TKP: Halk meseleye el koymalı

Türkiye Komünist Partisi, TEKEL direnişinden 1 Mayıs'a, yargı geriliminden AKP'nin sanatçı açılımına dek çeşitli konuları içeren kapsamlı bir açıklama yaptı.

Açıklama şu şekilde:

HALK MESELEYE EL KOYMALI

Adalet ve Kalkınma Partisi eliyle sürdürülen ama bu partinin gücü ve ufkunu çok aşan emek düşmanı gerici operasyona karşı halkın örgütlü direncinin yaratılması için zaman giderek daralmaktadır.

Sistem içi kurum ve odaklarla giriştiği hegemonya mücadelesini “demokratikleşme hamlesi” olarak yutturmaya kalkan AKP, bu kurum ve odakların yıllarca halka karşı konumlanmalarının yaratmış olduğu toplumsal tepkilerden yararlanarak nüfusun önemli bölümünü paralize etmiş, emperyalist ülkelerin onayı olmadan hareket edemeyen hasımlarını büyük ölçüde etkisizleştirmiş, emekçi sınıflara karşı eşi benzeri olmayan uygulamalara imza atarak patron sınıfı nezdinde seçeneksiz hale gelmiştir. Çeşitli nedenlerle hükümeti eleştiren, homurdanan ya da daha fazla pay isteyen bazı sermaye grupları da şantaj ve baskıya boyun eğerek seslerini kesmişlerdir.

Türkiye’de devlet örgütlenmesinin üç önemli unsuru olan Yargı, Üniversite ve Ordu, AKP eliyle, emperyalistlerin arzu ettiği doğrultuda yeniden yapılandırılmaktadır. Bu işlem, artık neredeyse tamamen “yandaş” hale getirilen medya kampanyaları ve polis operasyonları marifetiyle sürdürülmektedir.

Ülke bir toplama kampına dönüştürülmüş yalan, iftira, şantaj toplumsal ilişkileri teslim almış özel yaşam diye bir şey bırakılmamıştır.

Bu süreci daha önce özgün bir faşizm olarak niteleyenleri haklı çıkaran gelişmeler yaşanmaktadır.

Zaman gerçekten daralmaktadır.

Türkiye, halkın devre dışı kaldığı, devletin eski ve yeni sahipleri arasında sürmekte olan sonu belirsiz bir mücadeleye terk edilemez. Belirsiz olan, mücadeleyi kimin kazanacağı değil, halkımızın bu sürecin sonunda yaşayacağı yıkımın boyutlarıdır.

AKP, 2002 öncesine dönülmesi hedefiyle durdurulamaz, “eski düzen” savunularak emperyalist-gerici saldırılar püskürtülemez. "Eski düzen"le hesaplaşma adına bütün yaptığı güncel ihtiyaçlar doğrultusunda daha saldırgan ve daha emek düşmanı bir "yeni düzen" tesis etmek olan AKP'ye doğrudan ya da dolaylı hiç bir biçimde onay verilemez.

Halk devreye girmelidir, 2010 yılı halkın devreye girdiğinin hissedildiği yıl olmalıdır.

Bu değerlendirme ışığında, benzer kaygı ve yaklaşımlara sahip olan güçlerle ortak hareket etme iradesine sahip olduğunu bir kez daha ilan eden TKP, son günlerde ön plana çıkan konulara ilişkin yaklaşımlarını da kamuoyuyla paylaşmaktadır.

Türkiye Komünist Partisi

Siyasi Büro

23 Şubat 2010

TEKEL İŞÇİSİ ve SENDİKALAR

1. TEKEL işçileri, yalnızca Türkiye işçi sınıfı hareketini bir bütün olarak ileriye çekmemiş, aynı zamanda siyasal iktidara karşı mücadelenin hangi eksende yürütülmesi gerektiğini de açık bir biçimde gözler önüne sermiştir. Türkiye Komünist Partisi, direnişin başından beri TEKEL işçileriyle birlikte olmuş, bütün güçlerini direnişin etkisinin artması için seferber etmiştir. Bundan sonrasında da, partimizin işçilerin haklı mücadelesinin kararlı bir bileşeni olacağından kuşku duyulmamalıdır. TKP’nin direnişin yanında oldukları sürece, sendikal yapıların işini kolaylaştırma, onlara yardımcı olma politikasında da bir değişiklik olmayacaktır. Buna karşın, 22 Şubat’ta üç konfederasyon yapmış oldukları ortak açıklamayla, direniş boyunca sergiledikleri kararsız ve isteksiz tutumun da ötesine geçerek, direnişi ortada bırakma eğilimi içine girmişlerdir. Türk-İş, DİSK ve KESK’in TEKEL direnişinin en kritik evresine girildiği sırada 26 Mayıs tarihinde bir eylem yapılacağını açıklamaları, sorumlu bir davranış olmamıştır. Türkiye Komünist Partisi, sendikaları bu kararlarını derhal gözden geçirmeye çağırırken, sendikal yapıları içine düştükleri açmazdan kurtarmak için, benzer kaygıları taşıyanlarla ortak hareket etmeye özen göstererek, üzerine düşeni yerine getirecektir.

1 MAYIS ve TAKSİM

2. Türkiye Komünist Partisi, TEKEL direnişi boyunca yapılan ortak miting ve eylemlere katılım konusunda açık zaafiyet gösteren DİSK ve KESK yönetimlerinin, yaklaşmakta olan 1 Mayıs’a ilişkin bir kez daha “Taksim” diye kestirip atmasını kabul etmemektedir. Türkiye’de sınıf mücadelesinin giderek keskinleştiği, işçi sınıfının yeni arayışlara girdiği bir dönemde, bu mücadelelerle, bu mücadelelerinin simgesi haline gelen TEKEL direnişiyle bağı kurulmamış, bu mücadelelerinin dönemsel gereksinimlerini karşılamaktan uzak bir 1 Mayıs çağrısının içinin tamamen boş olduğu açıktır. 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanması için yıllardır sürdürülmekte olan ve partimizin de önemli bir parçası olduğu mücadele, giderek, sendikaların içi boş, kitlesellikten uzak “şov”larını gizlemelerinin aracı haline gelmiştir. Partimiz Türkiye işçi sınıfının devrimci misyonlarını önemseyen, içinden geçtiğimiz süreçte bağımsız bir sınıf hareketinin ortaya çıkışının tarihsel değerini kavrayan herkesi 1 Mayıs’ı “yer tartışması”na mahkum etmemeye çağırmaktadır.

YARGI GERİLİMİ ve REFORM

3. “Yargı reformu”, hükümetin yargı mekanizmasını bütünüyle ele geçirme planının adıdır. İnandırıcılıktan yoksun iddianamelerle suçlu yaratan, “gizli tanık” adı altında sanal kişilere ya da sahtekarlara yargıç rolü veren, hiçbir kural tanımamayı biricik kural haline getiren bir zihniyetin yargıya dönük müdahalelerini desteklemek ya da bunlara kayıtsız kalmak söz konusu olamaz. TKP, bütün hukuk dünyasını AKP gericiliğinin yargı operasyonunu, emekçilerin özgürlük alanını genişletici bir perspektifle ve 12 Eylül hukukuyla hesaplaşarak durdurmaya, referandum aldatmacasını mutlak olarak reddetmeye, on yıllar boyu ayaklar altına alınan adalet duygusunu göstermelik tepkilerle değil, taşın altına el koyarak canlandırmaya davet eder.

BAŞBAKANIN SANATÇILARI

4. Gericiliğin kültür-sanat alanına yaptığı müdahalelerin sonuçları orta yerde dururken, hükümetin kendisini desteklemeleri için “sanatçı”lar nezdinde yapmış olduğu girişimin bu kadar yaygın kabul görmesi utanç vericidir. Bu sıfatı hak edip hak etmediklerinden bağımsız olarak, Başbakan Erdoğan’la buluşan “sanatçı”lar, bilerek ya da bilmeyerek kültür-sanat cephesinde sürmekte olan amansız mücadelenin tarafı olmuşlardır. Emeğin, aydınlığın, bağımsızlığın sanatçıları benzer bir cüretle hareket edip, bu tuhaf görüntüyü değiştirmekle yükümlüdür. TKP, bu cepheyi güçlendirmek için her tür olanağı seferber edecek, gerçek sanatçıların yol arkadaşı, gericilik ve piyasadan yana saf tutanlarınsa korkulu rüyası olacaktır.

ÜNİVERSİTELER OPERASYONU

5. Üniversiteler hem iktidar aygıtının parçası olduklarından hem de milyonlarca gencin dünya görüşünü, yaşama bakışını biçimlendirme açısından önem taşıdıklarından hükümetin ağır saldırısı altındadır. Bu saldırı karşısında üniversiteleri savunmasız bırakan, yıllar boyu sürdürülen eğitimin ticarileştirilmesine karşı etkili bir direnç geliştirilememesidir. Piyasanın açtığı kapıdan şimdi olanca örgütlülüğü ve kadrolaşmasıyla gericilik girmektedir. AKP’nin işini kolaylaştıran bir başka olgu, akademik kadroların saldırıları “bireysel” olarak savuşturma arayışına girmeleri ve üniversitede tutunmayı “başarı” olarak nitelemeleridir. TKP, üniversite bileşenlerinin ortak bir konumlanışla, siyasi iktidarın bu kurumları bütünüyle teslim alma girişimine etkili bir biçimde karşı koymaları için bu öğrenim yılının mutlaka değerlendirilmesi gerektiği düşüncesindedir ve bu doğrultuda girişimlerde bulunacaktır.

SEÇİM HİLE ve YOLSUZLUKLARI

6.Türkiye Komünist Partisi, AKP yönetiminde gerçekleşecek bir genel seçimde mevcut adaletsizliklerin üzerine ciddi yolsuzlukların ekleneceği düşüncesindedir. Devlet içi operasyonlarda mahirleşmiş, polis ve medyanın açık desteğini almış bir siyasi iktidarın seçim döneminde yapabileceklerinden derin bir kaygı duymaktayız. Yüksek Seçim Kurulu, oy kullanma ve sayım işlemlerinin teknik boyutuna ilişkin çalışmalarını şimdiden kamuoyu ile paylaşmalı ve siyasi partilerden gelecek soruları en kısa sürede yanıtlamalıdır.