Kurtuluş Kılçer yazdı: Belediyecilik, sosyalizm ve Ovacık

'Ovacık’ta sosyalist pratik, bu yağma ve talan düzenine karşı, haramilerin iktidarına karşı halkın eşitlikçi ve dayanışmacı yönetimine dayanan karşı-tezi somutlayabilir. Sosyalist hareketin Ovacık’ta bu açıdan yapacakları değer kazanıyor.'

Kurtuluş Kılçer* - soL

Çare ‘Şirinler Köyü’ arayışında değil, halkın örgütlenmesinde...
Belediyecilik, sosyalizm ve Ovacık

Ovacık’ta sol, ne kendi yaşam alanını oluşturuyor, ne ‘Şirinler Köyü’ kuruyor, ne de sosyalist mücadelenin varlık yokluk tartışmasını yapıyor.

İktidar mücadelesi için belli bir somutlukta örnek oluşturmak, bu örnek üzerinden sol düşüncenin yaygınlık kazanmasını sağlamak için kolları sıvamalıyız.

Bir anda ilgi odağı oldu Ovacık. Ovacık belediye başkanlığını Türkiye Komünist Partisi (TKP) adayının kazanması sonrası, projektörler bu küçük ilçenin üzerine odaklandı. Bir de çiçeği burnunda belediye başkanı Fatih Maçoğlu’nun ezber bozan açıklamaları daha da ilgi çekici kıldı Ovacık’ı. Yıllardır komünist isminin yasak olduğu bir ülkede komünist bir belediye başkanı seçilmesi ezberleri başlı başına bozan şeydi.

Çünkü belediye denilince rant, ihalede fesat, taşeronluk ve rüşvet gibi bir dizi sermaye düzeninin çürümüşlüğünün akla geldiği ülkemizde makam arabasını satacağım diyen komünist bir zihniyet hiç de normal değil. Ulaşımdan barınmaya kadar bütün insani hakların parayla alınıp satıldığı bir piyasa düzeninde komünist bir başkanın suyu, ulaşımı ücretsiz yapacağım demesi, 5 yıl zam yok açıklaması başlı başına aykırı bir durum.

MAKUS TALİHİ KIRMAK İÇİN
Bu açıdan Ovacık’ta sosyalist belediyecilik konusunda atılacak her adım, bu sermaye ve yağma düzenine karşı verilen mücadelede örnek olacak. Sermayenin yağmacı ve rantçı gerçeği dışında başka anlayışın ve politikanın mümkün olduğunu göstermesi açısından önemli. Birilerinin canını sıkacak bir durumdur bu. Bu yüzden önemli ve tartışmaya değer bir somut gerçek var karşımızda birincisi bu.

İkinci olarak ise, makus talihini uzun süredir kıramayan sosyalist hareket açısından bir sıçrama tahtası görevi görebilir mi Ovacık’ta yapılacaklar? Sosyalist hareketin toplumsallaşması, anti-komünist toplumsal algının kırılması, sosyalist ideolojinin toplumda yeniden etkili kılınması için bir fırsat olabilir mi, gibi sorular akla geliyor. “Doğru ama hayal bunlar” denilen sosyalizmin kendini göstermesi için bir fırsat olabilir mi? Ovacık’ın sosyalist bir belediye başkanı seçmesi, bir de bu açıdan, sosyalist hareketin bütünü açısından önemli.

1980 öncesi yaşanan Terzi Fikri örneğine benzer bir durum elbette yok. Ancak Ovacık’ta sosyalist belediyecilik, ideolojik anlamda önemli mevziler kazandırabilir.

Halk örgütlenmesi ve dayanışma
Tek başına Ovacık değil, Mazgirt başta olmak üzere başka sosyalist başkanların ya da yönetimlerin olduğu belde ve ilçeler de elbette var. Ancak TKP ismi sanırız ülkede farklı bir etkiye sahip. TKP’yi sevip sevmemek başka ancak bu gerçeğin altını çizmek aşırı bir saptama olarak değerlendirilmemeli. Söz konusu Ovacık olduğunda durum daha özel. Ovacık adayı, TKP ve Demokratik Haklar Federasyonu (DHF) tarafından desteklenen Ovacık Halk Dayanışması’nın adayı olarak TKP listesinden seçildi. Bu özel durumu belirterek, Ovacık deneyimini Türkiye sosyalist hareketinin ortak paydası olarak değerlendirmek en sağlıklısı ve en doğrusu olacaktır. O yüzden, buradan sosyalist hareketin bütün bölmelerine sorumluluk düşüyor.

Sosyalist hareket açısından, yerelliklerde iktidar olmanın zorlukları var. Eğer belli başlı bir halk gücüne dayanmıyorsan bu durum daha zor ve tehlikeli. Nedeni çok açık. Piyasanın vahşi kurallarına tabisiniz, kapitalist bir düzende sosyalist belediyecilik gibi gayri-nizami bir oyunun parçası olmak durumundasınız. Bunun iki boyutu var.

Şöyle ki: İyi belediyecilik gerekçesiyle elinizi verip kolunuzu kaptırabilirsiniz kapitalizme. Sosyalist belediyeciliğin temel ilkeleriyle davranmak ile somut ve sonuç alıcı adımlar atmak isterken yaşanan gerilimdir bu. Bu gerilimde sarkacın sağa kayma ve hatta kopma tehlikesi bulunuyor. Buna dikkat etmek lazım.

Ayrıca, kapitalist bir düzende teknik ve mali anlamda zayıf belediyelerin olağanüstü bir örnek oluşturması, ne yazık ki piyasa kurallarına bağlı. Daha doğru bir ifadeyle sermayenin dört bir yanı sardığı bir zeminde dans etmek zorundasınız.

Bu her iki durumu ortadan kaldıracak, her iki duruma panzehir olacak şey ise halk örgütlülüğü ve dayanışma gerçeğidir. Bunlar olmadan, piyasanın kollarında kendini bulmak ya da başka bir deyişle kötü yola düşmek işten bile değil.

Yerel yönetimler söz konusu 
olunca sosyalist hareket açısından altı çizilmesi gereken ikinci nokta ise, merkezi bir iktidar mücadelesi veren siyasal hattın ve örgütsel yapının yerellik üzerinden yapacaklarının sınırı. Bu açıdan bütün gücü, umudu, olanağı, teoriyi buraya sıkıştıramazsınız. Yaparsanız hata olur. Sosyalist hareket, yerel belediyeciliğe aynı zamanda merkezi iktidar mücadelesinin bir parçası olarak bakmalı. Bu durumu amaçlaştırmak başlı başına başka bir sapmaya neden olur. O yüzden de, Ovacık’ta sosyalist belediyecilik kendi yaşam alanımızı kuracağımız bir yer değil, buradan ülkenin bütününe etki edecek siyasal sonuçları dikkate almamız lazım.

Yine bu durumda da merkeze konulması gereken şey halk örgütlenmesidir. Bu örgütlenmenin önü açılmazsa, bu örgütlenmenin bir parçası olmayan yerel iktidar deneyimlerinin tersten zayıflatıcı yanları olacaktır. Bugün Ovacık örneği dışında yakın geçmişte sosyalist belediyecilik örnekleri ya da iddiaları yaşandı ancak bu örnekler ne yazık ki sosyalist hareketin ileriye taşınması açısından değerlendirilemedi. Akla ilk gelen güncel örnekler olarak Hopa, Samandağ ve Dikili var. Geçmiş seçimlerde buralarda elde edilen başarılar, bugün Ovacık’a yüklenen misyon düşünüldüğünde, sosyalizm açısından örnek teşkil edemediler. Hopa bugün AKP’de, Dikili’de ise sosyalizan bir halk örgütlenmesi ne yazık ki sağlanamadı. Kürt illerinde BDP’li belediyeler ise başka bir yazının konusu ve sosyalizm perspektifi açısından buralara ayrıca bakmak gerekecek. Fatsa’da Terzi Fikri deneyimi ise başka bir bağlama oturtulmalı. Siyasi bir halk örgütlenmesinin başarısı olarak görülmeli her şeyden önce.

Solu CHP’nin temsil etmediğini göstermek için...
Sol denilince akla CHP’nin geldiği ülkemizde, Gezi olayları sonrası sol bir açılım yapacağı beklenen ancak tersinden sağ bir açılım yapan CHP’nin başarılı olamadığı açık. Sağcılaşan bir CHP’nin de merhem olmadığı bir tablo var karşımızda. Bugün ülkemizde bu yağma düzeni ve harami iktidarına karşı merkez bir pozisyonla çıkılamaz. Kutuplaşan siyasi tabloda AKP’nin karşısına, bu cephenin anti-tezinin örgütleneceği başka bir kutbun çıkması gerekiyor. Yasallık böyle… Kendini var etmeden, kendini tanımlamadan olmuyor.

CHP, bir düzen partisi olarak, ülkenin sol kutbuna oynamaktan müthiş korkuyor. Bu korku, CHP açısından normal karşılanmalı. Her türlü şaibe, zorbalık, hukuksuzluk üzerine kurulu bir burjuva iktidarının meşruiyetini sorgulamak, düzeni sorgulamak anlamına geliyor çünkü. Bugün başta AKP iktidarı olmak üzere, bu yerel seçimleri, hatta Meclis’i ve seçim kurullarını şaibeden, zorbalıktan, hukuksuzluktan muaf tutabilir misiniz? Böyle bir tabloda sağcılaşan bir CHP’nin hiç şansı yok.

Ülke siyasetindeki bu saptamamızın Ovacık ile bağı tam da burada. Sol denince CHP’nin anlaşıldığı ülkemizde başka bir solun var olduğunu göstermek açısından Ovacık iyi değerlendirilmelidir. “CHP’yi biliyoruz ama başka alternatif yok” diyen milyonlarca insana sosyalizmin afaki ve ülke koşullarına uymaz olduğu tezini yırtıp atabilecek bir örnek Ovacık’tan çıkabilir. Ovacık için yapılacak dayanışma bu açıdan tek başına vicdani değil bizzat siyasi bir etkinliktir. Sosyalist mücadele açısından bütün umudu buraya bağlamadan ama…Ovacık’ta sözümüz olmalı!

Ovacık’ta sosyalist bir yerel yönetim pratiği, bu küçük ilçenin sınırlarını aşan bir etkiye sahip olabilir. Ovacık’ta sosyalist belediyeciliğin başarısı ve etkisi, sosyalist siyasetin toplumsallaşması için değerlendirilmelidir. Ancak daha fazla anlam yüklenmemelidir.

Sol, ne kendi yaşam alanını oluşturuyor, ne Şirinler Köyü kuruyor, ne de sosyalist mücadelenin varlık yokluk tartışmasını yapıyor. Sol, iktidar mücadelesi için belli bir somutlukta örnek oluşturmak, bu örnek üzerinden sol düşüncenin yaygınlık kazanmasını sağlamak için kolları sıvamalı.

Bu açıdan sosyalizm ilkelerine bağlı, piyasanın azgın kurallarına kendini kaptırmamış bir pratiği örgütlemek durumunda. Sosyalist belediyecilik denince akla gelen belli başlı ilkelerin etrafında yapılacak var.

En başta, halkın örgütlenmesi ve halkın yönetime katılım mekanizmalarının geliştirilmesi. Kurulacak halk meclisi böyle bir örgütlenme için örnek olabilir.

İkinci olarak, sosyalist belediyecilik açısından önemli sayılacak, temel hakların mümkün olduğunca ve olanaklar ölçüsünde bedelsiz, eşit ve ulaşılabilir kılınmasını sağlamak. Su, barınma, ulaşım, haberleşme, altyapı belli başlı noktalar.

Bir başka nokta ise, rant ve taşeronluk gibi iki kapitalist kavram ve olguların mutlak reddiyesi… Bu konuda da halkçı bir anlayış ve kamu yararı ilkeleri ortaya çıkarılmalı.

Ve bir de planlama.

Ovacık’ı bugün popüler kılan komünist bir belediyenin kazanmış olması, yukarıda ifade ettiğimiz sınırlar ile birlikte sosyalizmin toplumsallaşması için fırsat olarak görülmelidir. Ovacık’ta sosyalist pratik, bu yağma ve talan düzenine karşı, haramilerin iktidarına karşı halkın eşitlikçi ve dayanışmacı yönetimine dayanan karşı-tezi somutlayabilir. Sosyalist hareketin Ovacık’ta bu açıdan yapacakları değer kazanıyor. Sosyalizmin Ovacık’ta sözü olmalı. Hem yapacakları hem iddiaları hem de halka verdiği sözler açısından.

*TKP Merkez Komite üyesi