Eğitimde ziller çalarken #direneğitim

4+4+4 sistemiyle birlikte imam hatip okullarının ortaokul bölümlerinin açılması, zorunlu din dersinin yanında sözde seçmeli ama kimi örneklerde baskılara varan yönlendirmelerle din temelli derslerle tüm okullar neredeyse birer imam hatipe dönüştü.

Nazlı Can

Recep Tayyip Erdoğan’ın dindar nesil yetiştirme hedefinde atılan adımlar 4+4+4’e geçişle birlikte ivme kazandı.

4+4+4 sistemiyle birlikte imam hatip okullarının ortaokul bölümleri de açılırken, zorunlu din dersinin yanında sözde seçmeli ama kimi örneklerde baskılara varan yönlendirmelerle din temelli derslerle tüm okullar neredeyse birer imam hatipe dönüştü. Artık herhangi bir ortaokulda ya da lisede üç seçmeli (!) din dersinin üçü de seçildiğinde zorunlu din dersiyle beraber haftada 8 saat din eğitimi alan öğrencilerin zaten imam hatip okuluna gitmesine gerek kalmıyordu. Bunun bilinçli bir adım olduğunu Ağustos 2012’de, yani 4+4+4’ün yasallaşmasından sadece birkaç ay sonra “Bütün okulları imam hatip yapma şansı elde etmiş durumdayız” şeklinde dillendiren AKP milletvekili Ali Boğa da o dönemde kendi torununu Fransız liselerinden birine göndermesiyle dillere düşmüştü.
AKP, halkımızın seçmeli (!) din derslerine talebi olduğunu iddia ederken ülkenin dört bir yanından öğrencilerin eline idare tarafından önceden seçilmiş ya da daha insaflı haliyle işaretlenmiş seçmeli dersler dilekçelerinin tutuşturulduğuna tanık olduk. Okullarda fen ve matematik gibi temel derslerin öğretmenleri dahi yokken din dersi öğretmeni atamaları AKP döneminde rekorlar kırarken de haliyle 2012-2013 ve 2013-2014 eğitim-öğretim dönemlerinde Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed’in hayatı en çok okutulan seçmeli dersler listesine girdiler.

4+4+4’ün uygulanmasının ilk yılı olan 2012-2013 eğitim-öğretim yılında binin üzerinde imam hatip ortaokulu açılınca bu okulların boş kalmasından çekinen AKP, ücretsiz servis ve yemek vaadi başta olmak üzere okullara öğrenci çekmek için çareyi reklam kampanyalarında aradı. İlçe milli eğitim müdürlüklerinin yanı sıra vakıflar da öğrenci kaydı kampanyalarına afişlerle destek verdi. Ancak okullar dolmayınca diğer okullar için geçerli adrese dayalı kayıt sistemi, yani her okulun kendi bölgesinden öğrenci kaydı almasını zorunlu kılan sistem imam hatip ortaokulları için yürürlülükten kaldırıldı. Böylece örneğin Kadıköy’de açılan bir imam hatip ortaokulunun Ümraniye’den gelen öğrencilerle doldurulup eğitim-öğretime başlaması sağlandı.

Her mahalleye bir imam hatip
Ancak henüz başlayan 2014-2015 eğitim-öğretim yılı her mahalleye bir imam hatip saldırganlığına ve bu uğurda mahallelileri okullarından etmeye kadar vardı. İlkokul çocuklarını dahi okullarından atarak oldukça agresif şekilde imam hatip okulları açan AKP’ye karşı bu yıl eylemlerle başladı. Geçtiğimiz yazdan zaferle sonuçlansa da bu yılın bakiyesine katabileceğimiz Yeşilbahar, bunun yanında yine eylemlerin sürdüğü Küçükyalı Rezzan Has, Kartal Milli Eğitim Vakfı Ortaokulu, Beykoz Paşabahçe Ortaokulu, Şişli Talatpaşa Ortaokulu ve Kaptan Hasanpaşa İlkokulu bu örneklerden sadece birkaçı. Bu mücadele örnekleri içerisinde, AKP’nin imam hatipleşme oyunlarında bu yıl için yeni taktiği olanortaokulların içine açılan imam hatip sınıflarına yönelik tepkilerin olduğu okullar da var. İmam hatip ortaokullarının yeterince doldurulamaması nedeniyle, normal okulların içine açılan imam hatip sınıfları yoluyla okulların öğretmenler odasından başlayarak çehresinin değiştirilmesinin amaçlanması söz konusu. Bu yıl oldukça yaygın olan bu uygulamaya karşı da öğretmenler ve veliler mücadelelerini sürdürüyorlar.

Türkiye bu kalıba sığmaz
4+4+4’ün üçüncü yılına başladığımız bu dönem AKP’nin kendi ayağına da kurşun sıkmaya başladığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Eğitimde gericileşmenin zirve yaptığı ve ilkokulu bitiren tüm öğrencilerin önce mahallerindeki tek ortaokul olan imam hatip ortaokuluna gitmek zorunda kalmasıyla başlayan eğitim süreci, TEOG sonucunda Anadolu liselerine yerleştirilemeyen 138 bin öğrenciden 40 bininin imam hatip liselerine yerleştirilmesiyle devam ediyor. Bu haliyle imam hatip zorbalığına dönüşen süreç daha yıl başından itibaren büyük bir dirençle karşılaştı.

AKP’nin gerici dayatması her okula mescit açılması zorunluluğu getirilmesi ve çok taze olan kılık kıyafet yönetmeliği’nin değiştirilmesiyle kız öğrencilerin “başı açık” okuma zorunluluğunun kaldırılmasıyla frenlerinden boşalmış bir şekilde devam ediyor. Bu dönemin tamamlayıcısı olarak hedeflenen, görevden alınan7 bin müdürün yerine gerçekleştirilecek olan “öz” kadrolaşmayla eğitimdeki gerici adımların sağlamlaştırılması ve okullarda derinleştirilmesi.
Ancak AKP’nin hesaba katmadığı Türkiye’nin bu kalıba sığmayacağıdır. Bu yıl zil “direnişlerle” çaldı ve AKP’nin eğitimde yarattığı kaostan uzunca bir süre daha çıkamayacağı düşünülünce biz solcu, ilerici eğitimcilere deoldukça fazla iş düşüyor.

Gericilik ve piyasacılık el ele
Gericileşmeye karşı mücadelenin meşalesini velilerimiz ve öğrencilerimizle birlikte taşırken gericileşmenin piyasalaşma ile kolkola ilerleyen bir süreç olduğunu unutmamak gerekiyor. Örnek olsun, emekçi mahallelerinde yoksul veliler, servis parası ödeyemediği için istemese de çocuklarını mahallesindeki tek ortaokul olan imam hatip ortaokuluna göndermek zorunda kalabiliyor. AKP’nin “Yeni Türkiye”sinde bir taraftan yoksulluğun artması, diğer taraftan eğitimin piyasalaşması, çocukların gerici vakıflar, cemaatler tarafından kuşatılmasını, imam hatip okullarına gönderilmesini kolaylaştırıyor.
Altı çizilmesi gereken bir nokta ise, bugün eğitimde gerici ve piyasacı kuşatmanın sadece savunma hattında kalarak kırılamayacağının açık olduğu. Karşımızda devletin her türlü olanağını kullanarak örgütlü bir şekilde bu saldırıyı sürdüren AKP iktidarına karşı sürekli savunma pozisyonunda olan değil, eldekini muhafaza etmeyi kapsayan ama bunun ötesine geçen bir mücale eksenini oluşturmamız gerekiyor. Kısacası atak oynamamız gerekiyor. Bir taraftan yaşanan saldırıyı bütünlüklü olarak teşhir edeceğiz, okulların tekil dönüşümlerine hızlı refleksler üreteceğiz. Diğer taraftan da laik ve aydınlanmacı eğitimin, kamusal ve eşitlikçi eğitimin öneminin toplumsal olarak kavranması için şu anda belli ölçüde dağınıklık gösteren ve yerel ölçeklerde süren mücadeleleri, ülke ölçeğinde siyasal ve idelojik olarak derinlikli ve ortak bir ileri hatta oturtacağız.

#direneğitim yola çıktı
Geçtiğimiz hafta yola çıkan “Eğitim Sorunlarını İzleme ve Destek#direneğitim” * sayfası böyle bir çalışmayı amaçlıyor. Hedeflediğimiz, başta veliler, öğretmenler ve öğrencilerimiz olmak üzere, bütün takipçilerimizle etkileşimli bir sayfa içerisinde sorunları teşhir ederken hızlı refleksler üretmek, diğer taraftan başka bir ülkeyi, başka bir eğitimi hep beraber düşlemek, bunun için zorunluluğu ve olanakları ortaya koymak istiyoruz. Bunun için soLcu Eğitimciler tarafından hazırlanan #direneğitim sayfası sadece sosyal medyada değil, geçtiğimiz haftadan adımlarını atmaya başladığı sokakta da takipçileriyle buluşacak, imam hatip dayatmalarının sürdüğü bir dönemde, ülkenin dört bir yanında sınıflarında bilimsel ve laik eğitimi öğrencileriyle buluşturmak için çabalayan öğretmenleri takipçileriyle buluşturacak, söyleşiler düzenleyecek, laik, aydınlanmacı ve kamusal bir eğitimin öneminin anlaşılmasını toplumsallaştırmak için önüne somut hedefler koyarak yola devam edecek. Yani sayfamız ileriyi hedefleyerek, ülkemizin ilerici birikimini yanına alarak direnişi güçlendirecek. Yolumuzun açık olduğuna ise hiç şüphemiz yok.

*Eğitim Sorunlarını İzleme ve Destek
https://www.facebook.com/direnegitim