Barış Derneği'nden NATO'yla mücadele çağrısı

19-20 Kasım tarihlerinde Lizbon'da gerçekleştirilecek olan NATO zirvesi öncesi bir açıklama yapan Barış Derneği, emperyalizmin önümüzdeki on yıllarda dünyayı nasıl yöneteceğinin bu zirvede bağlanacak yeni yapıya bağlı olacağını belirtti. Halkı NATO'ya karşı mücadeleye çağırdı.

Barış Derneği yazılı bir açıklama yaparak, 19-20 Kasım tarihlerinde Portekiz'in başkenti Lizbon'da yapılacak NATO zirvesine dikkat çekti. Füze Kalkanı Projesi'nin de tartışılacağı zirvede AKP hükümetinin bu projeye temelde itiraz etmeyeceği savunulan açıklamada, “Emperyalizmin önümüzdeki on yıllarda dünyayı nasıl yöneteceği bu zirvede bağlanacak yeni yapıya çok bağlıdır. Halkımızın asıl dikkat etmesi ve ilgisiz kalmaması gereken başlık budur” denildi.

“Konuşmak yetmez! NATO'yla mücadele etmek gerek!” başlıklı açıklamada, AKP hükümetinin ne Füze Kalkanı Projesi’nin kendisine ne de ülkemizde konuşlandırılmasına itiraz etmediği ifade edildi. Hükümetin pazarlık ettiği ve bu tutumun barışı savunmakla uzaktan, yakından ilgisi olmadığının belirtildiği açıklamada, ABD'nin ülkemizdeki nükleer silahlarının komutasını bırakmadığı gibi füzelerin düğmesini de kimseye bırakmayacağı vurgulandı.

Açıklamada şöyle denildi:

"19-20 Kasım tarihlerinde Portekiz'in başkenti Lizbon'da bir NATO zirvesi gerçekleştirilecek. Halkımız bu zirveyi son günlerde manşetlere çıkan Başbakan Erdoğan'ın sözlerinden biliyor olabilir. Düğmesine kimin basacağının tartışıldığı şey, tüm dünyayı kapsaması planlanan Füze Kalkanı Projesi’nin Türkiye bacağıdır. AKP bu konuda da her zamanki gibi “pazarlıkçı”dır. Güya işi zora sokuyor, daha çok şey alabilmek için karşı çıkarmış gibi yapıyor. Akıllarından geçen Türkiye'nin kendi füze korumasının tamamını NATO şemsiyesine aktarmak, böylece füzeye para ödememektir. Buna karşılık daha çok kontrol ve düşman adı zikretmeme şartlarını öne sürüyorlar. Bu pazarlığın tutup, tutmayacağını göreceğiz.

Ancak barıştan yana olanlar açısından önemli olan şudur. AKP hükümetinin füze savunma sistemine itirazı yoktur. Bu sistemlerin topraklarımıza konuşlandırılmasına karşı çıkmamaktadır. Sadece fiyatı yükseltmekte ve daha çok şey istemektedir. Bu tutumun barışı savunmakla hiç bir ilgisi olmadığı açıktır. Erdoğan'ın son günlerde basına yansıyan sözleri konusunda barıştan yana olanların söylemesi gereken çok önemli bir şey daha vardır. Erdoğan düğmeye kimin basacağını bu kadar dert ediyorsa, işe yıllardır ülkemizde bulunduğu herkes tarafından bilinen nükleer silahlardan başlamalıdır. Bunu yapmadan diğerini istemek bir aldatmacadır.

Lizbon Zirvesi’nde sadece füze kalkanı konusu tartışılmayacak. Toplam sayıları 900'ü bulan ABD’nin Avrupa'daki nükleer başlıklı füzelerinin yeni durumu da tartışılacak, Türkiye'deki nükleer silahlar da bu çerçeve içinde yeniden ele alınacak. Afganistan’daki savaş zirvenin önemli bir başlığı olacak. Ve çağımızın yeni savaşı, siber savaş için hazırlık da zirvenin gündeminde yer alacak.

Ama bu zirveyi son yılların en önemli zirvesi haline getiren bunların hiçbirisi değildir Bu zirve aslında NATO'nun yeniden yapılandırılması tartışmalarının son şeklini alacağı ve NATO'nun yeni stratejik konsept belgesinin bağlanacağı zirve olacaktır. Emperyalizmin önümüzdeki on yıllarda dünyayı nasıl yöneteceği bu zirvede bağlanacak yeni yapıya çok bağlıdır. Halkımızın asıl dikkat etmesi ve ilgisiz kalmaması gereken başlık budur.

NATO'nun son yıllarda sürekli genişlediği bilinmektedir. Bu genişlemelerle birlikte üye sayısı 28'e ulaşmıştır. Ancak Lizbon zirvesinde 75 ülke temsil edilecektir. Bu sayı Birleşmiş Milletler üyelerinin yüzde 40'ıdır. Bu ülkeler çeşitli anlaşmalarla NATO'yla irtibatlandırılmışlardır. Bunlardan en önemlisi Rusya'dır. NATO Rusya'yı da etki alanına almak için çaba harcamaktadır.

Giderek büyüyen bu emperyalist canavar, ülkemizin, bölgemizin ve dünyanın tüm halklarının düşmanıdır. Girdiği hiçbir yere barış getirmemiş olan bu dev savaş makinesine karşı mücadele etmeden dünyada barış için yol almak mümkün değildir.

Barış Derneği 19-20 Kasım tarihlerinde Dünya Barış Konseyi'nin öncülüğünde düzenlenecek eylem ve etkinliklerde yerini alacak ve sesini tüm dünyadaki barış yanlılarının sesine katacaktır.

Ama bu yetmez.

Asıl kavga ülkemizde verilmelidir. Halkımız Türkiye’nin NATO'daki rolüne karşı çıkmalıdır.

Türkiye derhal NATO'dan çıkmalıdır.

Ülkemizdeki tüm yabancı üsler kapatılmalıdır.

Ülkemizde bulunan başta nükleer silahlar olmak üzere tüm yabancı silahlar derhal topraklarımızdan çıkarılmalıdır.

Türkiye başta İran olmak üzere bölgemizdeki hiçbir ülkeye yönelik saldırıların parçası olmamalıdır.

Amacı ne olursa olsun sınırlarımız dışındaki tüm askeri birlikler derhal geri çekilmelidir.

Yaşasın dünya barışı, kahrolsun NATO, kahrolsun emperyalizm."

(soL-Haber Merkezi)