Arama Enstitusu (MTA) işyerlerinde örgütlü olan Türk-İş'e bağlı Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) ile işveren arasında 48 bin işçi için sürdürülen toplusözleşme görüşmelerinin uyuşmazlıkla sonuçlanması üzerine sendika grev kararı aldı. 30 Kasım 1990'da başlayan greve sol sosyalist partiler ve örgütler ile meslek kuruluşları ve kitle örgütleri destek veriyordu.

Yıldırım Akbulut’un Başbakan olduğu hükümet kamu açıklarını kapatma gerekçesiyle madenlerdeki kamu işletmelerini özelleştirme politikaları aracılığıyla tasfiye etmeyi hedefliyordu. 1988'de Kilimli, İhsaniye, Çaydamar ve Dilaver maden ocakları kapatılmıştı. Hükümetin ek olarak işçi ücretleri konusundaki tutumu Zonguldak’taki tepkiyi büyüttü ve kamuoyunda büyük tartışmalara yol açtı. Temsilcisi olduğu ve savunduğu ekonomik politikalar ve greve karşı tutumu nedeniyle 12 Eylül döneminin başbakanı olan dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a işçilerin “Çankaya’nın şişmanı, işçi düşmanı,” şeklindeki hitabı grevin ve yürüyüşün ana sloganlarından biri haline geldi. Grev boyunca “ölmek var, dönmek yok”, “gemileri yaktık, geri dönüş yok”, “yağmur yağsa da, kıyamet kopsa da yürüyeceğiz” şeklinde sloganlar atıldı.

(soL - Haber Merkezi)